Mehmet Dobaoğlu
YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANINA AÇIK ÇAĞRIMIZ
Değişen her Milli Eğitim Bakanından sonra, acaba bu bakanımız, toplumun beklentileri doğrultusunda bir değişime ve yeniliğe kapı açar mı ümidi içinde oluyor; ilk açıklamalarından sonra da büyük bir beklendi içine giriyorduk. Ne yazık ki o beklenti olmayınca da kızgınlığımız daha da artıyordu.
Bildiğiniz üzere Milli Eğitim Bakanımız geçen hafta sonunda yeniden değiştirildi ve Ziya Selçuk’un yerine Prof. Dr. Mahmut Özer atandı. Ne diyelim yine ümit ile yeni bakanın eğitimde hangi reformları yapacağını gözlemlemeye devam edeceğiz.
Ha bu arada Yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer'in yardımcılıklarına ise Cumhurbaşkanı Kararı ile Prof. Dr. Petek Aşkar, Dr. Sadri Şensoy ve Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili getirildiler. Yani bakanımız kendi kadrosu ile gelmiş oldu. Bence bu doğru olmuş, çünkü ekibiniz yoksa başarılı olma şansınız azalıyor.
Bu defa ümit var bir yazı kaleme almayacağım ama ümit var olmak da istiyorum; çünkü geçmişti Sayın Selçuk’un konuşmalarını ölçü alarak yazdığım beklentiler gerçekleşmedi! Üzüldüm!
Nitekim bu konuda hafta sonu Yılmaz Özdil, eğitimde gerçekleşmeyen beklentiler konusunda detaylı bir yazı kaleme aldı. O yazısı eğitimciler arasında paylaşıldı, yorumlar yapıldı. İşin doğrusu yazılanların çoğunluğuna da katıldım. Netice de sınav sistemleri üzerinden yapılan değişimler, neslin kurtuluşu adına pek de önemli getiriler sağlamadı… Üniversiteyi bitirmiş işsizler ordusu çıktı!
Nitekim Yine Sözcü Gazetesinde bu konu da bir başka yazar tarafından yine yüksek sesle konu dillendirildi. O yazıda denildi ki; “Ziya Selçuk geldiğinde, bir eğitim profesyoneli göreve geldi diye hepimiz umutlandık, ancak tokmağı da alırsa başarılı olabileceğine dikkat çektik. Ne yazık ki Selçuk, tokmağı alamadığı gibi davulu da kaptırdı. İslami sivil toplum kuruluşları (STK), tarikatlar ve cemaatler hem tokmağı ellerinde tuttular hem davulu boyunlarına astılar” iddiasında bulunuldu. Bunu yazan Deniz Zeyrek şu ifadeleri kullandı: “Selçuk'un samimi sohbetlerinde 'bakanlıkta tabanım yok' diye yakındığını biliyorum. Bu bir yönetici için en önemli sorunlardan biridir. 'Profesyonel Bakan' ile 'Parti Komiserleri'nin yıldızı hiç barışmadı. Selçuk, alt kadrosuna söz geçirememeye, dolayısıyla da Bakanlığı yönetememeye başladı. Yardımcıları, talimatlarını yerine getirmiyordu.
Son atadığı iki daire (Özel Eğitim ve İnşaat Emlak) başkanının bizzat ilgili bakan yardımcısı tarafından göreve başlatılmaması, Selçuk için 'havlu atma' anı oldu.
TAM DEĞİŞİM GEREK
Kırk yıl eğitim mutfağında görev yapan, hayatın gerçeklerini bilen ve dünyadaki ülkelerin eğitim sistemlerini de az çok bilen bir insan olarak biz deriz ki; bu millet nesli size emanet ediliyor ve aldığınız bu emanetleri ülkemizin yüksek menfaatleri, milli ve manevi değerlerimiz gözetilerek, yavrularımızı hayata en iyi şekilde hazırlamak zorundasınız.
Birinci isteğimiz şu, eğitimde sadece bilgi yüklemek bizleri hedefe ulaştırmaz, öncelikle davranışlara önem vermeniz gerekiyor. Bu nedenle ana sınıfı ve ilk okullarda çocuklara olumlu davranış değişikliği yapılmalıdır. Bu süreçte çocuklarımız takip edilmeli, ilgi, istidat, kabiliyet, baskın zeka, karakterleri gözlenmeli. Ortaokullarda bu gözlem ve gelişim devam etmeli, 6 veya 7. Sınıfta çocuk ilgi alanı belirlenerek mesleğe yönlendirilmeli veya akademik eğitim süreci başlatılmalıdır.
Lise de kendi alanında hem teorik hem de pratik eğitim verilmeli. Üniversiteler sınavsız olmalı, her öğrenci kendi alanında yüksek öğretim yapmalı. Üniversite bittiğinde ise çocuğun istihdamı doğrultusunda planlama yapılmalı.
Öte yandan, dünya hayatı kadar ahiret hayatı da biz Müslümanlar için gereklidir. Yavrularımız kendi inançları doğrultusunda güzel ahlak üzerine eğitim sunulmalı. Öyle Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersleri ile bunlar olmaz.
Sayın Bakanım, bu ülkenin çocukları size emanet, biliyorum bozulmuş bir sistemi kurmak da öyle kolay değil.
Ancak yapacağın her olumlu kararla bu millet senin arkanda olacaktır. Şimdi iki çocuğumdan biri üniversiteyi bitirdi, alanı muhasebe hem de uygulamalı muhasebe ancak iş yok, aç yok, eş yok.
Bir evin 500 bin TL olduğu, kiraların 2500 Tl olduğu bir çağdayız. Gençler ümitsiz ama biz ümitsiz değiliz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.