Gazze halkı ve Hamas

Gazze halkı ve Hamas
İsrail ile Filistin arasında 7 Ekim'de başlayan savaş tam 3 aydır sürüyor. 3 aydır sürüyor diyorum, ancak bu savaşın seyri çok farklı boyutlara doğru ilerliyor.

Ona değineceğim ama öncesinde şunu ifade edeyim ki, Filistin'le İsrail arasındaki savaşın tarihçesi bir asır öncesine dayanıyor. Nazi iktidarında Hitler Almanya'da Yahudilere çok zulmetti.

Yahudiler de bu zulümden kaçarak Filistin'e sığındılar. O gün bugündür İsrailoğulları yani siyonist Yahudiler Müslümanların başının belası. Yakup peygamberin bir ismi de İsrail'di. Zaten Yakup'un çocukları ve ondan gelen soya İsrailoğulları deniyor. Hz. Yusuf'u kuyuya atıp sonra köle olarak satan da İsrailoğullarıdır.

İsrailoğulları lanetlenmiş bir kavimdir. Fanatik siyonist Yahudiler, geçmişte kendi peygamberlerini dahi katlettiler. Kendilerinden başka ırk ve millet tanımayan Yahudilerin kutsal metinleri de tahrif edilmiştir. Tevrat da öyle. Arzı Mev'ud meselesi de kendilerinin uydurduğu bir hikayedir.

Bugün İsrail'in arkasında BM NATO ABD ve Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm uluslararası ülkeler yer alıyor. Filistin halkı ise tek başına mücadele ediyor. Hem de topraklarını terk etmeden, çoğalarak ve sözün gücüyle ayakta kalmaya çalışıyorlar.

İsrail devleti uluslararası kamuoyuna soykırımcı olarak anladım bak istemiyor ama Filistin'i de bombalamaktan, masum çocukları ve sivil halkı katletmekten de geri durmuyor. Şu ana kadar 20 binin üzerinde Gazzeliyi öldüren İsrail'in çok bir kaybı yok.

Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos’taki meşhur one minute hadisesinde de Şimon Peres saldırıdan önce herkesin cep telefonlarına mesaj gönderdiklerini söylüyordu. Yani İsrail Filistinli Müslümanlara Ateş atışmadan önce telefonlarına mesaj göndererek bölgeyi terk etmelerini söylüyorlar mış. Terk etmeyip bölgede kaldıkları için de Gazeller sorumluymuş. Kargaların dahi inanmayıp güleceği şu durumu bakar mısınız? İşte siyonist aklı budur. İsrail'in bir tek amacı vardır.  O da Filistinlilerin bir an evvel bölgeyi terk etmeleri. Lakin filistinliler vatanlarını terk etmemekle kararlı.

İsrail’in ilk ve öncelikli hedefinin topluca öldürmek değil, yıldırmak, bıktırmak suretiyle yorgun ve yaralı Filistinlilerin bölgeyi terk etmelerini sağlamak olduğunu düşünüyorum. Gazze ablukası 17 yıldır sürüyor. Bu sebepledir ki Gazzeliler ürettikleri hiçbir ürünü dışarıya satamıyorlar. Her türlü savaş, abluka ve yıldırım'a politikasına rağmen küçücük Gazze şeridinde 2.3 miilyon Filistinli yaşıyor. Tüm zorluklara rağmen Gazzeliler yaşadıkları bölgeyi terk etmiyorlar. Tıpkı Çanakkale'de savaşan Mehmetçiğin terk etmediği siperde biraz sonra öleceğini bildiği gibi...

HAMAS ABD destekli bir İsrail’le çatışıyor. Keşke anasının arkasında ona destek verebilecek güçlü bir pakt olsa. Hamas'ın bağımsız lojistik İkmal yollarının olmadığı söyleniyor. Gazze'ye dışarıdan lojistik destek de sağlanmıyor. Peki sorarım size:

Hangi devlet, yiyeceğini, giyeceğini temin ettiği, suyunu, elektriğini, internetini kontrol ettiği bir güce mağlup olur?

Peki Müslümanlar ne durumda?

Müslümanlar da aciz. İslam dünyası da aciz. İslam dünyasını yönetenlerin yani halkı Müslüman olan ülkelerin ipleri  Batının elinde. Mesela Türkiye olarak bizler Filistin için ne yaptık,? Hala İncirlik hava üssü ile Malatya'daki Kürecik radar üssünü kapatmadık. Konvansiyonel tepkilerin dışında herhangi bir geliştirdiğimiz argüman yok. " Kahrolsun İsrail, yıkılasın İsrail, enkazını göreyim" türünden mitingler düzenlemek, bu mitinglerde onlarca sene ne güftesi ne bestesi değişen sloganlar atmak, en büyük bir marifetimiz. Benim için bu miting ve mitinglerde haykırılan basit, değerini yitirmiş sloganların ağlak ve arabesk bir halet-i ruhiyeyeden başka bir anlamı yok. Siyonist İsrail'in saldırgan ve yayılmacı politikaları, ta buralardan slogan atmak ve ağlamakla durdurulamaz.

İslam dünyasının temel sorunu nedir ki Filistin'e yardım etmekten acizdir?

Bizim acizliğimizin yegane sebebi dış güçler ve batı değildir. Yeter artık bu uydurduğumuz suni şeylerin arkasına sığınmayı bırakalım. Önce yaşadığımız topraklarda ve de ülkelerde hukukun üstünlüğü, demokrasi, çoğulculuk, insan hak ve hürriyetleri, fikir, ifade, inanç ve basın özgürlükleri gibi temel dinamikleri gerçekleştirmeye çalışalım.

Kısa vadede ise Batı toplumlarının içerisinde henüz vicdanı ölmemiş; insanlığa, demokrasiye, barışa saygı duyan kesimlerle ittifak yapabiliriz. Acaba diyorum;Filistin'de iki devletli rasyonel bir çözüm mümkün mü?

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.