Devlet yönetiminde düşünerek, tartışarak ve istişare ederek karar vermek, töremizden gelen bir mantık ve stratejik durumdur. Devlet yöneticilerinin sakinlik içerisinde karar vermesi asıl istenen yönetici modeli olarak da görülebilir. Geçtiğimiz gün devletimizin en üst makamı olan Cumhurun Başkanlığında bile sakinlik ve sulh yerini öfkeye bırakmıştır. Milletimizin sabrının bittiği her fırsatta belli oluyordu zaten... Artık devletin tüm kurumları tek bilek olma yolunda birleştiklerine inanıyorum.

Tıpkı Paralel Yapı ile her kurumla yapılan ortak hareket nasıl meyvesini veriyorsa; özerklik hayali ile yaşayanlarında sonunun böyle olacağına inanıyorum. Her fırsatta sosyal medyada terör örgütü mensuplarına destek veren kurumlarda çalışan; amirler, memurlar tüm görevliler ifşa ediliyor. Bunu tüm kalbimle destekliyorum. Her kim; bir yiğidimizin saçının teline zarar vermeye kalkarsa bu millet ve bu devlet gerekeni yapar.

Meclis kürsüsünden terör mensupları için "YETER ARTIK" öldürmeyin diyecek kadar aleni desteğini sunan bir vekili görevinden men edecek daha ne delili bekliyoruz. Hala bazı vekillerin bu milletin gözünün içine baka baka teröristleri desteklemesini artık nasıl hazmedeceğiz. Tüm samimiyetimle söylüyorum; kanıma dokunuyor. Sütçü İmamın bir torunu olarak zoruma gidiyor.

Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi; kolay kazanılmayan bu topraklara göz dikenin dünyasını başına yıkarız. En başta da belirttiğim gibi; devlet yöneticilerinin sakinlik içersinde olmaları avantajdır. Ama durum öyle bir hal aldı ki, cumhurbaşkanımızın sabrını bile zorluyorlar. Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan yapmış olduğu stratejiler hiç şüphe yok ki uzun vadeli bir devlet politikasıdır. Ama bu politikanın sabrını zorlayarak ülkemizin geleceğine pranga vurmak istiyorlar. İnanıyorum ki; her şey yoluna girecek.. Biliyorum bunu demek zor ama Sabır..

Her kim devletimizin varlığına ve birliğine kastederse; bilmelidir ki, bunun bedelini ödeyecek... Saygılarımla.