Adnan GÜLLÜ
Osmanlı Sadrazamlarının Lâkapları
“Tarih Hayale değil Kaynaklara Dayanır “
Tarih kitaplarında sık sık rastlarız: Osmanlı zamanında bazı sadrazamlarının isimlerinin başında “Tabanıyassı, Öküz, Civan, Semiz, Keçiboynuzu, Pargalı “ gibi sözler vardır ve bu kelimeler o devlet adamı için lâkap olarak kullanılmıştır. İşte bu lâkaplardan en meşhurları ve niçin kullanıldıklarının öyküsü.
Osmanlı İmparatorluğu’nda hemen her sadrazama bir lâkap takılmıştı. Padişahın kızları ile evlenen “Damad” kız kardeşini alanlar ”Enişte” veya yine “Damad lâkapları ile anılırdı. Bir kısmı ise sadrazamlığa yükselmeden önceki işleri ile “Nişancı” “Bostancıbaşı” karşımıza çıkar, bazıları ise babalarının meslekleri ile “Hekimoğlu” Müezzinzade” diye zikredilirdi. Etnik kökenleri ile veya memleketleriyle şöhret bulan sadrazamlarda vardı.
Ancak bazı sadrazamlar anlaşılmayacak kadar garip, kulağımıza tuhaf gelen lâkaplarla anılırlardı. İşte bu garip lâkapların ve neden verildiklerinin kısa öyküsü:
SEMİZ ALİ PAŞA(1561-1565) yılları arasında sadrazamlık yaptı. Uzun boylu ve şişman olmasından dolayı “Semiz” diye şöhret buldu. Şişmanlığı dağlara benzetilirdi. Semiz’in yanı sıra “Kalın” diye anılmıştı.
CAĞALOĞLU SİNAN PAŞA: 1596 yılında sadrazamlık yaptı. Kanuni devrinde donanmanın başında bulunan Piyale Paşa’nın esir ettiği Cenevizli Visconti di Ciğala ‘nın oğlu olduğu için “Cağaloğlu” diye anıldı.
CERRAH MEMED PAŞA: 1598-1599 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Cerrahlıktan yetiştiği ve III: Mehmed’i sünnet ettiği için bu lâkap verildi.
KUYUCU MURAD PAŞA: 1606- 1611 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Celali isyanlarını zor kullanarak bastırırken yakaladığı isyancıları öldürerek kafalarını kuyulara doldurttuğu için “Kuyucu” diye anıldı.
ÖKÜZ MEHMED PAŞA: 1614-1616 yılları arasında ve 1619’da iki defa sadrazamlık yaptı. Bir öküz nalbantının oğlu olduğu için “Öküz” lâkabıyla şöhret buldu.
GÜZELCE(ÇELEBİ) ALİ PAŞA: 1619-1621 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Çok yakışıklı ve terbiyeli olduğu için bu lâkaplarla anıldı.
MERE HÜSEYİN PAŞA: 1620’lerde iki defa sadrazamlık yaptı. Aslen Arnavuttu ve kendi dilinde “Al,götür” manasına gelen “mere” kelimesini birisini öldürtmek istediğinde kullandığı için Mere Hüseyin Paşa diye anıldı.
KEMANKEŞ KARA ALİ PAŞA: 1623-1624 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Ok atmada ki yeteneğinden dolayı “yay çeken” demek olan “Kemankeş” lâkabı ile anıldı.
CİVANKAPUCUBAŞI MEHMED PAŞA: 1644-1645 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Ailesinin nüfuzu sayesinde sarayda ki yüksek görevlerden biri olan Kapıcıbaşılığa genç yaşta henüz taze bir yiğit iken getirildiği için “ Civan- Kapucubaşı” şeklinde şöhret buldu. Sonra ki senelerde şişmanlamasından dolayı “Semin” Mehmed Paşa diye anıldı.
TABANIYASSI MEHMED PAŞA: 1632-1637 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Ayakları büyük,taban geniş ve düzdü. Bu yüzden “Tabanıyassı” dendi.
HEZARPARE AHMED PAŞA: 1647-1648 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Birinci İbrahim’in tahtan indirildiği isyan sırasında, bir kadının sadrazamın şişmanlığı sebebiyle yağlı vücudunun romatizmaya iyi geleceğini söylemesi üzerine yeniçeriler, Ahmed Paşa’yı parçalayarak, etlerini satmışlardı. Bu olay üzerine Hezarpare (Binparça) olarak anıldı.
ZURNAZEN MUSTAFA PAŞA: Osmanlı İmparatorluğu’nda 1656 ‘da ki dört saat süren sadrazamlığı ile en kısa süre sadarette kalan kişi olarak Mustafa Paşa, yeniçeri ocağında iken zurna çalmasından dolayı “Zurnacı” diye anıldı.
BOYNUEĞRİ MEHMED PAŞA: 1695-1697 yılları arasında sadrazamlık yaptı. IV. Murad’ın Bağdat seferi sırasında zehirli okla boynundan aldığı yaradan dolayı “Boynueğri / Boynuyaralı” diye anıldı.
SÜRMELİ ALİ PAŞA: 1694-1695 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Süslenmeye meraklı olup gözüne sürme çektiği için bu şekilde anıldı.
ELMAS MEHMED PAŞA: 1695-1697 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Çok yakışıklı olduğu için “Elmas” lâkabıyla anıldı.
AMCAZADE HÜSEYİN PAŞA: 1697-1702 yılları arası sadrazamlık yaptı. Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın amcasının oğlu olduğu için onun sadrazamlık devrinde “Amcazade” diye anılırdı.
DALTABAN MUSTAFA PAŞA: 1702-1703 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Kıyafet değiştirerek teftiş yaparken yaya ve hızlı hareket ettiği için bu lâkapla anıldı. Eğitim görmemiş kaba birisi olduğu için “Daltaban” denildiğini söyleyenlerde vardı.
KAVANOZ AHMED PAŞA: 1703’de sadrazamlık yaptı. Kısa boylu ve şişman olduğu için “Kavanoz” diye şöhret oldu.
KALAYLIKOZ AHMED PAŞA: 1704’de sadrazamlık yaptı. Babası kalaycı olduğu için sadrazam olmadan önce “Kalaylı Ahmed Paşa” diye şöhret bulmuştu. Sadrazamlığa tayin edilmeden önce padişahın huzuruna çıkmayı “Kozbekçiler” odasında beklediği için halk tarafından “Kalaylıkoz” diye anılırdı.
KABAKULAK İBRAHİM PAŞA: 1731’de sadrazam oldu. Kulakları büyük olduğu için “Kabakulak” denildi.
BIYIKLI ALİ PAŞA: 1755’de sadrazamlık yaptı. Vezir oluncaya kadar sakal bırakmadığı ve sadece bıyığı olduğu için bu lâkapla anıldı.
MOLDAVANCI ALİ PAŞA: 1769’da sadrazamlık yaptı. Osmanlı zamanında Romanya’nın Boğdan bölgesine “Moldavya” Boğdan’a ticaret yapan ve burada ki kızları kandırıp, satanlara da “Moldavancı” denilirdi. Ali Paşa, Koca Rağıp Paşa’nın sadrazamlığı sırasında fuhuş yaptıkları için Bursa’ya sürülen kadınları sattığından bu lâkapla anıldı.
CENAZE / MEYYİY HASAN PAŞA: 1789’da sadrazamlık yaptı. Sadrazamlık makamında bulunduğu beş ay boyunca devamlı hasta olduğu için bu lâkapla anıldı.
KEÇİBOYNUZU İBRAHİM PAŞA: 1806-1807 yılları arasında sadrazamlık yaptı. Çok zayıf olduğu için bu lâkapla anıldı.
Sevgili okuyucularım benim bulabildiğim bu kadar. Daha fazla olduğunu zannediyorum. Bizim buralarda bir söz var “YİĞİT LÂKABI ile anılır.”
Faydalanılan Kaynaklar:
Hürriyet Tarih Dergisi
Atlas Tarih Dergisi
Toplumsal Tarih Dergisi
Osmanlı Ansiklopedisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.