M.Fatih ERDOĞAN
MANALARA SURET GİYDİREN ADAM
Mukaddesat ve Çile Şairimiz Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in doğum ve vefat yıldönümüne çok az bir zaman kaldı. Bilindiği gibi; 26 Mayıs 1904 yılında İstanbul’da doğan Üstat, 25 Mayıs 1983 de yine İstanbul’da vefat etti. Bu sene doğumunun 113 vefatının ise 34’üncü yıldönümü yaşanacak. Her zaman olduğu gibi yurdun her köşesinde çeşitli etkinliklerle anılacak. Mekânı cennet olsun. Kendisini rahmet ve minnetle anıyoruz. Bu vesile ile siz kıymetli okurlarıma çok iyi bildiğiniz ve her zaman severek kullandığınız üstadın güzel sözlerinden bir demet hazırladım. Umarım beğenirsiniz. Ayın kitabı; “Çöle İnen Nur” olsun. Okumayanlar lütfen okusun.
Allah’ım, Bizi hem af, hem adam et.
Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Anladım işi; Sanat Allah’ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.
Allah de ve sus! Başka hiçbir şey söylemeye değmez.
Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur. Beni kimsecikler okşamaz madem, öp beni alnımdan, sen öp seccadem.
Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem. Hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem.
Bu gidişle utanmaktan utanan bir nesil gelecek.
Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız.
Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır.
Biz; Ayakları şişene kadar namaz kılan Peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.
Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik; şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor.
Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Mademki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
Dostlarımı hiçbir zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar.
Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın. Farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; Yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin.
Tahtadan yapılmış bir uzun kutu, baş tarafı geniş, ayakucu dar, çakanlar bilir ki bu boş tabutu, bir gün kendileri dolduracaklar.
Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum. Kalacak kim var ki dost tomarından, ‘O’ var sana daha yakın şah damarından.
İmanın ticaretini yapanda, iman arama!
İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kâfidir.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.
Gözler, ya merhamet ya da nefretin ışıldadığı bir kandildir.
Ölüden haber gelmiş, diri okur anlamaz. Sorsan herkes Müslüman, ne şükür var ne namaz.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim. Bir delik gösterin de utancımdan gireyim.
Seni aramam için beni uzağa attın! Âlemi benim, beni kendin için yarattın!
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.
Sen ki, beş vakit namaz kibriyle ferahtasın, Günahın yok sanırken en büyük günahtasın!
Sonunda “eyvah” diyeceğin şeylere, başında “eyvallah” deme.
Stadyumlar maç için değil, bir dava sevdası için dolarsa, o gün kurtuluş günüdür.
Mecnun olup Leyla için çöller aşmışsın ne fayda. Mümin olup Mevla için secdeye varmadıktan sonra.
Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.
Marifetli hokkabaz başını kaldır da bak. Gökte bir oynayan var yıldızlarla kaydırak.
Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır.
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar. Hayırlı eş; Allah’ın kuluna özel bir ikramıdır. Hayırsız eş ise Dünya’nın en ağır imtihanıdır.
Helal ile beslersen çocuğunu Hürmet ile öder borcunu, Haram ile beslersen o’nu Hakaret ile öder borcunu.
Mayıs ayının kitabı; “Çöle İnen Nur” olsun. Okumayanlar lütfen okusun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.