Ali AVGIN
“Maraş Otu” Üzerine !..
Geçtiğimiz günlerde gazetelerde bir haber okuduk.
“Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde, jandarma ekiplerinin yol kontrolü esnasında 180 kilogram 'Maraş otu' ele geçirildi” ( gazeteler )
Büyük bir başarı. Güvenlik güçlerimizi kutluyoruz.
Adettendir bir daha yapmamaları içinde sanırız suçlulara da gerekli yasal işlemler başlatmışlardır.
Ancak, Maraş otunu Kahramanmaraş‘taki hemen hemen her bakkal ve marketten temin etmek mümkün. Tezgahlarda, “ İyi ot var, iyi ot geldi, ucuz ot var, kaliteli ot bulunur, otun en iyisi bizde, fil deviren ot, keskin ot gibi " gibi özendirici reklam yazılarını her köşe başında görüyoruz. Neredeyse utanmasalar, bir yolunu bulup eczanelerde dahi satacaklar.
Bu nedenle sağlığımız ve caddelerimizin temizliği açısından, gazetelerdeki “ 180 kg Maraş otu ele geçirildi “ haberi bizi gerçekten çok heyecanlandırdı ve ümitlendirdi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cuma Akbay, “Maraş Otu “ üzerine Yüksek Lisans tezi yapmış.
Kahramanmaraş kent merkezinde 400 kişi üzerinde bir anket çalışması sonucunda bireylerin yüzde 47.5’inin sigara veya ‘Maraş Otu’ kullandığını saptamış. Kullanıcıların ise % 64,8’inin erkek ve % 35,2’sinin ise kadın olduğu tespit etmiş. Şehrimiz adına düşündürücü bir tablo.
Biliyoruz ki şehrimizin kahir ekseriyeti otçu. Sigara yasağından sonra bu oranın her geçen gün daha da artacağı tahmin ediliyor.
Ot; yabani tütünle meşe külünün karıştırılıp, öğütülerek naylon paketler içerisinde piyasaya sunulan, şehrimize has keyif verici bir madde.
Ancak bir gerçek var ki, bu şehirde bu iş sektör haline gelmiş. Çok geniş tüketici kitlesi karşısında Ot imalatçıları üretimlerini devam ettiriyorlar. Aslında işletmecilik açısından bakıldığında maliyeti düşük, riski olmayan, karlı bir sektör olduğu da tartışılmaz.
Arada sırada Göksun yolunda olduğu gibi sembolik yakalamalar olsa da, yasaklamalar getirildiği söylense bile, imalatta ve icraatta bir sıkıntı yok gibi görünüyor.
Madem devlet sektörleşen bu iş kolunu, kayıt dışı ekonomi olarak görmüyor. İşin imalatını ve pazarlamasını serbest bırakmışsa ki, uygulama öyle görünüyor. Bu işte bir başıboşluk var gibi. Bu boşluğu dolduracak açıkgözlerde mutlaka çıkacaktır.
Madem bu günkü düzene göre bu illetten kurtulmamız cebri yöntemlerle mümkün değil gibi görünüyor. En azından Avrupa birliğine aday olmuş bir ülkenin mensubu olarak, Ot imalatçılarımıza görev düşüyor. Bu sektörde kendilerini yenilemeliler ve geliştirmeliler diye düşünüyoruz. Zira Avrupa’ya bu sektörün önemli ihracat payı var.
Naçizane Ot işletmecilerimize bazı mühim önerilerimiz olacak;
Hijyen kurallarına mutlaka riayet etmeliler. AR-GE çalışmalarını geliştirmeliler. Üretimde fabrikasyonlaşıp, çağdaş yöntemlerle el değmeden ürün üretmeliler.
Örneğin sallama çaylar gibi, sallama otlar üretmeliler. İçlerine meyve aromaları katarak, elmalı, armutlu, şeftalili otlar imal etmeliler.
Bilhassa renk uyumundan dolayı fıstıklı otların çok rağbet göreceğini tahmin ediyoruz.
Ot’un tableti mutlaka yapılmalı. Elit otçularımızın bundan çok memnun kalacaklarını düşünüyoruz. Zira, her mekanda bilhassa meclis toplantılarında, rahatlıkla tüketebileceklerinden, bu işin tutacağını umuyoruz.
Diğer yanda rejim ve kilo sorunu olanlarda ot’tan mahrum edilmemeli. Örneğin “DİYET OT “ üretimi ile kilo sorunu olan tüketiciler düşünülmelidir.
Özellikle markalaşmak ta bu sektörde çok önemli. Mesela “MAROT” ya da “ “MATO” markaları uygun olabilir. Vakit geçirmeden tescil ettirmeleri menfaatleri icabı.
Ayrıca “KISA PAKET MAROT” yada “UZUN PAKET MAROT” gibi ürün seçeneklerini tüketicilere alternatif ürün olarak sunmalılar.
Latife kokan bu fikirler çoğaltılabilir.
Bu konuyu halkımızın sağlığını düşünen kurumlarımıza, gelir idaremize ve mahalli idarecilerimize, hassaten ot işletmecilerimize ithaf ediyoruz.
Ayrıca Göksun yolunda, yol kontrollerinde 180 kg Maraş Otu ele geçiren Kahraman Jandarmamıza da, başarılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.