Veli KARALAR
O’nun Adı Kemal..
Hemen; “Ne biçim adamsın, daha bir önceki yazıda tebrik ettiğin adamı bu yazıda yerden yere vuruyorsun?” demeyin.
Bu, elbette olacak.
Tebrik edilecek hareketi kim yaparsa yapsın o nu elbette “tebrik” ederiz; tenkit edilecek bir hareketi de kim yaparsa yapsın o nu da elbette “tenkit” ederiz.
Bu durum kiminin hoşuna gider; kiminin gitmez, o ayrı dava.
Zaten, “herkesi memnun edecek olsak” işimiz var!
***
Dedim “Şu CHP’yi yazmaya biraz ara vereyim”…
Ama inanın, insanı hâline bırakmıyor bunlar.
Yine bırakmadılar!
***
Hani diyordu ya: “Benim adım Kemal, parayı bulurum dedimse bulurum”
Parayı bulur mu bilinmez, ama (Teorik olarak bunu görme şansımız yok. Çünkü CHP’nin iktidar olmasıyla hamsinin kavağa çıkması eş değer .) “adam ışınlama”da oldukça “usta” görünüyor.
Adının “Kemal” olmasından mıdır nedir, hakkaten yaptı yapacağını.
(Kılıçdaroğlu'nun da imzasının bulunduğu komisyon raporunda, İlseven'in, medya gruplarının batık bankalardan kullandıkları kredilerin faizlerini düşürdüğü, borçlar hakkında takip başlatmadığı, kredileri canlı gösterdiği, batık bankaların gayrimenkullerini bedelinin çok altında sattığı iddia edildi. Raporun yaklaşık 15 sayfasında, İlseven'in TMSF dönemine yönelik usülsüzlük iddiaları yer aldı. Her usulsüzlüğün altında ise, konuyla ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından bir komisyon oluşturularak, soruşturma açılması talep edildi. Soruşturma açılmasına ilişkin talepler, AK Partiİstanbul eski Milletvekili Azmi Ateş'in başkanlığındaki komisyonda, ayrı ayrı değerlendirildi. Raporda yer alan, bakan ve bürokratlarla ilgili soruşturma talepleri de, Kılıçdaroğlu'nun da bulunduğu toplantılarda, komisyon üyelerinin ortak kararı ile alındı. Bu nedenle Kılıçdaroğlu, İlseven'in hakkındaki usulsüzlük iddialarına onay vererek, yargılanmasını istedi.)
Altı yıl önce yargılanması için imza attığı Doğan Grubu'nun CEO'su Nebil İlseven'i, Berhan Şimşek’ten boşalan İstanbul İl Başkalığı’na ışınlayıverdi!
Vallaha billaha yaptı…
Demek ki yapıyormuş!
***
“Yapıyormuş” yapmasına da…
Adama sorarlar:
Hayrola Kemal Abi, bu neyin(!!) “diyet”i böyle?
Deniz Baykal’ın gönderilmesinde “Doğan Grubu’nun katkıları”nın diyeti olabilir mi meselâ?
Ardından yaşanan süreçte Doğan Grubu’nun yayın organlarında estirilen “Gandi Kemal”, “işçi Kemal”, “köylü Kemal” rüzgârlarının diyetine ne dersin?
Kim bilir, belki de kamuyounun bilmediği “başka başka şeyler”in diyeti de olabilir!
Yok yok, zannetmiyorum, Doğan Grubu’nun elinde kasetlerin yok ki şantaj yapsınlar ve karşılığı “böyle bir şey” olsun!!??
***
Bu arada CHP’nin artist il başkanı işi götürdü “aday adaylığı ayakları”yla. Zaten görevden alınacaktı aslında, fakat “adaylık bahanesi”yele uslu uslu kendisi gitti.
Tabi BİZDE YEDİK!
***
Bir önceki yazımla alakalı olarak bir okur “CHP gibi bir parti derken neyi kastediyorsun anlayamadım?” demiş.
Cevap veriyorum değerli okuruma..:
Evet “CHP gibi bir parti” sözünü; “1978 yılında Kahramanmaraş’ta yaşanan olaylara ‘katliam’ olarak bakan ve o şekilde değerlendirenlerin çoğunlukta ve söz sahibi olduğu bir parti” anlamında kullandım.
Ve öyle olduğuna düşündüğüm için özellikle vurguladım.
Ne yani, değil mi?
***
Sevgiyle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.