Orhan KOYUNCU
Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri
Türkiye AB süreci 1959 yılına dayanmaktadır. O dönemde AET olarak faaliyet gösteren Avrupa Birliği ekonomik topluluk olarak devam ederken Türkiye 31 Temmuz 1959 yılında topluluğa katılmak için başvuru yapmıştır. Bu sürecin başlamasıyla birlikte ekonomik topluluk ve Türkiye arasında 12 Eylül 1963 yılında Ankara Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla beraber Türkiye için hazırlık, geçiş ve nihai dönemleri içeren 3 aşamalı bir süreç başlamıştır. Bu anlaşmanın temelinde Türkiye ekonomisinin hızla kalkınması ve yaşam standartlarının artması yer almaktaydı.
*
Topluluğun ekonomik desteğiyle Türkiye 5yıllık bir süreçte ekonomisini güçlendirecekti. Bu aşamada Ankara Anlaşmasıyla birlikte bir mali protokol imzalanmıştır. Bu protokolün nihai süreci devam ederken katma protokolü ile 22 yıllık bir sanayi ürünlerinde gümrük vergilerini tedricen sıfırlaması öngörülmüştür.
*
Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesiyle ve petrol krizi ile birlikte AB ve ülkemiz arasında sorunlu bir döneme girilmiş oldu. Bu dönemden sonra 1982 de oluşan askeri müdahaleden dolayı AB’nin soğuma süreci de başlamış oldu.1986 ya kadar devam eden bu soğukluk Ortaklık konseyi toplantısından sonra sürecin yumuşamasına vesile oldu. 1987 itibariyle Türkiye tam üye olmak üzere müracaatta bulunmuştur. AB bu olay karşısında 1992 yılına kadar tam üye alınamayacağını ve bununla beraber Türkiye’nin birliğe katılmadan önce sosyal ve siyasal olarak gelişmeye ihtiyaç duyduğunu ileri sürmüştür. 1990’lı yıllarda Soğuk savaşın bitmesi ve Avrupa da gelişen hızlı ilerlemeler neticesinde belirleyicilik rol olmuştur. 1995 yılında Gümrük birliğini konuşmak adına ortaklık konseyine ülkemiz kabul edilmiştir. 1995 yılının bitmesiyle 22 yıllık geçiş dönemi nihai sona ulaşmış olup yeni bir dönem olarak adlandıracağımız ve pek tabi son dönemimiz tam üyelik süreci başlamıştır. Bu süreçte ülkemizin üstlenmiş olduğu bir takım görevler ve sorumluluklar olmuştur.
*
29 Nisan 1997 tarihinde Lüksemburg’da toplanan konsey Türkiye’nin tam üye statüsünde olduğunu ifade etmiş ve diğer tam üye adayları ile aynı değerlendirilmeye koyulacağını beyan etmiştir. Aralık 1997 Lüksemburg zirvesinde 11 ülkenin tam üyeliği saptanmış ülkemizin iste tam üye adaylığı değil ama ehil olduğu ifade edilmiştir. Aralık 1999 yılında Helsinki Zirvesinde ülkemiz koşulsuz olarak aday ülke statüsüne alındı. Türkiye’nin Katılım Ortaklığı belgesi Avrupa Bakanlar konseyi tarafından 8 Mart 2001’de kabul edildi. Bu aşamadan itibaren hükümette kendi politikasını oluşturmuştur. Ulusal program çatısı altında sergilenmiştir. 16-17 Aralık 2004 Bürüksel zirvesinde 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlanacağı kararı verilmiştir. Hükümetler arası konferansla beraber başlamıştır.
*
Türkiye Kıbrıs ile alakalı bir bildirge metni hazırlamıştır. Bu metin karşısında AB de bir karşı bildirge hazırlamıştır. Ve o aşamadan sonra süre gelen sürekli bir erteleme ve zirvelerde karşımıza çıkan sosyal, siyasal ve ekonomik engeller belirivermiştir. Türkiye müzakereleri titizlikle sürdürmek adına AB bakanlığı bünyesinde baş müzakereci atamıştır. Hala bir netice alınamadığı gibi gelecek zirve de ülkemizin önüne koyulabilecek engeller noktasında bir fikir söz konusu olmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.