Ahmet Doğan İLBEY
Kahkaha mı, hüzün mü?
Hüzünle kahkaha bir arada olmaz. Hüzün, bezm-i elest’te vardı ve insanla âşina idi. Kahkaha yoktu, İblis’ten dünya ehline geçti. Hüzün güzel ve masum, kahkaha çirkin ve şirret.
Hüzün ehli, hüznün sâyesinde kalbinin derinliklerine iner, ulvî hisleri yaşar. Kahkaha, sahibinin sûretini çirkinleştirir, kalbiyle irtibatını keser. Hüzün hâlis ve samimi, kahkahanefsî ve ikiyüzlüdür.
Hüzün kahkahadan üstün ve ulvîdir. Mutasavvıf âlim Abdülkerim Kuşeyrî’inin “Kuşeyrî Risâlesi” nde hüznün, neşe anında nefsin harekete geçip edep dışı işler yapmasından onu alıkoyduğu yazılıdır. Çünkü kalpde hüzün bulunmadığı zaman kalp harap olur. Allah bir kulu sevince onun kalbine inleme kor. Allah bir kula buğzedince onun kalbine neşe ve eğlence kor.
Kahkaha atanlara “Hüzün ehli olun, dünya gurbetini hüzünle geçirin” dediğimde tuhaf karşılarlardı. Hattâ “ilginçlik” yaptığımı sanan nâdanlar çıkmıştı. Bundandır ki kahkaha atanlar haldaşım olamaz.
Kendini bilene kahkaha mı yoksa hüzün mü yakışır? Elbette hüzün yakışır. Fakîrhüzünkârlardan yanadır. Gıyabî hüzün refikim Prof. Dr. Kemal Sayar “Hepimiz bu hayatı ağzımız kulaklarımızda yaşamak zorunda değiliz” diyerek kahkahaya karşı hüznü savunmuş. Demek ki doğru yoldayız.
Kahkaha atanların yüzünde hicap kalmaz. Kahkaha atarken hicap kaybolur. Hüzünlü sîma hicapla örtülü ve hüzünde edep vardır. İstikâmetini âhirete çeviren kişi kahkaha atmaz; hüzünle varır “Büyük Kapı” ya.
Peygamber Efendimiz kahkaha atmamış. Çok gülüp kahkaha atanlar, “Ben, hüzün peygamberiyim” diyen Efendimiz Aleyhissalâtüvesselâm’a hürmetsizlik ediyorlar.
“Ömrümde bir defa güldüm, ona da pişmanım” diyen İmam-ı Â'zam Hazretleri’nin ölçüsünü unutanlar gaflettedir.(İmam-ı Azam Ebu Hanife Hayatı ve Menkıbeleri)
KAHKAHA CEHENNEM, HÜZÜN CENNET EHLİNİN
Aykırı hüzünkârlardanDücaneCündioğlu “Ahmakların cennetinde kahkaha var; âşıkların cennetindeyse hüzün!” diyor. Aynen katılıyor ve diyoruz ki:
Kahkaha şeytandan, hüzün Hak’tandır. Kahkaha atanlar cehennem, hüzün çekenler cennet ehlidir. Kahkaha hüznün muarızı, tefekkür ve murakabenin düşmanıdır. Kahkaha yükselen yerden uzaklaşın.
Kahkaha cıvık ve fikirsiz, oynak ve köksüzdür; gırtlaktan çıkar ve gayesizdir. Hüzün asil ve vakarlıdır, kalplerden sâdır olur, dindar ve evliyaullahın meşrebindendir. Hazret-i Ali Efendimiz’in, yâni İslâm’ın düşmanı Kan Kalesi’nin sultanı Kahkaha küfrü, yâni cehennemi temsil eder: “Küfr-ile örülmüş anunbünyadıḲahḳahaadlumelīki var anun. Küfr-ile içi ṭolu ol mel‛unun.”
BÜTÜN KAHKAHALAR KABA VE SÜFLİDİR
Bütün kahkahalar kaba ve süflîdir. Bu aziz ülke maalesef kahkaha atarak ve attırarak şöhret kazanan, vergi rekortmeni olanların bol olduğu bir ülkedir. Bu, büyük bir ayıp ve Müslüman milletin haysiyetine hakarettir. Kahkaha tufanına boğulmayı iyi bir şey sanan nâdanların zengin ettiği kahkaha hokkabazlarının çoğalması utanç vericidir.
ve sağlıklı olmanın yolu kahkahadır diyenlere inanmayın. Derûnî mutluluk ve sağlık hüzündedir. Doktorların ve kişisel gelişim uzmanlarının “Uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı bol bol kahkaha atmaktır” tavsiyesi palavradır. “Bir kahkaha bir kilo pirzolaya bedeldir” diyenlerin eşref insan olmaktan nasibi yok.
Ahmet Haşim bu mevzuda isabetli yazmış: “İtiraf etmeli ki, ‘gülüş’ ruhun asil bir faaliyeti değildir. Fikir yaratmakta veya düşman gözetmekte olan adam veyahut sonsuz suya veya gökyüzüne bakıp düşünmekte olan adam gülmez. Aşkın çehresi, hüznün çehresi gibi sakin, ölçülü ve haşindir. Ruh neşe sahasında ancak tebessümün dudaklar üzerinde çizdiği hatta kadar ileri gidebilir. Zira ondan sonra etin kabalığı ve karışıklığı başlar.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.