M.Fatih ERDOĞAN
ÖRNEK ARKADAŞLIKLAR
Geçtiğimiz hafta dünyanın gelmiş geçmiş en iyi halter sporcusunu, Naim Süleymanoğlu’nu kaybettik. Cenabı Hak günahlarını afetsin. Merhumu cennetine alsın, inşallah.
Söz konusu ölüm olunca insanoğlunun; ‘Zengin/fakir, güçlü/güçsüz, ünlü/ünsüz olması’ bir işe yaramıyor. Vakti, saati gelen, son nefesini tüketen bir başka deyişle eceli gelen, geldiği yere dönmek üzere sonsuzluğa geri dönüyor.
Naim de öyle yaptı. Uzun yıllardan beri karaciğer hastası olan Süleymanoğlu boğuştuğu amansız hastalığa yenik düştü. Dünya sporseverlerinin uzaklardan, cenazesine katılan binlerce seveninin ise tabutunun başından yaptıkları dualar eşliğinde ebediyete doğru yola çıktı.
Cenaze törenine katılan binlerce seveninin arasında her yarışmada birlikte olduğu ve mutlaka yendiği rakibi Yunanlı halterci Valerios Leonidis de vardı. Neler hissettiğini soran gazetecilere şunları söylüyordu; ‘Naim’in öldüğü haberini duyunca yıkıldım. Ben büyük bir dostumu, dünya da çok büyük bir sporcuyu kaybetti.’ Katıldığı dünya şampiyonalarında, olimpiyat yarışlarında kendisini hep geçen, geride bırakan birisine ‘dostum’ diyebiliyordu.
Bu cümlelerle yetinmeyen Leonidis konuşmasını; ‘halteri bıraktıktan sonra Naim ile pek çok kez görüştük, dostluğumuzu daha da pekiştirdik. Türk ve Yunan halklarının dostluğu için birlikte etkinliklerde bulunduk. Dünyanın en iyi sporcularından birisiydi. Ona benzer birisi bundan sonra dünyaya gelir mi? Çok zor’ gibi cümlelerle sürdürüyordu.
Duyduklarım karşısında gözlerim yaşardı. Bu kadar içten bu kadar samimi konuşan kişi sporculuk hayatı boyunca Naim Süleymanoğlu’nu hiç geçememişti. Naim yüzünden dünya şampiyonu olamamıştı. Boynuna ne Dünya Şampiyonalarında ne Olimpiyat Oyunlarında Altın Madalya takamamıştı. Hep ikincilikle yetinmek zorunda kalmıştı…
Üstelik Türk bile değildi. Oldukça şaşırmıştım. Şaşkınlığım her saniye dahada çoğalıyordu. Bir ara eğilerek Naim’in Ay yıldızlı Türk Bayrağına sarılı olan tabutunu öpüp; ‘Tüm yaşadıklarıma rağmen asla kin ve nefret duymadım. Tam aksine Halterdeki başarımı Naim Süleymanoğlu ile yaşadığım rekabetin sayesinde sağladığıma inandım. Bu yüzden Naim’e hep saygı duydum. Naim, benim için Tanrı’nın bir hediyesi idi. Onunla olan rekabet yüzünden hep daha fazla çalıştım. Müthiş bir rakipti. O olmasaydı ben bu kadarını başaramazdım’ diyordu.
Yunanlı halterci çok uzun yıllardan beri kendi sporcularımdan, kendi siyasetçilerimden, kendi esnafımdan, kendi hocalarımdan velhasıl kendi vatandaşlarımdan ve kendi dindaşlarımdan duymaya çalıştığım ama maalesef duyamadığım sözleri söylüyordu.
Ey büyük Halterci ve güzel İnsan Valerios Leonidis; Naim’i kaybettiğimiz bu yaslı günümüzde bize unutmaya başladığımız arkadaşlık, doğruluk, dürüstlük, mertlik, kıskanmama ve vefa gibi kavramları yeniden hatırlattın. ‘Düşmanımda olsa Mert olsun’ özdeyişini yeniden hatırlattın. Allah herkese Senin gibi arkadaş nasip etsin inşallah…
Bu sebeple fazlasıyla hak ettiğine inandığım teşekkürü ‘şahsım ve Milletim adına sunuyorum.’ Teşekkürler Asil İnsan…
Başka Arkadaşlarda Var Elbet:
Hasta yatağında ölmek üzere olan Lenin yanında oturan Stalin'e sorar,
— Ölüyorum dostum. Bu halk benden sonra kimin peşinden gider dersin?
— Tabi ki benim peşimden gidecekler Sayın Lenin.
— Ya gitmezlerse Sayın Stalin?
—O zaman Sizin peşinizden giderler Sayın Lenin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.