İslâm İnancı’na göre, Kur’ân-ı Kerim, Allah tarafından Cebrail aracılığıyla, Hazreti Muhammed’e Kadir Gecesi’nde vahyedilmeye başlanmıştır.
Kadir Sûresi
Kadir Gecesi’nden Kadir Sûresi’nde bahsedilmiştir:
“Şüphesiz ki; biz, Kur’ân-ı Kerim’i Kadir Gecesi’nde indirdik.”
“Kadir Gecesi, bin aydan hayırlıdır.”
“O gecede, Rablerinin izniyle, melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için inerler de inerler.”
“O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna dek.”
Zaten, bu sûrede, Kur’ân-ı Kerim’in indirildiği Kadir Gecesi’nden bahsedildiğinden dolayı, bu sûreye Kadir Sûresi denilmiştir.
Bin Aydan Daha Hayırlı
Dahası, Kadir Gecesi’nin bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilmiştir.
Kadir Gecesi’nin değerlendirilmesi / ihyasıyla ilgili olarak, Nebi’den bir dua dışında herhangi bir ibadet tavsiye edilmemiştir.
Hazreti Âişe’nin (Radıyallâhu Anhâ) bildirdiğine göre, Allah’ın Elçisi, Ramazan Ayı’nda, diğer aylardan daha çok ibadet ederdi.
Son on günde ise, ibadetlerini biraz daha arttırırdı. Geceleri ihya ederdi.
Ailesini de geceyi ihya etmeleri için uyandırırdı.
“Nasıl Dua Edeyim?”
Bir gün, Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ), Resûlullah’a, “Ey Allah’ın Elçisi! Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu anlarsam, o gece, nasıl dua edeyim?” diye sormuş.
Resûlullah da “Şu duayı oku” diye buyurmuştur:
“Allahım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet!”
İlk Vahiy
İslâm İnancı’na göre, Allah, Kur’ân-ı Kerim’in ilk ayetlerini, Cebrail aracılığıyla, İslâm Dini’nin Peygamberi Hazreti Muhammed’e Nur Dağı’nda göndermiştir.
Keza, Hazreti Muhammed, 40 yaşına yaklaştığında, toplumdan uzaklaşarak, Mekke’nin kuzeyinde, Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda inzivaya çekilmeyi ve bu mağarada vakit geçirmeyi âdet edinmiştir.
Öyle ki; bu durum, bir – iki yıl devam etmiştir.
610 yılında, bir Ramazan Gecesi (Kadir Gecesi), hırkasına bürünüp, Hira Mağarası’nda, tefekküre daldığında, Hazreti Muhammed, ilk vahyi almıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.