Gülsemin Uğur Kurt
YARALANMIŞ RUHLAR!
Her insan, vaktiyle açılmış ama üzerinden yıllar geçmesine rağmen kapanmamış bir yara taşır içinde. Kimine çocukluğunda, kimine gençliğinde açılmış bir yara. Ve anımsadıkça o yaranın sızısını hisseder hep. O yüzden kimsenin ruhunu yaralamayın, çünkü bunun telâfisi bir ömür alıyor diye bir yazı okudum. Ne kadar tanıdık, ne kadar bizden cümleler ve ne kadar doğru, ne kadar da gerçek!
Mesleğim gereği insanların hayat hikâyelerine şahitlik ediyorum, özellikle sosyal medya hesabımdan aktif şekilde insanların hayatlarını dinlemeye başladığımdan beri öyle kırık kalplere, öyle yaralı ruhlara şahit oldum ve olmaya devam ediyorum ki... Bazı hikayeler çok tanıdık geliyor, bak aynı yerden yara almışız diyorum.Kimisi anne-babasından almış en büyük yarayı,kimisi en sevdiğim dediğinden,uğruna nice emekler verdiğinden,kimisi yakın arkadaşından, kimisi kardeşinden...
İnsanların karşılarındaki bireyleri kendilerinden daha küçük görerek, üste çıkmalarına, hiç düşünmeden kalp kırmalarına,insanları kendi çıkarları uğruna kullanmalarına ve bundan hiç utanmamalarına hayretle şahitlik ediyorum. Bir sürü insan çevresine,yüksek bir ego ile son derece kaba ve empatisiz bir şekilde davranabiliyor. Bir noktada hakkınızı aramaya kalktığınızda,size haksızlıklar yapmış olmalarına ve sizin doğruları söylüyor olmanıza rağmen, onlar haksız konuma geçiyor, egoları zarar görüyor diye,size daha ağır sözlerle, yıllarca altından kalkamayacağınız sözlerle daha fazla saldırmaya başlıyorlar. Tecrübe ile sabit bir durum bu hayatımda. Bunların hepsi çiğlik,erdemsizlik,bencillik, sevgisizlik ve en önemlisi empatiden uzak olmaktan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Bir insanı sevmemek, ondan farklı düşünmek veya bir tartışma içinde olmak başka, o insanı hakaretlerle sindirmeye çalışmak çok başka şey.
Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı!
Ali Şeriati: "Kim bilir? Bir kelimenin gönülde ve kalpte açtığı yara, bazen bir top mermisinin açtığı çukurdan daha derin ve daha büyüktür. Kalp yarasını hiçbir şeyle onaramazsınız." diyor. Ve yine okuduğum İnsan İlmihali adlı kitapta ;Allah, insanlara zarar vermeyi haram kılmıştır. Bu zarar verme sadece birilerinin eşyasına zarar verme değildir. Onur zedeleme, kalp kırma, incitme de bir zarardır diyor. Yıllar içinde bir insanın bir insana ne zararlar verebileceğini,hoyratça yapılan davranışların, hoyratça edilen sözlerin bir insanın iç dünyasına nasıl bomba gibi düşüp;duygusal, zihinsel ve fiziksel dengesini nasıl alt üst edebileceğini yakınen bilen bir insan olarak şunu söylemek isterim;hani ne olur, sakın bir insanı gönülce, gözce, dilce, ruhça kırmayın diyor ya Özdemir Asaf gerçekten yapmayın bunu. Duygusal istismar çok ağır sonuçları olabilen bir istismar türüdür. Empati yoksunu, narsist yapıda insanlar bunun farkında bile değiller ama duygusal istismar yaşayan bir kişi bu süreçten sonra bir enkaza dönüşüyor. Toparlaması oldukça güç bir enkaz. Bir bireyin sevdiği bir insan tarafından, ailesi tarafından veya kişisel ilişki yaşadığı bir insanca aşağılanmasının, küçümsenmesinin, hakarete maruz kalmasının,haksızlığa uğratılmasının ızdırabı yıllarca hatta ömür boyu onda kalabiliyor.
İnsanı yaratılmışların en şereflisi olarak kabul eden bir inancın ve eşyayı dahi incitme diyen bir medeniyetin mensuplarıyız...
Hiçbir ölçü tanımayan, sadece kendi çıkarlarını gözeten, hiç düşünmeden konuşsan, kalp kıran insanlar olamayız. Kendi çıkarlarımız için başkalarını harcayamayız.
Şu ilahi uyarıya kulaklarımızı, gözlemizi, gönüllerimizi kapatamayız:
“Mazlumun bedduasından kork. Çünkü mazlumun bedduası ile Allah arasında hiçbir engel yoktur.” (Buhârî)
Birinin haksız yere kalbini kırmak,onu aşağılamak,ona kötü söz söylemek,onu çıkarlarımız için kullanmak da bir zulümdür ve o kişi zulme uğramış yani mazlum olmuştur,dolayısıyla inciten, zarar veren de zalim olmuş olur. Acziyetin de vermiş olduğu ezilmişlik duygusu ile Allah’a sığınır ve zalimin ilâhî makam tarafından cezalandırılmasını isterler. Mağduriyet anları kişinin en zayıf ve Allah’a en samimi duygularla sığındığı anlardır. Onun için mazlumun ahından ve bedduasından korkmak gerekir!
Sadık Hidayet "Yaralar vardır hayatta ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş yiyen der.
İnsanların ruhlarına yaralar açamayız.Yaralar açıp sonra hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edemeyiz.Kim olursak olalım, ne iş yaparsak yapalım; geride kırgın, küskün ve üzgün insanlar bırakarak ilerlemek kimseyi makbul bir yere götürmez diyor İbrahim Tenekeci.
Ezcümle ardımızda kırgın ve küskün insanlar bırakmamaya gayret gösterelim.Kimsenin hakkına girmeyelim. Kimsenin gönlünü perişan eden olmayalım. Kimsenin Allah'a şikayet ettiği biri olmayalım, kimsenin gözünden akan yaşın sebebi olmayalım. Hakkına girdiğimiz insanlar varsa telafi edelim, helalleşelim.
Harcamadan ve harcanmadan vaktinizin bereketi bol olsun. Sevgilerimle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.