Abdulbaki GÜNIŞIĞI
Kürdistan’ı Kim Kuracak
Nerede ise kırk yıldır gizliden ve son on yıl içindede açıktan söylenmeğe başlayan bir Kürdistan sözünü duyar olduk. Amerikanın ve diğer dostlarımızın! sayesinde Irak’ın düşürüldüğü zor durumdan faydalanarak palazlanan bölücülük artık kendini gizleme zahmeti duymadan içinde Türkiye’nin ve Suriye ile İran’ında topraklarından parçalar bulunan bir Kürdistan kurulacağından emin olarak haritalar çizilmekte ve aziz Türk milletinin de bunu kabul edeceği şartlara gelmesi için içeriden ve dışarıdan büyük bir oyun tertip edilmektedir.
Nerede ise tarihin kaydettiği bütün büyük devletlerin kurucuları Aziz Türk milleti olmuştur. Binüçyüz yılın üstünde bir zamandır bütün İslam aleminin bayraktarlığını ve ehli salibe karşı müdafaasını üstlenende aziz Türk milletidir. Devlet kurmak Hz. Allah tarafından bize verilen en büyük özelliğimizdir.
Türk milleti tarihin hiçbir döneminde devletsiz kalmamış, devletsiz kalan Türk boyları da tarihten silinip başka milletler arasında erimiş ve yeni milletler meydana getirmişlerdir. Şimdi bizim içimizden bazı boyların aşağıda yazacağım tarihi süreç içerisinde Arapça ve farsçanın etkisi ile geliştirdikleri yeni lehçeleri konuşmalarının suiistimali ile onlara Türk ten gayri bir millet oldukları inandırılarak aziz Türk milletinin ortadan ikiye bölünüp başkaları için yeni bir devlet kurması istenmektedir.Adını kürdistan olarak koydukları bu devleti kurma görevini üstlenecek hainlerin kullanmak istedikleri Türkmenlerin serancamını aşağıda göreceksiniz. Doğudan başlayarak anlatalım.
Harzemşahlar(harizm şahlar) devletini urfa ağzı ile badıllı aşireti yani oğuz boylarından en çok meşhur olan Beğdilli boyu kurmuştur. En meşhur komutanlarından Celalettin Harizmşah şehit edildikten sonra Silvan a defn edilmiştir.Halen kabri Türkmenler tarafından ziyaret edilmekte olan büyük Türk kumandanı orada yatmaktadır.Oğuz-beğdilli boyu şu anda Türkiye nin batısın da Türkçe , doğu ve güneydoğusunun bir kısmında Kürtçe ve Arapça konuşmakta ve tarihin kaydettiği en muharip bir Türk boyu olan beğdilli boyu(aşireti) harizmşahlar devleti içindeki Türk boyları içinde en kalabalık nüfusa sahiptir.
Kurulduğu coğrafya Horasan(batı Türkistan ve doğu ve güneydoğu anadolunun bir kısmını da etkisi altına almıştır)dır.Cengizhan karşısında en çok direnen Türkler olan beğdilli aşiretinin kurduğu harizmşahlar devleti daha sonra yıkılınca aşiret mensuplarının dağıldığı yerlerde Türkmenlerin harizm ismini telaffuz edememeleri ve Türkçe ses uyumu ile geliştirdikleri şekli ile Horzum isimli köyler ve yer isimlerine rastlamaktayız.Bu isimlere en çok Urfa ve havalisi ile Adanadan itibaren Afyon ,Denizli v.s ye kadar olan bölgede rastlanmaktadır. Denizli ve Afyon Yörükleri ile Urfanın beğdilli aşireti ile horzum köylüleri emmi oğullarıdır. Bu akrabalığın en büyük şahitlerinden biride İstanbul da müteahhitlik yaparken rahmetlik olan ve Afyonda kendisi ve oğulları inşaatlar yapan Emin Kırmızı ağabeydir. Kendisi Urfa nın horzum köyündendir.Gene urfada bu isimle akan birde horzum çayı vardır.
Emin ağabeg bana yazılarımı yazmak için İstanbuldan bir adet daktilo hediye etmiştir.Kendisini hafriyat işleri ve inşaat ile iştigal eden değerli Kardeşim Alaaddin Tekiş beğ ile tanıştırdım ve siz akrabasınız birbirinizi bulun tanışın diye söyledim. Afyondakiler ile de akrabalığı ile beraber K.Maraş , Antepteki ve Birecikteki Tekişler ve Tekeşler ile benzeri soy ismi taşıyanlarında akrabası olduğunu gözleri ile görme imkanı bulmuştur. Tekiş ve Tekkeş veya Tekeş soyismini taşıyan köyler ve aileler Celalettin Harzemşah kadar meşhur olan diğer Harzemşahlı han olan Aslan Şah Tekiş Han ın sülbuldan gelenlerdir.
Kahramanmaraş’ta Tekiş obası mensupları bu hanın ismini taşırlar ve onlarda urfadaki horzum Türkmenleri ile aynı boydan olup oğuz- beğdillidirler. Gene bu bölgede Selçuklu devletini kuranlarda oğuzların en asil boylarından olan Kınık boyu mensuplarıdır. Selçuklu devletindeki fars etkisini Alparslandan itibaren devlet büyüklerinin kullandığı tarihi fars isimlerinden görürüz.Hindistan a kadar olan coğrafyalarda kurulan bir çok Türk devletini kuranlar çok kısa bir zamanda bazı İslam alimlerinin yüzlerce yıl boyunca bilerek veya bilmeyerek ilmin dili Arapça olmalıdır,(bazı ilim dallarında ilim dili olarak arapçanın kullanılmasına da karşı değiliz) Resmi dil şehirli dili farsça olmalıdır, medeni insanlar Farsça konuşur, Türkçe köylünün ve göçmenin dilidir yalanı ile ifsat edilmişler ve devletlerinin resmi dilini farsça yapmakla kalmayıp bütün bürokrasiyi ve devlet işlerini yapan memuriyetleride fars asillere teslim etmişlerdir.
Harzemşahlar devletinin ve diğer kurulan bütün Türk devletlerinin de resmi dilinin farsça olduğunu söyleyelim.Böylece dünyanın şahit olduğu iki büyük Türk devletinin resmi dilinin Türkçe olmadığını ve bu günkü Kürtçe dilinin kaynağının bu coğrafyada neşvünema bulduğunu düşünürsek bu gün Türkmenlerin bu bölgede yaşayanlarının neden Kurmançca ve zazaca konuştuklarının sebebinin ne olduğunu anlamış oluruz. Bir millet düşününki Türkçe den başka bir dil bilmez. Fakat resmi işler lazım olduğunda farsça konuşmak ve yazmak zorundadır. İlim tahsil edeceksede Arapça okuyup yazmak zorundadır. Üstelik bunu da islamın bir şartı gibi anlamış ve anlatılmıştır. İşte size üç dilin karışımı neticesi ortaya çıkan karma bir dil olan Kürtçe.İtiraz edenler olabilir. Sadece tavsiyem cümleleri yazıp kelimelerin asıllarını araştırsınlar. Ağız farklılıkları bir kelimenin aslının Arapça veya farsça olduğu gerçeğini değiştirmez. Sizin suya ab yerine av demeniz onun farsça olduğu gerçeğini değiştirmediği gibi.. İngilizler no demekle bu kelimenin ve brader, fader, moder gibi kelimelerin Farsçadan geçtiği gerçeğini değiştirmeyeceği gibi.
Bugün Kürtçe dili ağırlıklı olarak Selçuklu sınırları içerisinde konuşulmaktadır.
Gelelim Osmanlı devletine bu devleti de Kayı boyu Karakeçili aşireti kurmuştur. Aradan geçen yüzyıllarda kendi akrabalarına kürt demeye başlamış ve hatta Bitlis ve yöresine Kürdistan coğrafi ismini dahi kullanmışlardır. Peçenek ve Çepni Türklerinin yoğun olduğu rize vilayetimizede Lazistan demekten çekinmemişlerdir. Kendisi karakeçili olduğunu iftiharla söyleyen Osmanlı hanedanı Arnavutlardan darbe yeyince aslını hatırlamış ve Urfa Karakeçililerine sahip çıkmağa başlamışsa da ömrü kifayet etmemiştir. Yazıdan anlaşıldığı gibi bu coğrafyada ki bütün büyük devletleri kuran aşiretler Türkmen aşiretleridir.
Sadece Adana ve civarından Meşhur Avşar kırımında Diyarbekir e sürülün 20 bin çadır Avşarın varlığı biliniyor.
Yazar Yaşar Kemal bir diyarbekir ziyaretinde bu Avşarların sadece alevi olanlarının Türkçe konuşmakta olduğunu fakat Sünni olanların dillerini kaybederek Kürtçe konuşmakta olduklarını bir kitabında anlatmıştır.Yüzlerce Türkmen aşiretinin son yüzelli yıl içinde ilgisizlik ve ihanet sonucunda Kürtçe ve Arapça konuşmağa başladıkları ve kendilerini Kürt veya Arap zan ettiklerini biliyoruz. Fakat işin en ilginç yanı insan tanımadığı kendisinden olmayan bir milletin dilini kolay kolay kabul etmez prensibi düşünülür ise bu Türkmen boylarının dillerini neden bu kadar kolay değiştirdiği sorusu akla gelir. Çünkü bu coğrafyaya yeni gelen Türkmenler daha önceki zamanlarda buraya yerleşerek kürtçeyi geliştiren ve konuşan aşiretlerin daha önceki zamanların Türkmen boyları olduklarını gördüler ve onların dilleri hariç her şeyleri kendileri ile aynı olunca ırkçılık gayreti gütmeyen Türkmenler maalesef bilerek ve isteyerek dillerini değiştirmekte bir beis görmemişlerdir.Bunda kürtçeyi geliştirip Türkçeyi unutan Türkmen boylarının Türkmen iken göstermedikleri asabiye duygusunun Kürtçe öğrendikten sonra tam tersi ile ortaya çıkmasının etkisi çok olmuştur.. Fakat dillerini değişselerde tek değişmeyen şey aşiret isimleri , köy ve yer isimleri ile ata ve dedelerinden tevarüs eden insan isimleri olmuştur.Bu yer isimleri, aşiret ve insan isimleri elimizdeki en büyük dayanak noktaları durumundadır. Bu gün kendisini Kürt veya Arap zan eden kardeşlerine soruyorum. Geçmiş nüfus ve tapu kayıtları ile vergi kayıtlarını araştırsınlar. Gün gibi ortaya çakacak olan gerçek kendilerinin de gözlerini kamaştıracaktır. Bugün on yılın üstünde Türkmen şenliği yapan karakeçili aşireti gerçeği bilen en büyük örnektir. Kürtçe konuşmalarına rağmen Türkmen olduklarını gayet iyi bilmektedirler. Türkanlı aşireti ve beğdilli aşireti bunu en iyi araştıran aşiretlerden bazılarıdır.
Şimdi bu insanlar bu yörede nüfusun yüzde doksanını meydana getirdiğine göre artık Kürdistanı ve Kürt devletinide kurmakta bu Türkmen kardeşlerimize kalmış demektir.Tarihin kaydettiği en büyük Türk devletlerini kuranlar bu Türkmen kardaşlarımız ise Kürt devletini de bunların kurması gerekir. Çünkü devlet kurmak bizim kanımızda var.
Aslını inkar etmekle etmemek arasındaki ince çizgi Avşar, karakeçili(kayı) farsak, horzum,beğdilli(badıllı) Karkın, Yazır ve Döğer gibi Türkmen aşiretlerimizin ferasetine kalmıştır. Fakat ben biliyorum ki bu kardeşlerim asla asıllarını inkar etmezler, etmeyecekler ve tarih de buna şahittir.Vatan mevzubahis olunca dışarıdan yardım ve yataklık bekleyen ve aslı nesli belli olmayanların(aslında biz onların aslını ve neslini gayet iyi biliyoruz fakat onlara adam gibi oturmaları ve oturdukları dalı kesmemeleri çin zaman tanıyoruz) peşinden gitmeyecek ve heveslerini kursaklarında bırakacaklardır.
Artık ya devlet başa, ya kuzgun leşe atasözümüzün gerçekleşeceği yol ayırımındayız. Allah(c.c)Ümmeti muhammede akıl ve feraset versin. Aziz Türk milletinin kendine gelmesine yardım etsin. Karacadağ Türkmen derneğine ve urfama ve doğunun gerçek sahibi Türkmenlere selamlarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.