Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Bir asır öncesinin, kuyumcu ustası

Rahmetli Seyfettin Coşkun, 1900 yıllarında, babası Muttalip ve annesi Kandula Hatun'la daha yedi yaşlı bir çocuk olarak, iki kardeşiyle birlikte Dağıstan'dan Ortatepe Köyümüze gelirler. 

Kardeşlerinden biri, Mehmet Coşkun, çoğunuzun tanıyacağı uzun yıllar Göksun'umuz da esnaflık yapan, halim selim, güzel huylu, sevilen rahmetli Gazi Coşkun'un babası yada KSÜ Doçentlerinden Yemliha Coşkun'un da dedesidir. 

Seyfettin Coşkun'un diğer kardeşi ise, rahmetli Muhacirat Alkılınç olup, eşi yine aynı Ortatepe Köyü'müzden Aldan Mehmet Gazi Alkılınç'tır. Yani eski milli emlakçılarımızdan, rahmetli Ekrem Alkılınç'ın anne babalarıdır bunlar.

Seyfettin Coşkun, daha Ortatepe Köyüne geleli iki yıl bile olmamışken, ard arda anne ve babasını kaybederek öksüz ve yetim kalır. Onun bu iç aleminde ki sarsıntıları, çoğu farketmese de sanatçı olmasın da en büyük etki olacaktır. Nitekim sanatçıları, sanatçı yapan da iç alemin fırtınalarının dışa eser olarak yansıması değilmidir ?

Seyfettin Coşkun, köyünde bulunan mesleği Dağıstan'da öğrenmiş Aldan Usta'nın yanında çocuk yaşta kuyumculuğu öğrenmeye azmeder. Yıllar sonra Aldan Usta yaşlanmışlığı mesleği bıraktırıken, kalfası Seyfettin'e de gönül rahatlığı ile ustalık icazetini verir. 

Seyfettin Coşkun, köyde ki evinin hemen yanına  bir atölye ağırlıklı kuyumcu dükkanını açar, ününü çevre köyler olan, Hacımirza, Alıçlıbucak, Kömür, Kavşut, Bozhüyük, Yağmurlu, Temurağa, Hacıömer, Kanlıkavak, Yeniyapan ve Kızılcıklara ulaştırarak,  "Usta", "Kuyumcu" yada "Kuyumcu Usta" lâkâbını alan bu genç adam, kısa süre de tüm Göksun'lunun tanıdığı, aradağı biri olduğu gibi ünü de tüm ilçe genelini kapsar.

whatsapp-image-2022-04-23-at-03-27-20.jpeg

Bu arada Usta Seyfettin, aynı köyden Canbolat ailesinin tek ve güzel kızları Kandula Hatun'la evlenir. Kadere bakın ki, Usta'nın anne ve eşinin adı da Kandula'dır. Yine kaderdir ki, ince, sanatkar ruhlu bu adam, baskın kişilik özelliklerine haiz, otoriterliğiyle ünlü Kandula Hanım'ı eş olarak seçecektir. 

Bu evliliklerinden, rahmetliler eski sıtma eradikasyon şefimiz Rüştü, emektar öğretmenlerimizden Hüsnü, eski pehlivanımız Lütfi ile Allah ömrünü artırsın, eski Göksun Hastahane Müdürümüz Rahmi Coşkun adın da 4 erkek evlat ile, rahmetli emekli polis Mehmet Dağıstanlı'nın eşi rahmetli Fazilet Dağıstanlı, rahmetli Ömer Süslen'in eşi rahmetli Hasibe ve rahmetli Yaşar Kuş'un eşi Allah ömrünü artırsın Remziye Kuş adların da 3 kız evlatları olur.

Usta Seyfettin için, köyde ki çiftçilerin "el ûlağı" sayılan; kazma, balta, keser, nacak, orak v.s gibi malzemelerin kaynak işleri sıradan sayılırdı. Hatta köy düğünlerin de boşaltılan binlerce boş mermilerin dolum işleri de öyle...

O aynı zaman da, barutlu, çakma taşlı iyi bir tabanca yapımcısı olduğu gibi, civar köylerin bozulan tüm mekanik unsurlarını, radyo, süt makinesi v.s gibi tamir eden dualar alan biriydi O.

Başka bir yöreden getirilmemişse eğer, Göksun'da ki tüm gümüşten kamçılarla, gümüş saplı kama ve üzeri gümüş işlemeli kınlarının tek yapımcısı da bizim Usta'ydı. 

"Düşünce adamından, sanatçılar daha gerçekçidir" diye bir söz vardır. Sanatçı en ince düşüncelerini sanatına katarak ortaya dökendir. İnce ruhlu bu adam tâ  70-80 yıl öncesinde ulusal basını takip edecek kadar da , İstanbul basınına abonedir. Her ne kadar o gazete Göksun'a bir hafta geçtikten sonra gelse de, O iyi bir okuyucudur da.

Belki bundan dolayı olsa gerek, haber dinlemek için radyo başına üşüşen köylülere, "öyle bir zaman gelecek ki, şu haberleri söyleyeni de, radyo da şarkı söyleyenleri de  kutu da canlı göreceksiniz" diyen de, kendine "olacak şey değil !" diye itiraz edenlere, adı o zaman bilinmeyen televizyonu 65-70 yıl öncesin de duyuran da Seyfettin Coşkun'du. .
Maraş Kurtuluş Harbi'ne, arkadaşı Osman Özdemir'le yaya olarak Göksun'dan gelerek iştirak eden de yine bizim Usta Seyfettin'di elbet...

Bu sanatkar insanın, okuma, gündem takip merakı yanın da; müzikle de arası çok iyiydi. Dağıstan Bölgesi'ne has, sazdan küçük "pandül" denilen çalğıyı çaldığı gibi, yine Dağıstan'dan gelme piyano da çalardı. Bu aletin özelliği altan ayakla körüge ses için  hava verilmesi, diz üstünde tutulan piyano tuşlarıyla notalandırılıp melodi oluşturmasıydı. Hemen her Kafkasya kökenli hemşeri düğünlerinin bu farklı sesi olan piyano vazgeçilmeziydi.

Ee demiştik yâ ! Eşi Kandula Hatun'un otokrat yapılı, baskın karekterli biri olduğunu; Usta'dan habersiz, güzel bir genç kız için için sevdalanırmış Usta'mıza. Fark eden Kandula Hatun çeşmeye giderken, çeşme dönüşü karşılaşır bu güzel kızla Kandula Hatun."elinde ki satırları bırak" deyince tir tir korkudan titrer kızcağız. "korkma !"  der, Kandula Hatun "seni Usta'ya kaçıracağım gel benimle" diyerek, kızı evine götürür rahmetli Kandula.

whatsapp-image-2022-04-23-at-03-27-33.jpeg

Öyle anlaşılıyor ki, Kandula Hatun Usta'sına aşık, O'nu seven de biri. Hatta bir başka güzele de bizzat Ustası için düürçülük yapan da Kandula Hatun'dur. Nitekim O'nu da getirir eve.  Sonun da getirdiklerini, kıskanarak bir müddet sonra, Usta'nın sessizliğin de yine gönderen de rahmetli Kandula Hatun olacaktır.

Yaşları 50' nin üzerinde olanlar, ebelerinin döşlerine taktıkları şimdikilerin broş dedikleri savattan işlemeli gümüşten, tavus kuşu, horoz, kelebek, el ve güvercinli süsleri. Gümüş kemerleri, envâyi çeşit toka ve küpeleri, o güzelim gümüşten bilezikleri, sürme kutuları ve fırçalarını yada, kaşı iki elin tokalaşmış halinde ki altın ve gümüş yüzükleri hatırlayan vardır mutlaka.

Bunların hepsini o günün kıt imkanlarıyla imâl eden bizim Seyfettin Usta'mızdı.

Hani denilir yâ "sanat her zaman insanların önün de koşar" diye, rahmetli Seyfettin Coşkun'da bulunduğu Göksun İlçesi'nin bilinmese, unutulsa da önünde koşanlarından biriydi...

Öyle ümit ediyorum ki; Bu yazı; Göksun'lu hemşerilerimizi maziye götürecek, GÖKSUN TARIM ve EL SANATLARI MÜZESİ'nin oluşmasına bir nebze de olsa vesile olur. Geç kalınsa da, böyle bir müzemiz için gayret edecek yetkililerimize şimdiden teşekkür etmeyi borç biliyorum.

Haydi Göksun ! 
Tarihini çıkar artık tozlu raflardan...

Başta "Usta"mız olmak üzere, burada andıklarımızdan göçenleri rahmet, "Usta" dan kalan tüm aile efradlarına sağlık, huzur ve afiyetler diliyoruz. 

Minnettarız sizlere !

Dr. Mustafa Coşkun KALE'nin, 
Henüz yayımlanmamış, 
"Küçük Türkiye'm GÖKSUN" adlı eserinden.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi