M.Fatih ERDOĞAN
Dün çok özel bir gündü…
Dün çok özel bir gündü; Anneler Günü… Tüm annelerimizin Anneler Günü’nü yürekten kutluyorum. O tertemiz, pak ellerinden öpüyorum. İyi ki varlar. İyi ki anne olmaya bizleri dünyaya getirmeye karar vermişler. Dünyaya getirdikten sonrada yavrularını terk etmemiş ölene kadar onlara hizmet etmişler. Bu yüzden; “Yüreğinde bir parça insanlık kırıntısı kalan kim varsa annesine sahip çıkmalı, anneden yana ne türlü bir sıkıntıyla karşılaşırsa karşılaşsın, ‘baş üstüne’ diyebilmeli.” Bu öğretiyi insanlarımızın kalbine, gönlüne ve kafasına nakşetmeliyiz. Görevimiz bu olmalı…
Her fırsatta; “Yüzde 99’u Müslüman” dediğimiz bu ülkede annelerin kocalarından ve evlatlarından gördüğü muamele Müslümanlığın emrettiği gibi mi sizce? Bence değil. Gençliğini heba ettiği, saçını süpürge ettiği koca ve evlatları tarafından şiddet görenler, yaşlılığında terk edilenler, üç kuruşluk mal için dayak yinenler o kadar çok ki. Bu yönüyle bakıldığında Allah muhafaza buyursun ama “bu ülkeye İslam hiç uğramamış” diyesi geliyor insanın…
MEB Okular da okutulacak seçmeli dersleri yeniden belirlemeye çalışıyor. Bu konuda yeniden düzenleme yapıyor. Kur’an ı Kerim, Arapça ve Siyer’in seçmeli ders olacağı söyleniyor. Bence bunların yanına mutlaka ‘görgü kuralları ile ana babaya saygı ve insanlık’ dersleri de konulmalı. Günümüzde insanlıktan nasibini almamış, ‘hissiz, görgüsüz ve soysuzların’ sayısı öyle çoğaldı ki… İnsana benzemeyen, ne idiğü belirsiz bu güruhun sayısını azaltmadan hatta kökünü kazımadan bunlara ne okutursanız okutun adam edemezsiniz!
Ey anne ve babasına kötü davranan salaklar Cenab-ı Hakkın; “Biz insana, anne ve babasına iyilikle davranmasını tavsiye ettik (Ahkaf Suresi,15. ayet)” buyruğundan haberiniz yok mu? Eğer durmadan söylediğiniz gibi iyi bir Müslüman iseniz gün bu gün, fırsat bu fırsat; “Gidin annenizden ve babanızdan” halellik alın…
Yeni Öğretmenlik Modeli?
Fen – Edebiyat Fakültesi mezunlarının gözü aydın. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile MEB öğretmenlik için yeni bir model üzerinde çalışmaya başlamış. Düşünülen yeni modelde, hem fen-edebiyat hem de eğitim fakültesi mezunları öğretmen olabilecekmiş. Halen eğitim gören ve daha önce mezun olan fen-edebiyat fakültesi öğrencilerine formasyon hakkı tanınmasının ardından yeni öğretmenlik modelinin de ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Buna göre, fen-edebiyatta okuyan ve formasyonu olan öğretmenler, liselere branş öğretmeni olarak, Eğitim fakültesi mezunları ise anaokulu ve sınıf öğretmenliğinin yanı sıra ortaokullarda ilk seviye branş öğretmeni de olabilecek.
Yıllardan beri öğretmen olarak atamaları yapılmayan sadece dershanecilerin insafına terk edilen Fen – Edebiyat mezunlarının mağduriyetleri böylece giderilmeye çalışılacak deniliyor. Duyduklarımız inşallah doğrudur. İnşallah bu uygulamaya bir an önce geçilir. Yabancı işçiler gibi ayda üç - beş yüz liraya 10 – 12 saat çalıştırılan bu kardeşlerimizin mağduriyeti önlenmiş olur. Söylenenler yapılmaz ise Fen – Edebiyat mezunlarına söylenecek bir söz var: Örgütlenin arkadaş! Her fırsatta demokratik yolları kullanarak sizi insafsızca sömürenlerden hesap sorun kardeşim…
Bir daha dünyaya gelirsem
Bu ülkede değişmeyen kanun ve mevzuat kalmadı. İster kamu çalışanı olsun ister özel sektör çalışanı hiç kimse yaptığı işle ilgili mevzuat değişikliklerini takip edemez oldu. Yapmakla yükümlü bulunduğu iş ile ilgili mevzuatı eksiksiz bildiğini zanneden birisi o bilgisi dâhilinde düzenlediği her hangi bir evrakın ‘yanlış düzenlenmiştir’ gerekçesiyle iade edilmesinden bıktı usandı. Nasıl ki “1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı ‘Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun’ un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi” ile bu milletin bir gecede hafızası boşaltıldı ise bu günlerde de yapılan her mevzuat değişikliği ile ilgili kişilerin hafızaları boşaltılmış oluyor…
Bu duruma oldukça sinirlenen bir dost; “ Bu ne ya, bir daha dünyaya gelirsem kesin İmam olacağım kardeşim, Ölene kadar öğrendiğin sureleri okuyarak namaz kıldırıyorsun. Oh ne güzel, İmamlarımızın mevzuatları hiç değişmiyor arkadaş” diyor. Haklı söze ne denir beyler… İnanın Milli Eğitimdeki mevzuat değişikliklerinden bizde bıktık usandık. Bu gidişle bir daha dünyaya gelirsek bizde Öğretmenlik yerine İmamlığı seçeceğiz besbelli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.