Enflasyon; küresel sermayenin, kapitalizmin insanları ve ülkeleri sömürme hokkabazlığıdır.

Paranın değer kaybı, toplumun, bireyin dünyevi ve uhrevi her alanını olumsuz etkiler. Hele hele taşların yerine oturmadığı, ekonominin kurumsallaşmadığı ülkelerde, harcamalarını kontrol edemeyen bireylerde çok ciddi ahlaki krizlere yol açar. Bireyin, toplumun değerleri tepetaklak olur.

ENFLASYON=HIRSIZLIK

Enflasyon bilimsel bir hırsızlıktır, haksız kazançtır. Ülkeleri ekonomik, sosyal, ahlaki krize sokmanın en kolay yolu enflasyonu tetiklemektir. Avrupa’da yüzde iki-üç olan enflasyon bizde neden yüzde yüzleri buluyor?

Her enflasyon artışı toplumun, bireylerin ahlakını biraz daha aşındırır. Bu yönü ile ekonomik enflasyon, sosyal enflasyon, yani ‘’Herkes zam yapıyor, ben de …’’ ifadeleri ülkemiz için ekonomik bir mesele olduğu kadar ahlaki bir meseledir de.

Sosyal enflasyonda ticari piyasa kendine göre haklı gerekçeler bularak etik değerlerini kaybeder; devlet vatandaşını, bireyler birbirini yolmaya başlar.

Sosyal enflasyon, ahlaki enflasyon salgın ve deprem döneminde yaşanan enflasyonun en önemli nedeniydi. Konu tamamen ekonomik enflasyon değildi. Toplumda panik oluşturup enflasyonu tetiklemek, fiyatları artırmak haramdır.

Ahlaki kalitenin, ticari istikrarın korunması enflasyonun kontrolüne bağlıdır. Bir avuç küresel kapitalist çetenin, İMF, Dünya Bankası gibi kurumların pembe reçetelerine inanılmamalı. Ülkeler korumacı ekonomiden vazgeçmemeli.

Birçok ahlaki ve ekonomik meselenin kaynağı enflasyon, faiz, paradan para kazanma yolu gibi mali hokkabazlıklardır.

Merkez bankalarını, dünya mali piyasasını dolarla kontrol eden; göbeğini insanların, ülkelerin emeği ve gözyaşı ile şişiren küresel çete bugün sekiz şirketle sekiz milyar insana zulmediyor. Ekonomide tekelleşme, gelir dağılımındaki dengesizlik çok üst düzeye çıktı.

Kapitalist felsefenin ürünü olan iktisat, maliye, ekonomi bilimini; teorilerini kontrol eden, dizayn eden, yazan, üniversitelerde müfredatlara hükmeden, benim teorilerimin dışındakiler çağ dışı, bilimsel değeri yok, diyen küresel çete, sekiz-on şirketle dünyada dolaşan sıcak paranın yüzde yetmişine hükmediyor. Bu adalet mi? Dünyada ve ülkemde adil paylaşım yok. Adil iktisat, ekonomi gündemde yok. Ülkemde de zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. ‘’ Orta direk’’ öldü, ‘’yaşasın kapitalizm!’’

Üstelik bütçede para varsa zenginler paylaşır, borç varsa orta direk öder.

İnsanlara zulmetmekten keyif alan bu kapitalist çark, bilgiyi ve teknolojiyi çok iyi kullanan emperyalizm, iki yüz senedir ülkelerin, ülkemizin mali yapısını kontrol ediyor. Siyonizmin eseri olan, Kapitalizm ülkemde ve dünyada tekelleşmenin zirvesini, yaşıyor.

Karabük Demir Çelik gibi onlarca kamu kurumu özel sektörün elinde kar ediyor, devlet kurumu olunca zarar…

Yerli, özel şirketlerimin onlarcası küresel sermayeye satıldı ve satılıyor. Ama iktidarım ‘’ İslamcı’’ ve ‘’milliyetçi.’’ Kapitalizmin bu kadar canavarlaşmasının önünü açan bu yönetim için bu durum değerlerim açısından ciddi bir çelişki değil mi?

Bugün ülkemde cepheye gitmeyen, yokluk bilmeyen, ülkemin zenginliğini sömüren bir avuç mutlu azınlığa, dönmelere, döndürülenlere, sabataylara, devşirmelere hizmet ediyoruz. Bu nasıl iştir ki bu ülke için can veren, bedel ödeyen benim; savaş da ve savaş sonrasında ülkenin gününü gören sabataylar, dönmeler, kapitalistler, devşirmeler.

Ben yedi cephede savaşırken, azınlıklar ticarette tekelleşti. Anadolu çocuğu Anadolu’ ya gelemedi ki sermayesi olsun da ticaretle uğraşsın. Bu açıdan azınlıklara alan açan, taviz veren Osmanlı’ yı kınıyorum.

Ülkemde her üniversitede açılan iktisat, maliye bölümleri ve buralarda bulunan ‘’yetişmiş’’ şu kadar prof., doç. vs ülkeye ne katkı sağlıyor, anlamış değilim. Bir bakkalı işletemeyecek prof. yıllarca kürsülerde kapitalist ekonomiyi anlatır. Milletin vergisi ile yaşayan ve ülkenin ekomisine katkısı olmayan üniversitelerimde milli servetimiz çarçur ediliyor kanaatindeyim.

İlginçtir, enflasyon hep üreticiyi ve tüketiciyi vuruyor. Aradaki kalpazanlar hiç zarar etmez, elini sıcak sudan soğuk suya vurmaz. Alırken kazanır, satarken kazanır. Piyasayı daraltmak için, fiyatları yükseltmek için gerekirse soğanı, domatesi tarlalara döktürür. Stokçudur.

İktisatçı değilim; ama ülkemdeki ve dünyadaki kazanç hokkabazlığını, vurgununu görmek için hiç de uzman olmaya gerek yok. Bilakis bilgi, akademisyenlerin gözünü kör ediyor, basiretini bağlıyor.

Dünyada ve ülkemde kaç iktisatçı, ahlakı ve vicdanı olmayan, dünyada zulüm makinasına dönen kapitalizmin ’’bilimsel’’ oyunlarını anlattı, anlatıyor? Dünya, dolarla ticarete neden mahkum ediliyor?

Enflasyon= ahlaksızlık ve haksız kazançtır. Kapitalizmin sömürü yoludur.

Bugün, kolay kazanç kapılarının hepsi hırsızlıktır. Faiz, sadece paradan para kazanmak değildir. Anormal enflasyon; altın, döviz, borsa rakamlarının ani yükselmesi de faizdir. Çünkü altın da döviz de borsa da hokkabazların, küresel çetenin elinde.

Küresel çete merkez bankaları aracılığıyla tüm ülkelerin mali yapısını kontrol ediyor. Bugün İsrail hariç hiçbir ülke ekonomik anlamda bağımsız değildir. Dünya ülkeleri, küresel çetenin ve uzantılarının ekonomik esareti altında. Onun içindir ki dünya İsrail’in zulmüne, katliamına ses çıkaramıyor.

Bizim gibi ülkeler ne öldürülüyor, ne onduruluyor. Küresel çete için ölümümüz de diriliğimiz de tehlikeli. Çünkü ölürsek yeni bir dirilişin olacağının farkındalar. Onun için bizi bazen narkozluyorlar, bazen hipnozluyorlar.

Hipnozlanan, narkozlanan ülkem ve dünya bunun farkında değil. Farkında olanların da sesi çıkmıyor. Narkoz ve hipnozu özellikle ülkelerin aydınlarına yapıyorlar. Ülkelerdeki eğitim kurumları, kitle iletişim vasıtaları da bu görevde.

Faizle, enflasyonla, paradan para kazanarak dünyayı sömüren çete, hâkimiyetini korumak için her türlü ‘’bilimsel’’, teknolojik, ekonomik hokkabazlığa devam ediyor.

Milletlerin aymazlığı, cehaleti, tembelliği, ürettiğini tüketmemesi, tükettiğini üretmemesi bu sonucu doğuruyor.

Hülâsa kapitalizm oynuyor, biz seyrediyoruz. Bize sunulan bilgiyi, teknolojiyi, gıdayı, ilacı… sansürsüz tüketiyoruz.