JETONCU AMCA HAYATİ VASFİ TAŞYÜREK

Ortaokulda öğrenciyken onun Elbistan yıllığındaki “Lügatçemiz” şiirini okumuş çok beğenmiştim. Birçok kıtasını ezberlemiştim. Dost sohbetlerinde ezberden okurdum.

Yemeniye ‘’kelik’’ yoğurda ’’ katık’’/Bulgur pilavına ‘’aş’’ derler bizde/Genç horoza ’’celfin’’ pilice ’’ferik’’/Kümese yollarken ‘’kiş’’ derler bizde… diye başlayan ve İhtimal ‘’ellaham’’ hatırlamaya ‘’tamam’’/Biberli salçanın lakabı ‘’çaman’’/Gömlek için ‘’yelek’’ kilota ‘’tuman’’/Söyledikçe Vasfi coş derler bizde… diye biten uzun bir şiir.

Şiirlerini severek okuduğum hatta ezberlediğim halk şiirinin bu önemli simasıyla kader bizi 1982 yılında K.Maraş’ta  A. Saim Emirmahmutoğlu’nun matbaasında buluşturdu.

A.Saim Emirmahmutoğlu ile kültür amaçlı “Turizm” isminde bir gazete çıkarıyorduk. Yayın kurulundaydım ve yazarıydım. Mesai saatleri dışındaki zamanın orda geçerdi. Edebiyat dostlarıyla A. Doğan H.Ejderha, A.Özen gibi candan dostlarla muhabbeti demlerdik. Hani “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” denilen günlerdi.

Birgün A. Saim Hoca ile sohbet ederken H.Vasfi Taşyürek geldi. Fötr şapkalı, heybetli kendin emin bir adam H. Vasfi. Şiirlerini sadece kitapta, gazetede gördüğüm ve şiirlerini çok beğendiğim H. Vasfi karşımdaydı. O zamanlar bir şairle, yazarla karşılaşmak olağanüstü bir durumdu ya da bana öyle gelmişti.

H. Vasfi, sohbet esnasında sohbetin konusuna göre anında irticalen şiir söyleyen biriydi. Mikrofonik sesi, tiyatral tavrı ve güçlü şiir yeteneği vardı. İrticalen söylemesine rağmen şiirde tekniğe dikkat ederdi. Akıcı şiirinde bir dimağ lezzeti hissedilirdi. Dinleyen de gizli bir hayranlık uyandıran doğal bir keyif içinde şiirlerini söylerdi. Okurdu demiyorum hiç okuduğunu görmedim.

A. Saim Emirmahmutoğlu K. Maraş’ta uzun süre mahalli gazete çıkarmış moda deyimle mahalli gazetelerin duayeniydi. Demokrasiye Hizmet isimli gazeteyi uzun süre kesintisiz çıkarmış birçok yazarın şairin yetişmesinde rolü olmuştu.

A. Saim Emirmahmutoğlu, H. Vasfi ile nasıl ilk defa karşılaştığını bana anlatmıştı.

“Demokrasiye Hizmet gazetesini çıkarırken Hayati Vasfi imzasıyla şiirler geliyordu. Beğenerek yayınlıyordum. O kadar derin hoş şiirler ki ben bunu yazanın yaşlı başlı bir şair olduğunu sanıyordum. Bir gün matbaaya bir genç geldi. ‘Ben Hayati Vasfi’ dedi. ‘Askere gidiyordum, uğrayım dedim” Önce inanamadım, o şiirleri nasıl böyle genç biri yazabilirdi. Sonra sohbet edip ondaki derinliği anlayınca inandım.”

H. Vasfi K.Maraş’a geldiğinde mutlaka matbaaya uğrar. Şiirleriyle, coşkusuyla sohbete renk katardı. Yaşça çok küçük olmama rağmen iki yaşıt dost gibiydik.

Daha sonra ben Ankara’ya geldim. Hem görev yapıyorum hem de hukuk fakültesinde okuyorum. Çok yoğun günlerdi.

H. Vasfi’nin de Ankara’ya geldiğini öğrendim. Çok vefalı bir insandı. Önemli günlerde tebrik kartı atmayı ihmal etmezdi. Kartta o günün anlamına uygun mutlaka yeni yazdığı bir şiiri yer alırdı. Bir yılbaşı kartında , “Ahlak ayaklar altında/Utanacak yüz bekliyor/İnci soğan kabuğunda/Fark edecek göz bekliyor” diye başlayan şiiri yazmıştı. Keşke onları saklayabilseydim. Ama bir yanda görev bir yanda öğrencilik ve kiracı olarak sık sık oradan oraya taşınmalar (Üç taşınma bir doğal afete bedeldir diye boşuna dememişler.) sonucu onları kaybetmişim.

Bir gün H. Vasfi’yi ziyarete gittim. Fevzi Çakmak Sokak’ta lüks tefriş edilmiş büroda iki sekreterden geçerek ulaştım. İsmimi duyar duymaz kapıda karşıladı beni. Şiir sohbet demlenmişti.

O dönemler çok yoğun dönemlerimdi. Daha sonra bir araya gelemedik. Sonraki süreçte H. Vasfi’nin bir takım talihsizlikler yaşadığını, yoksul düştüğünü hatta bir telefon kulübesi yanında jeton satarak geçimini sağladığını öğrendim.

Bizimde o dönemler ekonomik zorluklar içinde ayakta kalmaya çalıştığımı belirtmeliyim. İrtibat kesilmişti. Ben Ankara’nın bir ilçesinde öğretmenliğe başlamıştım.

Sonraki bir dönemde H. Vasfi’nin Demetevler semtinde bir telefon kulübesinin yanında jeton sattığını, Jeton almak üzere Ulus’a gelirken dolmuşta kalp krizi geçirerek öldüğünü ve (20.04.1990) memleketi Afşin’in Tanır kasabasında defnedildiğini öğrendim.

2004 yılında Sanatçı Mustafa Yıldızdoğan tarafından Tanır beldesine heykeli yapıldığını ve törenle açıldığını öğrendim. Yine Ferit Kam’ın "Sağlığında nice ehli hünerin,. Bir tutam tuz bulunmaz aşına,. Önce öldürürler onu açlıktan. Sonra türbe dikerler başına." Şiirini hatırladım.

Aslında Rahmetli H. Vasfi sağlığında kendi dramını “Jetoncu Amca” şiirinde anlatmıştı.

JETONCU AMCA

Arkasında üçlü telefon kabini

Altında hasır iskemle

Seyyar satıcı tezgâhının başında

Jetoncu amcam

Bir başka adam

 

 Her hali merak uyandırdı bende

Bir fırsatını bulup geçenlerde

Sordum şuradan buradan

Sadece adını yaşını memleketini söyledi

Ve ak saçlarını gösterdi

İşte elimde kalanlar dedi

Bırakmak istemedim peşini

Sordum gençlikteki meşgalesini

 

Çoluk çocuk nerde nasıllar dedim

Hepsinin eşi işi var dedi

 

Jetonları şıkırdattı avucunda

Birazda alt dudağını çiğnedi

Aldırma dostum benimki bu kadar dedi

Aradım buldum hemşerisini

Sofrası her yerde hanende imiş

Memurluk yapmış çiftçilik yapmış

 

Matbaa kurmuş gazete çıkarmış

Muhtarlık il genel meclisi üyeliği

Unvanında Belediye Başkanlığı da varmış

Şairmiş muharrirmiş

Beş tane kitap yayınlamış

Birde Eskişehir’de

1300 şair arasında

Bir eseri birincilik kazanmış

 

Yeniden uğradım dün akşamüstü

Dedim öğrendim maceranızı

Öğrendim hayatınızı sizin

Anlamı yok gizlenmenizin

Ve buluştuk bir akşam yemeğinde

Garip buldum dedi bu kadar ilgilenmeni

Yemekte sorguya çekti beni

 

O gün şiire şaire dair

Şöyle konuştu şair

Bizde kaderi bu şairlerin

İşte Aşık Veysel’imiz açtı

Senelerce kahvelerde

El açtırdık ekmek parasına

Amma öldükten sonra

Müzeler açtık

Büstler diktik hatırasına

 

 Birde

Bak şairi azam Aldulhak Hamit’e

Cepler delik az çok

Amma ne zarar varki

Delikten düşecek

 

Diye anlatmış çilesini

Bunlar az geldiyse sana

Mehmet Akif’imizi hatırlasan

İki arkadaş bir paltoyla geçirmişler kışı

Çoğaltacak nice örnekler var

Ben şair sayılmam ama

Böyle yaşamış şair arkadaşlar

 

 Benim içinde artık yakınlaştı son durak

Üç beş adım ya var ya yok

Dileğim şudur

Benim için saadet

Milletin mutluluğu

Devletin bekasıdır

 

Gerisi ne gam keder olur

Bizden göçtükten sonra belki

Eserimizle ilgilenecek

Üç beş şiir sever bulunur.

Hayati Abi üç beş şiir sevenlerden biri olduğumu bilmeni isterim. Allah huzur içinde yatırsın.

 *Hayati Vasfi 1931 Afşin tanır doğumlu. Çiftçilik, muhtarlık Belediye Başkanlığı, il genel meclis üyeliği yapmıştır. Türk halk Şiirinin önemli siması olan H. Vasfi’nin Kalbimdeki Arzu, Ashabı Kehf, Dile Gelen Anadolu, Ülkü Tomurcukları ve Nazar isimli eserleri bulunmaktadır. Bazı şiirleri Mustafa Yıldızdoğan tarafından bestelenmiştir. 1990 yılında vefat etmiş olup mezarı Afşin Tanır’dadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Durdu Güneş Arşivi