Dr. İmbat Muğlu
KARADENİZ
Karadeniz, geçmişten bu yana çok farklı millet, ulus ve medeniyetler arasında bir kavşak ve etkileşim alanı olagelmiştir. Öyle ki Karadeniz hem bir sınır hem de tampon bölge görevi üstlenmiştir.
Bu bölgenin karışık millet ve dini yapısı Karadeniz’i hep bir çatışma ve çekişme alanına dönüştürmüştür. Karadeniz tarih boyunca Türklerin arka bahçesi, Rus nüfuz alanının bir uzantısı, Avrupa’nın sınırı, yakın tarihte NATO ile ABD’nin Karadeniz’de etki alanını genişletme düşüncesi ve Akdeniz dünyasının bir uzantısı olmuştur. NATO’nun 2000’li yılların başlarında genişlemesinin ardından Romanya ve Bulgaristan’ın NATO ve Avrupa Birliği üyelikleri, Karadeniz’e yeni komşular getirmiş ve bu durum Rusya’yı tedirgin etmiştir.
Bu nedenle olsa gerek Rusya, bölge dışı aktörler karşısında Türkiye ile Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin devamından yana uyumlu bir politika yürütmeye çalışmıştır. Ancak Kırım’ın ilhakı ile birlikte Sivastopol Limanı’na da sahip olan Rusya, Karadeniz’de daha rahat hareket etme imkânı bulmuştur. Türkiye bu süreçte Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini belirtmiş ve bu konuda Rusya’ya çok kez çağrıda bulunmuştur. Ayrıca 2011 yılında başlayan Suriye Savaşı ile Türkiye’nin belirlemiş olduğu Suriye politikası Türk - Rus ilişkilerinin Karadeniz’de ki politikasını da etkilemiştir. Türkiye sadece Suriye değil, Libya'da Rusya'yla karşı karşıya gelmiştir. Rusya, Suriye’de izlediği politikalarla kendi ülke savunmasını Ortadoğu’dan başlatıp Batı’ya karşı savaşını bu topraklar üzerinden yürütmek istediğini göstermiştir. Rus saldırganlığına karşı baştan beri Ukrayna’nın yanında olduğunu açıklayan ABD iki savaş gemisini kısa bir süre önce Türk boğazlarından Karadeniz’e çıkışı için Türkiye’ye gerekli diplomatik bildirimde bulunmuş lakin bir süre sonra gemileri göndermekten vazgeçmiştir. ABD’den sonra Avrupa ile Rusya arasında da Ukrayna üzerinden sert rüzgârlar esmeye başlamış ve İngiltere Mayıs ayında iki adete Savaş Gemisini göndereceğini kamuoyuna paylaşmıştır.
Avrupa ve ABD’nin Orta Doğu’ya ve Orta Asya’ya ulaşımı açısından Karadeniz stratejik bir konumdadır. ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin arka planında, Rusya’nın askeri hareketlerini kontrol altında tutmak ve İran’a karşı olası bir askeri harekât için Karadeniz’i, kendisi için stratejik bir askeri üs haline getirme düşüncesi de bulunmaktadır. Bütün bunların yanında Türkiye, Ukrayna krizini başından itibaren dikkatle takip edip ihtiyatlı bir politika izlemiştir.
Türkiye ; ABD ve AB’nin Rusya’ya karşı uyguladığı ekonomik ve siyasi yaptırımlara karşı dengeli ve hassas politika izlemiştir. Yıllardır Karadeniz’in çevresinde birlikte yaşayan ve dünya politikalarını yönlendiren Türkiye ve Rusya bu sancılı süreçte de Karadeniz’de yeni bir kriz yerine iş birliğini seçerek bölgede istikrar ve refahı egemen kılacaktır.
Aksi bir durumda ise, Karadeniz yeni bir çatışma alanına dönüşerek başta Türkiye ve Rusya ile Avrupa’nın bir çok ülkesini olumsuz bir şekilde etkiyecektir. Dileğimiz Türkiye’nin diplomatik girişimler yoluyla devletlerarası savaş olasılığını engellemesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.