Veli KARALAR
Devletin Gücü Muhtar Adayına mı Yetiyor?
Muhtarlık, “siyasetin sıfır noktası” diye tabir edilir. Yani, Türkiye demokrasisinde "seçme-seçilme hakkı"ndaki "seçilen"in ilk halkası, sıradan vatandaş-reisi cumhur aralığında, sıradan vatandaşın bir sonraki aşaması…
Diğer yandan da devlet-vatandaş arasındaki bir ayağı devlete, diğer ayağı vatandaşa basan “son köprü”!!
Ya da ilk...
***
Mahallede/köyde başı ağrıyan, kızı kaçan, keçisi kaybolan, ekinine davar giren, sokağının lambası yanmayan, evinin suyu akmayan, ayağı tökezleyen, çamura çöken muhtara koşar.
Gariban, yetim, aç, açıkta, muhtaç, düşkün...
Kim varsa muhtar bilir; kaçanı-göçeni, arananı, davalıyı, deliyi-doluyu muhtar tanır; icabında jandarma/polis, önce muhtarın kapısını çalar.
***
Seçimlere doğru doludizgin ilerlerken mahallelerde, "müstakbel mahalleler"de ve de köylerde muhtar adayları da yavaş yavaş kendilerini göstermeye başladılar.
"Bizim mahallenin başarılı muhtarı" da yeniden aday oldu. Her muhtar adayı gibi poster, afiş ve el ilanları bastırdı, seçim bürosunu da açtı ve çalışmalarına başladı.
Bize de başarılar dileyip, "hayırlı olsun" demek düştü haliyle.
Fakat o da ne?
Bir sabah bir baktım bizim muhtarın seçim bürosunda ne masa-sandalye kalmış, ne de camlardaki afişler!! "Hayırdır inşallah" deyip sarıldım telefona; "Yahu no'ldu muhtar, hayırdır, adaylıktan mı çekildin?"
….
***
Muhtarın telefonda anlattıklarını dinleyince anladım işin iç yüzünü. Akabinde küçük çaplı bir de araştırma yaptım. Meğer YSK (Yüksek Seçim Kurulu) yeni bir takım yasaklar getirmiş. Muhtar adaylarının seçim bürosu açıp afiş yapıştırmaları yasaklanmış! “Yasaklanmış” diyorum çünkü, daha önceki seçimlerde böyle bir yasak yoktu!
Hal böyle olunca da polis gelmiş “yassak muhtarım” demiş. Yetmemiş peşinde de zabıta; “Duvarlara, direklere ve bilimum yerlere asılan ya da yapıştırılan poster ve afişler derhal toplana!!” diye buyurmuş.
Tabi muhtara da kanunlara uymak düşer!
Bükmüş "adalet"in karşısında boynunu, toplamış kil'i tarağı..
***
Olup olmadık yerlere boy boy sırıtan, ya da somurtan resimler yapıştırıp görüntü ve çevre kirliliğine neden olanları engellemeye yönelik yasağa eyvallah. Üstelik son derece yerinde... Ama "seçim bürosuna yasak" konmasına bir anlam veremedim doğrusu!(?)
Ha, güvenlik amaçlı, kavga-gürültüyü önlemeye yönelikse yine saçma! Çünkü bu memlekette muhtarlık için adam bile öldürüldü, bu doğru! Ama seçim öncesi değil, seçim günü ya da seçim sonrası oldu. Bu nedenle, tedbir alınacaksa o yönde alınmalıdır.
Dahası, bırakın da adamlar toplansın propagandasını yapsın, seçmenine bir bardak çay içirsin değil mi!
***
Sonuç itibarı ile yanlış ve de eleştirecek yönleri de olsa devlet bir karar almış ve bunu uyguluyor. Bu saatten sonra "muhatapları"na buna uymak düşer.
Amma velakin;
Sayın muhteremler, sayın dövletlüler, sayın böyyükler ve de kanun uygulayıcılar!
Bu memlekete anayasa var, yasalar var, kanunlar var. Ve bunlar önünde herkes(!!) EŞİT öyle mi?
Bu çerçevede “muhtar adaylarına yönelik yasaklar uygulanıyor.” denilebilir!
El-hak bu doğru!
Ancak, benzer yasaklar 01 Ocak 2014 öncesi belediye başkan aday adaylarına yönelik de vardı. Seçim bürosu açmaları, açık ve kapalı alanlarda toplantı yapmaları, ışıklı-ışıksız olmak üzere çeşitli şekillerde afiş asmaları ve reklam yapmaları yasaktı.
Peki güzel memleketim Kahramanmaraş'ta o yasaklara kaç kişi uydu.
Ya da "uyan" oldu mu?
Bina boyu afişlerden şehirde önümüzü göremez olmuştuk! Her an her köşede, her bulvarda karşımıza bir aday adayının tanıtıcı afişi çıkmıyor muydu? Belediyenin kiralık billboardları dahil her yer belediye başkan aday adaylarının reklamlarıyla dolu değil miydi?
(….?)
Peki bu gün “muhtar adaylarının başında mık yüleyen DEVLET” o günlerde neredeydi dersiniz? Kanunlar önünde herkes eşit derken bazıları daha mı eşit oluyor bu durumda?
Ya da belediye başkan aday adaylarına diş geçiremeyen devletin gücü sadece muhtar adaylarına mı yetiyor?
Sevgiyle kalın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.