Veli KARALAR
Şehir ve Futbol
Şehir olarak, Kahramanmaraşspor’un “çeyrek asır” aradan sonra bir kez daha şampiyon olması ile keyiflendik. Sanırım “futbola en ilgisiz olanımız” bile bu duruma kayıtsız kalmamıştır.
Her ne kadar konunun özünde futbol olsa da, sosyolojik açıdan aslında hepimizi ilgilendiren bir olay!
Nasıl olmasın ki!
Kahramanmaraşspor’un “Eski 1. Lig”den düşmesinden sonra talihi bir daha gülmemişti. Uzun yıllar süren bu durum neticesinde Kahramanmaraşlı psikolojik olarak futboldan soğumuş, stadyumlara uzak kalmıştı. Öyle ki, Ak Parti il kongrelerini 12 Şubat Stadyumu’nda yapmasa maazallah statlarımız insana hasret kalacaktı. Bu durum (lokal olarak yaşanan küçük heyecanlar dışında) yıllar, hatta on yıllar sürdü.
Derken, son yıllarda şehrimizde futbol adına “kıpırdanmalar” başladı. Kahramanmaraşspor’u satın alan şirket “başarı” vaat ederken, Kahramanmaraş Belediyespor başarıları ile futbol adına umutların yeniden “yeşerme”sine sebep oldu.
***
Hülasa önemli olan Kahramanmaraş’ın adını taşıyan bir spor kulübünün hak ettiği yerlerde olmasıydı ve oldu çok şükür.
Peki takım nasıl bu günlere geldi?
Elbette her şeyden önemlisi sportif başarı ve bunun kazanımı olarak rakipler karşısındaki üstünlük. İlk önce bunun olması gerekirdi. Takımın kendini kanıtlamasından sonra maddi ve manevi olarak sağlanan destekler artarak yavaş yavaş büyüdü.
Şehri yöneten insanların maçlara gitmesi sahadaki “futbol işçileri”ne güven verdi. Akabinde başarılar peş peşe gelmeye başladı.
Sonra “başarı”yı gören işadamlarımız ellerini ceplerine atarak bu başarının hedefine ulaşması için “olmazsa olmaz”ı, parayı ortaya koydular.
(Bazı zevatın, “takıma sahip çıkmıyor” dediği Sayın Mustafa Poyraz’ın, en baştan itibaren neler yaptığını burada yazmaya kalkışmak safdillik olur zaten!)
***
“Tarsus Maçı”nda bu dayanışma doruğa ulaştı.
Sayın Poyraz Kahramanmaraş’taki en az dört programı bitirip maça yetişti.
Sayın Bastırmacı da öyle…
Birçok basın mensubu buradaki dolu dolu programları elinin tersiyle iterek takımı yalnız bırakmadı. Aksu Tv’nin, gitme imkanı bulamayıp fakat maçı izlemek isteyenlere bin bir fedakarlıklarla yaptığı “kıyağı” göz ardı etmek en hafifi ifadeyle nankörlük olur.
Başta futbolcularımız, vefakar ve cefakar taraftarlar, kulüp başkanından malzemecisine tüm takım, Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Poyraz ve Sayın Haluk Şerbetçi’den başlayarak sofrada tuzu olan bütün işadamlarımıza teşekkürler…
***
Ve neticede birlik-beraberlik, azim ve inancın sonunda gelen şampiyonluk!
Bu aynı zamanda “Büyükşehir Kahramanmaraş” için bir armağan!
Bir nişan...
Şehrimizin tanıtımı ve turizmi açısından “süper” bir fırsat. O yüzden tek takım yetmez. İnşallah “Belediyespor” da “play-off”ta başarılı olarak 2. Lig’ lige çıkar.
Bizden daha önce büyükşehir olan birçok vilayetin, hatta büyükşehir bile olmayan vilayetlerin Süper Lig’de takımları var. Bizim de olması gerekiyordu, şampiyonluk tam zamanında geldi. Şimdi diyorlarki; “Kahramanmaraşspor 1. Lig’e çıktı” İşte ona katılmıyorum. Şu an bizim çıktığımız “eskinin 2. Ligi”dir. “Eski 1. Lig”in adı şimdi “Süper Lig”dir. Bu “Amerika’nın yeniden keşfi” değil gerçeğin kendisidir!
En azından kendimizi kandırmayalım. Ama inşallah bu dayanışma ve ruh içinde Süper Lig’e de çıkacağız.
Bu “başarı”yı küçümsemek ve görmezden gelmek gibi bir niyetim yok. (Yalan söyleyen Mardinspor gibi olsun.)
Bilakis bir Kahramanmaraşlı olarak en çok sevinenlerden biriyim. Bunu göstermek için Tarsusu’a, ya da akşam Müftülük Meydanı’na gitmem gerekir miydi?
Sanmıyorum!
***
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç bu gün Kahramanmaraş’a geliyor. Futbol adına kazanılan bu ivmenin ve “Şampiyon Kahramanmaraşspor”un Ptt 1. Lig’de kalıcı olması adına bu çok önemli. Çok daha önemlisi, Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç’ın heybesinin “boş” mu, yoksa “dolu” mu olduğu!
“Sürpriz”le geleceği söyleniyor. Hele bir gelsin, bakalım neymiş “o” dedikleri…
Sevgiyle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.