Dr. Ali Akben
Yeni yıl fırsatı
Dün itibarı ile yeni bir yıla girdik. Hicri takvimler göre 1441 dedi bile. Günler vızır vızır geçiyor. Akledenler için bu önemli. Ömür hazinesinden bir yıl daha yemiş olmanın hafifliği bizi aldatmamalı. Son birkaç ay içerisinde üst üste ülkemizin önemli değerleri bir biri ardına ahiret yurduna göç eyledi. En son evvelki gün Şule Yüksel Şenler hanımefendiyi dualarla uğurladık.
Şule Yüksel Şenler’in vefat haberi sosyal medyada öyle bir gündem oldu ki, ümmet vefa örnekliğinde adeta bir biri ile yarıştı. Ancak çatlak cılız seslerde yok değildi. Baş örtüsünün yasak olduğu yıllarda, kahraman ve cesur savunucusu hanımefendiye saygısızlıkta sınır tanımayan zeka özürlülerin az da olsa taraftarları yaptıkları yorumlarla kalitesizliğin de bir kalite seviyesi olduğunu ispat ettiler.
Ölümlü dünyadan ölümsüz gerçekliğe doğru bir yıl daha yaklaşmış olmamız bir çok açıdan nazarı dikkate alınmalı ki, son pişmanlığın fayda etmeyeceği güne azık olsun. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışan insan neler kaybettiğini anladığında iş işten çoktan geçmiş olacak amma bu anlama sahibine bir fayda temin etmeyecek.
Hakkı ve sabrı tavsiye eden Allah, gayrısının hüsranda olduğunu beyan ederek verdiği mesajı kaçımız doğru okuyor ve doğru olarak alıyoruz? Soru açık ve şahsi. Aynalar bu ve benzer soruların cevabında en yakın sadık dostumuz olmasına rağmen ilk baş vuru kaynağımız niçin olamıyor.? Aynalardan bu kadar korkmanın deruni bir sebebi ne olabilir? Sorular sorular….
Aynalardan bu kadar korkar olmamız ve aslandan kaçar gibi kaçarak içimizdeki fitne fücuru daha ne kadar saklayabiliriz? Ömür hazinesinden gün çalarak aylak aylak yaşamak, gerçeklerle yüzleşmemek için de deve kuşu gibi başlarımızı kuma gömerek nereye kadar kendimizi aldatacağız? Benzer sorular çok acıtıcı ve acımasız ama belki bir kısmımızın uyanmasına ve kendine gelmesine sebep olabilir.
Başkalarını suçlayarak zeytin yağı gibi su yüzüne çıkmak erdemlilik değil, olsa olsa aklımızla dalga geçmek olur. Aklımızla dalga geçenlere kızdığımız gibi kendimize kızalım derim.
KAYIP ÖMERLER
Ömer ismi ; toplum hafızasında , adalet, cesaret, dürüstlük, mertlik ve erdemlilik gibi şümullü anlamlar çağrıştırır. Cumhurbaşkanımızın yeni Ömerler arayışının altında bu gerçeklik olsa gerek. Bu güne gelişe sebep olanlardan; Bürokrat ,aristokrat monşer, amir, başkan ,müdür, memur her kim var ise aynaya deruni bakarak önce kendinden başlayarak sorular sormalı.
Başkanın yeni Ömerler aramasının sebebi ben olabilirmiyim ? Bana verilen vazifeleri lâyıki ile yapabildim mi? Sorular birbirini takip etmeli ve başkalarına çuvaldızı batırmadan sorumluluk makamında olanlar kendilerine iğne batırarak işe başlamalı.
Cumhurbaşkanı 94 ruhunu arıyorsa inna lillah diyorum. Çünkü gün bu gün dem bu dem. O günleri şartları ile birlikte getirmek pek mümkün değil. Mücahitler müsaitleşti. Fetva veren şarlatan hoca kılıklılar her tarafta bolca var. En önemlisi de diğergamlık enayilik oldu artık. Herkes hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için durup dinlenmeden çalışıyor. Helal haram demeden biriktirdikçe biriktiriyor. Tıpkı deniz suyu içen insanın susuzluğu gibi içtikçe içesi geliyor.
Hesapmış kitapmış kimsenin dinlediği yok. Fetvalar fetvaları kovalıyor. Umreler ve haclar ile günahlardan temizleniliyor. Öbür dünyayı düşünecek ne zaman var ne de mekan. Devlet malı deniz deyip yedikçe domuzlaşan içi dışı farklı garip bir güruh var.
94 de İstanbul belediyesine başkan olan Erdoğan , o günlerden kalma tek tük Ömer bulabilir belki. Ancak bu Ömerlerin gücü maalesef bu kötü gidişatı durduracak gibi değil. Belediye başkanı seçildiği günlerde İstanbul yaşanılacak bir kentten çok uzaklarda her tarafından dökülmüş adeta büyük bir köy idi. O günlerde sur içi topkapıda biriken çöp dağını birkaç Ömer’le birlikte bir gece kaldırmış ve ellerimde oluşan kabarcığı günlerce izlerken kendimi mutlu hissetmiştim.
15 temmuz kalkışmasına milletin ve özellikle gençlerin verdiği tepkiden de biraz umutlanmış ve işte Ömerler demiştim ama gidişatımızdaki kötüleşmeyi gördükçe merhum üstadım Mehmet Şevket Eygi beyin bilge tavsiyesi ile der saadet der kenarest dedim. Ayak altında kalmamak için yerimi sabitleştirdim. Şimdi şükür küçük küçük hatıralar anılar ve yaşadıklarımdan aldığım dersleri yazıyor bizden sonraki geleceklere ufakta olsa bir katkı sağlamaya çalışıyorum.
Birkaç yıl önce TMSF deki demir bilye Ömerler hiç yok sebepten görevden atılıp yerine Ömer görünümlü müsveddeler getirilince eyvah dediğimi hafızamdan hiç silemiyorum. Bugün etrafta vızır vızır ses çıkartarak dolaşan sinekleri gördükçe de başkanımın işinin zorluğunu görüyor Allah yardımcısı olsun diyorum.
Başkanım sizin samimiyetinize sadece ülkemizde yaşayan çoğunluk inanmıyor. Tüm dünya mazlumlarının ortak inancı bu.
Bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.