M.Halit AYHAN
Kutlu Doğum Haftası
Değerli kardeşlerim hepinizin malumu olduğu üzre 14-20 Nisan arasında Sevgili Peygamberimizin dünyaya teşriflerini kutlamaktayız.
O karanlıkları aydınlatan en güzel insan.
O Cahiliye devrinde insanları aydınlatan nur.
O ben demeyen ümmetim diyen son peygamber
O emanet ehli olan bir insan
O her anında ümmetini kurtuluşu için yalvaran peygamber
İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son Peygamber Hz.Muhammed(s.a) 571 yılında Rebi’ul evvel ayının 12’inci gecesinde dünyaya teşrif etmişlerdir. Kur’an-ı kerimde bu kutlu doğum şu şekilde ifade edilmektedir:
“Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik”(Enbiya 107)
“Ey Peygamber gerçekten biz seni bir şahid bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ve kendi izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir çerağ olarak (gönderdik). Mü'minlere müjde ver; gerçekten onlar için Allah'tan büyük bir fazl vardır.” (Ahzab, 33/45-47)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Al-i İmran, 3/31)
Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik. (Bakara, 2/151)
“Hâlbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.” (Enfal, 8/33)
Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız. (Al-i İmran, 3/132)
“Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur. Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa, 4/13-14)
“Ey iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” (Hucurat, 49/1-2)
“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 8/46)
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kuran’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.” (Al-i İmran, 3/103)
“De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”
Ayet-i Kerimelerde Buyurularak Sevgili Peygamberimizin ne denli önemli bir vazife ifa ettiğini anlamaktayız.Bizlerin Yaratanımızın sevgisini istiyorsak Hz. Muhammed (s.a.s.)’e tabi olma vaktidir. Hz. Peygambere inanmak ve O’nu sevmek imanın temel şartlarından birisidir. Çünkü, Yüce Allah, O’nu bizzat kendisi seçmiş ve terbiye etmiştir. Kur’an’daki ifadeleri ile, en üstün ahlak sahibidir. Etrafına ışık saçan yüce bir kandildir. Kendisine tabi olanları daima en doğruya götürür. Bütün insanlar için rahmet olarak gönderilmiştir. Bu sebeple O, bütün bir beşer ve özellikle Allah’a ve ahiret gününe inananlar için en mükemmel bir örnektir.
Şimdi! Kendi içimizden bizlere gönderilene, bizleri kötülüklerden arındırana, bilmediklerimizi bize öğretene, bildiklerimizi en güzel şekilde anlamlandırana tabi olma vaktidir.
Bugün O Nur’u (s.a.s.) hayatımıza aktarma vaktidir. Efendimizin sünnetinin hayata aktarılması demektir bizimle beraber olması. İşte bugün O’nun (s.a.s.) sünnetine uymakla O’ndan (s.a.s.) istifade etmiş, böylelikle Allah’ın dünya v ahret azabından emin olmuş olacağız.
Değerli Kardeşlerim Peygamber (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.” (Buhari, Sahih, İman, 2/8)
Sevgili Peygamberimizi o denli büyük bir sevgiyle sevip onu hayatımızın merkez noktasını koymalıyız. O’nu sevmek onun sünneti seniyyesine sımsıkı sarılmaktan geçtiğinide unutmamalıyız.
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle beraber olur.” (Tirmizi, Sünen, İlim, 39/16 (V;46)
Şu Soruları Nefsimize soralım:
-Âlemlere rahmet olarak gönderilen, bizlere bir nur olarak verilen, kendisine tabi olduğumuzda Yaratanımızın bizleri seveceği Peygamberimizi kendimize ne kadar yakın bulmaktayız?
-Menfaatlerimizle dinimiz çatıştığında, menfaatlerimizle Peygamber Efendimizin (s.a.s) getirdiği arasında zıtlık varsa biz hangisini tercih etmekteyiz? Menfaatlerimizi mi, Dinimizi mi?
-Faiz haram. Bunu bildiğimiz halde, ticaretimizin kesata uğramaması yolunda, istediğimizi evi veya arabayı alma yolunda faizi alacak mıyız? Yoksa faiz haram diyerek böyle bir yola asla tevessül etmeyecek miyiz?
-Zina haram. Alkol haram. Kumar haram. Yalan haram. Haramlar belli. Hepimiz tarafından bilinmekte. Şimdi menfaatlerimize uygun geliyor diyerek harama mı yöneleceğiz? Yoksa Rabbim ve Peygamberim benden razı olmazsa dünyanın tüm servetleri benim olsa ne yazar mı diyeceğiz?
-Bugün bir Hz. Ömer’de biz olur muyuz?
Nitekim Hz. Ömer:
-“Ey Allah'ın Rasûlü! Ben sizi canımdan başka her şeyden daha çok severim" dedi.
Peygamberimiz:
-“Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe olgun mü'min olamazsın.” buyurdu. Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz.Ömer:
-“Ey Allah'ın Resûlü, vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum” deyince
Peygamberimiz:
-“İşte Ya Ömer, şimdi olgun mü'min oldun” buyurdular.
Değerli Kardeşlerim Sevgili Peygamberimizi en iyi şekilde anlamalıyız ve hayatımıza en güzel şekilde tatbik etmeliyiz O’nun sünnetine sımsıkı sarılmalıyız. Doğduğunda secdeye kapanıp ümmeti ümmeti diyerek Rabbimize yalvaran sevgili peygamberimizin ümmeti olarak bizlerin de o mübarek insana layık olmaya çalışmalıyız.
Esselatü Vesselamü Aleyke Ya RASULALLAH ..
Esselatü vesselamü aleyke ya HABİBALLAH
Esselatü vesselamü aleyke ya Seyyidel evveline vel'ahirin,Veselamün alel mürselin.
Rabbim bizleri Peygamber efendimizin sünnetine sımsıkı sarılmayı nasip etsin. Rabbim bizleri kendisine layık kul, Peygamberimize layık ümmet etsin. AMİN.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.