M.Halit AYHAN
Hamd
Cenab-ı hakkın sonsuz büyüklüğü karşısında kul hamdederek,Rabbinin büyüklüğünü idrak eder.Her türlü saygı,hürmet Allah’a mahsus,hamd da sadece onun hakkıdır. Allâh Teâlâ’nın bütün nîmetlerinehamd etmek, müslümanın kulluk vazîfelerinden biridir. Hamd etmek kulluk borcu olduğu gibi, Allâh Teâlâ’nın hamd eden kuldan râzı olduğu büyük bir lutuf ve ihsandır; O’nun sonsuz rahmetinin bir tecellîsidir.
Âyet-i kerimede rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allâh’a mahsustur…” (el-En’âm, 1)
Yüce rabbimiz kullarının her anında kendisine hamd etmesini istemektedir.Ayet-i kerimelerde bizlere şu şekilde buyurmaktadır:
“…Allâh’ahamd olsun, de!..” (el-İsrâ, 111)
“…Onların duâları; «Bütün hamd ü senâlar, âlemlerin Rabbi Allâh’a mahsustur.» diye son bulur.” (Yûnus, 10)
Namazın her rekâtında okuduğumuz Fâtiha’nın ilk âyeti, bize “hamd”itelkîn eder:
“Hamd, Âlemlerin Rabbi Allâh’a mahsustur.”
Sevgili peygamberimiz bizlere hamd hususunda çok önemli nasihatte bulunarak,hamd ile başlamayan her işten hayır ummamamız gerektiğini Hadis-i şeriflerinde:
“Allâh’ahamd ederek başlanmayan her mühim iş, bereketsiz olur.” (EbûDâvûd, Edeb, 18/4840) buyurmak suretiyle bizleri ikaz etmiştir.
Hamd aynı zamanda rabbimizi zikretmenin en güzel yoludur.Peygamber Efendimiz Hamd etmenin faziletini şöyle ifade etmektedir:
“Temizlik îmânın yarısıdır. «Elhamdülillâh» duâsımîzânı, «Sübhânallâhive’l-hamdülillâh» sözleri ise, yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nûrdur; sadaka burhândır; sabır ziyâdır. Kur’ân, senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd, kimi de helâk eder.”(Müslim, Tahâret 1; Tirmizî, Deavât 85/3517)
Bizler için en güzel örnek olan Peygamberimiz sofrasını kaldırdığında şöyle derdi:
“Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzûrundan geri çevrilmeyip kabûl edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.” (Buhârî, Et`ime, 54; EbûDâvûd, Et`ime, 52; Tirmizî, Deavât, 55)
“Allâh Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan hoşnud olur.” (Müslim, Zikir, 89; Tirmizî, Et’ime, 18)
Fahr-i Kâinât Efendimiz, Hazret-i Ömer’in üzerinde bir gömlek görmüştü. Ona:
“–Bu gömleğin yeni mi, yoksa yıkanmış mı?” diye sordu. Ömer -radıyallâhuanh-:
“–Yeni değil, yıkanmış gömlektir, yâRasûlallâh!” deyince AllâhRasûlü:
“–Yeni giy, hamd eden olarak yaşa, şehîd olarak öl!” buyurdu. (Ahmed, II, 89)
Kulun yaptığı en mühim iş, hiç şüphesiz Allâh’ahamd etmektir. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hamdinfazîletini bildiren bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:
“Allâh’ın kullarından bir kul; «YâRabbî! Vechinin (yüzünün) celâline, kudret ve hâkimiyetinin azametine lâyık şekilde Sana hamd olsun.» dedi. Bu hamd, kulun amelini yazmakla vazîfeli iki meleği âciz bıraktı. Onlar bu hamdinsevâbını nasıl yazacaklarını bilemediler. Semâya çıktılar ve:
«–Ey Rabbimiz! Sen’in kulun öyle bir söz söyledi ki, sevâbını nasıl yazacağımızı bilemiyoruz.» dediler. Allâh Teâlâ Hazretleri -kulun söylediği sözü en iyi bilen olduğu hâlde-:
«–Benim kulum ne söyledi?» diye sordu. Melekler şöyle cevap verdi:
«–Ey Rabbimiz! O kul şu şekilde hamd etti:
YâRabbî! Vechinin (yüzünün) celâline, kudret ve hâkimiyetinin azametine lâyık şekilde Sana hamd olsun.»
Bunun üzerine Allâh Teâlâ o iki meleğe buyurdu ki:
«–Kulum Bana kavuşup da Ben onu söylediği söze (hamde) karşılık mükâfatlandırıncaya kadar, siz o sözü kulumun söylediği gibi yazınız!» buyurdu.”(İbn-i Mâce, Edeb, 55)
Bizleri kul olarak sımsıkı sarılmamız gereken konulardan biride her halimizde hamdetmek,sağlıklıyken,hastayken,mutluiken,mutsuziken,varlıklıiken,varlıksız iken v.s
Her anımızda,herhalimizde,her anımızda hamd etmek mü’min olarak vazifemizdir.Hadis-i şeriflerde zikrettiğim üzre Rabbimizin hoşnutluğunu kazanmanın yoludur Hamdetmek.Rabbim bizleri layıkıyla Hamd eden kullarından eylesin.Amin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.