Veli KARALAR
Hüseyin Dayı ve Ak Parti
Şunun şurasında sandığa gidip, bizi dört yıl daha idare edecek partiyi seçmemize bir elin parmaklarının sayısından daha az bir gün kaldı. Kocaman dört yılı düşündüğümüzde kalan süre gerçekten çok az değil mi?
Ama aslında hiçte öyle değil! “Kararsız” kalıp oy vereceği partiyi halen seçmeyenler için, “anlık bir durum”a kızıp aslında hiç sevmediği bir partiye oy vermeyi düşünenler için, oturup bir kez daha düşünmek ve hem kendisi adına, hem ülkesi adına yararlı olacağını düşündüğü partiyi belirlemek için, oy pusulasına mührü vuruncaya kadar süre var.
Bu konuda sağlıklı düşünmek çok önemli. Ya ülkemiz demokrasi adına bir adım daha ileri gidecek, ya da gerisin geri, tekrar “faili meçhul”lü günlere, “çeteler”in ülkeye hakim olduğu günlere geri dönecek!
O yüzden, fanatik bir futbol takımının taraftarı gibi parti tutmamalıyız.
Ama bunu yaparken, kim kiminle iş kotarıyor, aslında kim kimin dostu, kim kimin düşmanı, yaşanlara bakarak iyi tahlil etmeliyiz.
Zira, o kadar çok şey dönüyor ki.. Bakıyorsunuz, çok zıt gibi görünen partiler kol kola. Hal böyle olunca vatandaşın iki kere düşünmesi gerekiyor. “Yahu ben A partisine veriyorum ama, bu A partisi falanca ilde C partisini destekliyor. C partisi falanca ilde A’yı destekliyor. E, n’oluyor o zaman?”
O zaman demek ki, partilerin çıkıp vatandaştan oy istemeleri o kadarda masum değil!
“Milliyetçi” olduğunu iddia ederek bizden oy isteyen parti acaba gerçekten öyle mi?
“Sosyal Demokrat” olduğunu iddia eden bir parti acaba ne kadar sosyal demokrat?
“Halkçı” olduğunu iddia eden bir parti acaba ne kadar halkçı?
“Muhafazakar” olduğunu iddia eden bir parti acaba gerçekten muhafazakar mı?
Sana falanca partinin peşinden gitmeni söyleyen bağlı bulunduğun cemaat acaba doğru mu karar veriyor? Veyahut cemaatinin senin üzerinde dinen böyle bir yaptırımı olabilir mi?
Cemaatin istemediği bir partiye oy verirsen kesin olarak “cehennemlik” misin?
***
Neyse.. biraz daha devam edersem Hüseyin Dayı’yı unutacağım.
Hüseyin Dayı’yla seçimi konuştuk.
Diyor ki Hüseyin Dayı:
“Yeen, ben kararımı son ana bırakmadım. Vatandaş olarak ülkemde yaşanan hadiseleri sürekli izliyorum. Özellikle 2002 öncesi ve sonrasını karşılaştırdım. Gördüm ki, arada siyahla beyaz kadar bariz bir fark var.
2002’den bu yana, genel ve yerel seçimlerde oyumu hep Ak Parti’ye verdim. Önümüzdeki Pazar günü yapılacak Milletvekilliği Genel Seçimleri’nde de yine aynı partiye vereceğim.
Bak yeen, eğer bu seçimlerde Ak Parti 330’un üzerinde milletvekili çıkaramasın, sen o zaman gör ülkenin halini. Neler olur neler…
Devletin içinde yuvalanmış ve hükümetin milletten aldığı güçten tırsmış zümreler yeniden ortaya çıkarlar. Yeniden zulümlere, baskılara başlarlar.
Kışlalarına tam da alışmaya yüz tutmuş askerler, yeniden olup olmadık yerlerde dindar insanlar kafa tutmaya başlarlar.
Milletin televizyonu TRT’de Allah muhafaza yeniden dinsizlik dersleri verilmeye başlanır. Sezer’li günleri, ikna odalarını unutmamalıyız!
Demokrasi yolundaki son tümsekleri de aşıp, demokrasimizin selamete ermesi için Tayyip’in bir sefer daha başbakan olması şart. Bu memleket bütün sıçramalarını tek partili iktidarlar döneminde yapmıştır. O yüzden bize fedakarlık yapmak düşer.
Bireysel ve anlık çıkarları bir kenara bırakıp, kalıcı ve uzun vadeli projeleri dikkate almalıyız yeen.
Ben kendi çıkarlarımı düşünmüyorum mesela... Bak emekliyim, iyi kötü geçiniyorum. Ama şükür de etmek lazım değil mi? Benim bireysel çıkarımdan ülkemin çıkarı daha önemli. Diyorlar ki Ak Parti Maraş’ta bir şey yapmadı. Allah adamı çarpar. Yapmadı demeyin bari. Az yaptı deyinde biz de eh tamam diyelim.
Yapmasa oy vereceğim. Vermeliyiz de üstelik!
Demiş ya Üstad Necip Fazıl;
‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylân, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!’
O misal işte.. Ben oy vereyim de “hizmet etmeyen vekil” utansın.
Hem, bu iş Maraş meselesi değil, bu iş ülke meselesi, küçücük bebelerin gelecek meselesi!
Velev ki Ak Parti’ye vermedim. Başka kime vereyim yeen, kime?..
Ak Parti’ye vermeyeyim de, Dünya’nın tam 130 ülkesinde Türkçeyi Dünya dili yapmak için çırpınan bir adama, genel başkanı tarafından faaliyetlerini durdursun diyen ve üstüne üstlük milliyetçi olduğunu iddia eden bir partiye mi vereyim?
Ak Partiye oy vermeyeyim de bir kaset skandalı ile başına bir genel başkan monte edilen, akşam ak dediğine sabah kara diyen bir genel başkanı olan, tarihinden bu güne dini değerlerle sürekli çatışma içinde bulunmuş, üstelik bununla her fırsatta övünen bir partiye mi vereyim?
Ak Partiye oy vermeyeyim de, balyozcuları, ergenekoncuları milletvekili adayı yapan partilere mi vereyim?
Ak Parti’ye oy vermeyeyim de, milletin parasıyla, milletin silahlarıyla, millete karşı planlar kuran cunta artıklarını vekil adayı yapan partilere mi vereyim?
Ak Parti’ye oy vermeyeyim de elin gavurları karşısında el-pençe duranlara mı vereyim?
Ak Parti’ye oy vermeyeyim de, bu halka bidon kafalı, aptal, çoban, sürü, göbeğini kaşıyanlar diyenlerin istedikleri partilere mi vereyim?
Bunlar var ya bunlar…..”
“Aman Hüseyin Dayı sus.. abdestin bozulacak şimdi” dedim.
***
Hüseyin Dayı’da yamanmış ha.. Mübarekte neler varmış neler. Daha çok şeyler anlattı aslında. Ama buraya sığmasının imkanı olmadığı için ancak bu kadarını paylaşabildim. İkindi ezanı okunmasa kim bilir daha neler anlatacaktı?!
Hüseyin Dayı..
Evet tanıtmadım değil mi? Bizim o taraftan... Ormancıymış eskiden.
HÜSEYİN DAYI SEN ÇOK YAŞA EMİ!
***
Sevgiyle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.