Gülsemin Uğur Kurt
KENDİNİ BULMA ARAYIŞI
Bugün sana yine bir hikâye anlatmak istiyorum sevgili okur. Ben Ney'im adlı kitapta okumuştum. Hikâyemiz şöyle;Vakti zamanında Avrupa’nın ünlü müzelerinden birinde dünyanın en pahalı elması sergileniyormuş. Gözünü elmasa dikenbir hırsız da aylardır bu taşı çalmanın yollarını arayıp durmuş. Soygunun her aşamasını iyice düşünmüş. İncelikli bir plan yapmış.Sonunda soyguna çıkmaya karar vermiş ve gece olmasını beklemiş. Uygun saatte müzeye girmiş ve tam da planladığı gibikolayca elmasa ulaşıp çalmayı başarmış.Bütün kapıları teker teker geçtikten sonra hiç hesaplama- dığı bir güvenlik görevlisi ile karşılaşmış. Adam kulakları sağır edercesine düdüğünü çalıp, diğer güvenlik görevlilerini uyar- mış. Bir panik havasıdır esmiş. Çok geçmeden güvenlik görevlileri koşup gelmişler. Hırsız durup bekler mi? Koşarak olay yerinden kaçmış. Elinde elmas- la karanlık bir sokağa dalmış, bir de bakmış ki yerde evsiz bir dilenci yatmış, uyuyor.Hırsız, elindeki elması dilencinin cebine atıp koşmaya de- vam etmiş. Köşeyi döndüğünde bir polisle yüz yüze gelmiş. Hırsızderhal silahına davranmış ama polis ondan daha hızlı çıkmış ve adamı vurmuş. Hırsız oracıkta ölmüş.
Sabah olunca dilenci uyanmış tabii. Eski paltosunda dün- yanın en pahalı elmasının durduğundan habersiz.Cebine bakmak aklına bile gelmemiş. Günler günleri, haftalar haftaları kovalamış ama dilenci cebinde bir hazine taşıdığını bilmeden avuç açıp dilenmeye ve sokaklarda titreyerek uyumaya devam etmiş. Yıllardır üzerinden çıkarmadığı paltosunun ceplerini her zamanki gibi bomboş zannediyormuş.Aradan uzun zaman geçmiş.Sonunda bir gün dilenci de cebinde elmas taşıdığından habersiz ölüp gitmiş. Üzerindeki kıyafetler de kimsesizler mezarlığına atılmış. Hayatı boyunca dünyanın en pahalı elmaslarından biriyle yaşadığı halde ceplerine bakmayı hiç akıl edememiş.
Peki sen hiç ceplerine baktın mı? Kim bilir belki de cebinde birçok elmas var. Belki de sen görmezden geliyorsun!
Başkalarının yeteneklerine ve başarılarına bakıp kendimize değer biçme hatasına düşüyoruz sık sık. Ben onun yaptıklarını yapamıyorum, o yetenek ben de yok, ben işe yaramazım diye düşünüyoruz. Oysa ki her birimiz farklıyız, farklı potansiyellere sahibiz. Her birimizin hayatta olmasının başka bir anlamı var. Hepimiz bir şekilde bir yapabilme ve olabilme becerisine sahibiz. Hani çok sık duyduğumuz bir söz vardır; "içimizde keşfedilmemiş yetenekler var" diye. Hayat bir yapboz gibi ve her birimiz o yapbozun önemli bir parçasıyız. Her birimizin tamamladığı bir boşluk var. Önemli olan doğru parçayı, doğru yere yerleştirebilmek. Yani yeteneklerimizi, potansiyelimizi doğru yerde değerlendirmek.
Ara sıra içimize dönebilmek gerekiyor!
Cahit Zarifoğlu diyor ya hani; insan ara sıra içinin hirasına çekilmeli. Hira kelime anlamı olarak "Arayış" demek. Kendini bulma arayışı. O kadar hızlı yaşıyoruz ve o kadar kendimiz dışında her şeye odaklıyız ki,başkalarının hayatını,onların sahip olduğu potansiyeli kendimizden daha iyi biliyoruz. Artık buna bir dur demeli ve biraz mola verip içimize dönmeliyiz. Kendimizle, kendimiz hakkında konuşmalıyız. Tüm cevaplar yine kendi içimizde.
Ezcümle İnsan, yüksek bir potansiyelde yaratılan ancak bununla birlikte bazen bu potansiyelin çok cüz’isini kullandığından ya da farkında olmadığından hayatını yapabileceklerini yapamadan geçirip gider. Biz bu hataya düşmeliyim. Hadi hemen şimdi ceplerimizi kontrol edelim.
Harcamadan ve harcanmadan vaktinizin bereketi bol olsun.
Sevgilerimle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.