Abdulbaki GÜNIŞIĞI
Gezi Parkı Kalkışması Ve Akil Adamlar
Gezi parkı kalkışmasının ne olduğunu hadiselere doğru gözle bakmayanlar ilk önceleri sıradan bir eylem gibi baktılar. Tarih aptal milletler üzerinde tekerrür eder sözünü bilenler için çok geriye bakmağa gerek olmayacak kadar yakın bir tarihin tekerrür ettiğini görmek zor olmamış ve sayın başbakan faiz lobisi tespiti ile asıl meselenin Türkiye’nin soyulması, itibarsızlaştırılması, orta doğuda ki hadiselerin bir benzerinin burada da olabileceğinin bütün dünyaya gösterilmesi ve Türkiye’ye ümit bağlayan bütün ülkelerin ve mazlum milletlerin bu ümitlerinin boş olduğunun gösterilmesi, kısacası Türkiye’nin kulağının çekilmesi olduğunu bütün kamuoyuna göstermiştir. Uzmanlarınca hesaplanan zararlarımızın onlarca milyar dolar olduğu ve bunun büyük kısmının faizle beslenenlerin cebine girdiğini hem okuduk ve hem dinledik.
Buraya kadar olanlar yukarıda yazdıklarımız olduğuna göre ve sayın başbakanın bu faiz lobisinin yapacakları hakkında iyi kötü tahminleri olması gerekmez mi? Muhakkak vardı. Fakat daha önceki doğu ve güneydoğu meseleleri ve ermeni meselesinde hükümete ve başbakana kılavuzluk yapan kargaların olduğunu ve kargaları kılavuz yapanlarında burnunun pislikten çıkmayacağını defalarca yazmıştık. Gezi parkı bahanesi ile bir araya gelen seksenin üzerinde illegal ve güya legal terör örgütleri fırsatı kaçırmadılar ve aziz vatanımıza ve milletimize ne kadar zarar verebilirler ise verdiler.Adları sivil toplum kuruluşları olan, fakat asıl gayeleri sivil her hareketi suiistimal ile terör yapmak ve daima dış güçlerin emrinde devletimize ve milletimize zarar vermek olan bu kuruluşlar vazifelerini hakkı ile yaptılar. Bunların içine güya sinema, tiyatro, müzik ve resim v.s gibi sanatçılar dahil olmuşlardır.Bu sanatçı bozuntularının bir çoğu hükümetten milyonlarca lira ödenek alıp semirmişler ve her fırsatta da aziz milletimizin manevi değerlerine saldırmağa devam etmektedirler. Düşmanımıza yağ çekmek için verilen ödüller meselesi de aslında Osmanlı ceddimizin uyguladığı ve daima ters tepen bir silah olmasına rağmen Osmanlıyı çok sevdiğini söyleyen fakat Osmanlıyı sevmekten öte bilgisi olmadığını gördüğümüz kılavuzlar tarafından başbakana tavsiye edilmiş, para ve unvan alan bu sanatçı bozuntuları ilk fırsatta velinimetlerini ısırmaktan geri kalmamışlardır. Başbakan uyanmış fakat on yıl bu adamlara güya sanat için verilen paralar heba olmuştur. İşin daha vahimi, bu kadar terör örgütünü bir araya getirenlerin bir çoğunun, bizzat sayın başbakan tarafından seçilmiş ve devlet bahçelinin tırnağı dahi olamayacağı söylenen akil adamlar olmasıdır.Bu adam lafının çok fazla geldiği adamlardan birisi olan Celalettin Can , bu işin başında olduğunu televizyon kanallarında kendi gibi güya fikir adamı ve gazeteci kılıklı yabancı devlet ajanlığına soyunanların yanında iftiharla anlatmaktan geri kalmamış ve kendisine siz kürt meselesinde barışı isteyen birisi olarak başbakanımız tarafından akil adam olarak atandınız, şimdi bu yaptığınız doğrumu diye sorulunca, hışımla kendi yaptığının doğru olduğunu ve gezi parkı meselesini bu kadar büyütenin başbakanın yanlış tavrı olduğunu, halkı hiç dinlemeyen başbakanın bu sonucu getirdiğini utanmadan söylemekle kalmamış, başbakanı güya barış sürecini baltalamakla suçlamıştır. Bir başka gazeteci kılıklı hanım efendide, İstanbul valisi sayın mutluya, gezi parkındakiler çocuk, onları sıkıştırmayacağınıza ve oradan çıkarmayacağınıza söz veriniz. Eğer oradan çıkartırsanız istifa edeceğinize söz verirmisiniz diyerek, devlete ve millete o kadara zarar veren teröristleri çocuk diyerek hadisenin neresinde olduğunu göstermiştir.NTV isimli kanalın muhabirleri de haberleri verirken ısrarla polisimizin göstericilere plastik mermi attığı söyleyerek hadiseleri ajite etmişler ve bu muhabir kılıklı yalancılar hakkında hiçbir soruşturma yapılmamıştır. Sayın başbakan eğer samimi ise bu bölücülük meselesinde gidişatın kendi istedikler mecrada gittiği gören bu yalakaların asıl yüzünü görmelidir. Dostunu ve düşmanını iyi tanıyamayan ve seçemeyenlerin sonu daima hüsran olmuştur. Sayın başbakan kimin dostu , kimin ise dost güründüğünü artık anlaması ve devletin imkanlarını bu gibi hainlere kullandırmaması gerekmektedir.
Gezi parkı meselesinin bu kadar büyütülmesinin bilerek yapıldığını iddia edenlerin de haklı olduğu haller olmuştur. Polisimizin mehteran gibi bir ileri iki geri gittiği, yanan kamu malları ve özel şirketin araçlarının polisimizin gözü önünde yakıldığını televizyonlardan seyrettik. On yıldır İstanbul da ve yurdun bir çok yerinde geceleri yüzlerce aracı yakanlar aranıyordu. Bu arandığı söylenen teröristler, televziyonların ve polisin gözleri önünde onlarca aracı, şantiyedeki bütün keresteleri yaktılar ve polisimiz bütün bu elim hadiseleri seyretti, daha doğrusu seyrettirildi. Kamu oyunu bu kadar infiale götüren, bütün bu yakmalar ve asılan onlarca pankart ve terör örgütünün flamalarının güya çevreci diye geçinenlerin yanında asılması ve günlerce insanlarımıza seyrettirilmesi olmuştur. Hani polisimiz bu araçları yakanları arıyordu. Bir avuç terörist önünde devletimizi ve milletimizi rezil edenlerin bunun hesabını vermesi gerekir. Bu zararların milletimize değil, hadiseleri önlemekte aciz kalanların ve bu zararı verenlerin ödemesi gerekmez mi?
Türk milletini, dünyaya küçük düşürmek isteyenlerden, ve bu fırsatı onlara verenlerden hesap sorulmasını bekliyoruz. Buradan siyasi rant elde etmek isteyenleri de Hz. Allaha havale ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.