Esat BEŞER
Suskunluk Sarmalı
Malûmunuz üzere, kitle iletişim araçları, kamuoyunu etkilemektedir.
Öyle ki; kitle iletişim araçlarının kamuoyunu etkilediğini ileri süren bu yaklaşımlardan birini, Alman siyaset bilimci Neumann, geliştirmiştir: Suskunluk Sarmalı.
Sosyo-psikolojik düşünceden kaynaklanan Suskunluk Sarmalı, kitle iletişim araçları aracılığıyla, belli konuların tartışılmasını, halkın görmesinden uzaklaştırma yeteneği üzerinde durmaktadır.
Sosyo-psikolojik düşünce ise, kişisel düşüncenin başkalarının ne düşündüğüne bağlı olduğunu araştırmaktadır.
Neumann, Suskunluk Sarmalı’nın sınanması için gerekli olanları, şu şekilde sıralamıştır:
*Halkın belli bir konu hakkındaki görüşlerinin dağılımı, bir anketle tespit edilmelidir.
*Toplumdaki kanaatlerin dağılımına ilişkin tahmin yürütülmelidir.
*Kamunun tartışmalı bir konu hakkında, ne yönde tavır belirleyeceği araştırılmalıdır.
*Bireyin kamusal bir konu hakkındaki düşüncesini açıklama veya susma eğilimi, kamusal olarak ölçülmelidir.
*Seçilen konunun ahlaki değer yargılarıyla yüklü olup olmadığı tespit edilmelidir. Eğer seçilen konu, değer yargıları ile yüklü ise, kamuoyu baskısı oluşmaz. Dolayısıyla, Suskunluk Sarmalı, ortaya çıkmaz. Çıkamaz.
*Konu hakkında, medyanın tutumu ve yaklaşımı belirlenmelidir. Zira, medya, insanların kanaat yapılarını belirleyen etkenlerden birisidir.
*Etkin bir medya, desteklediği konularda, kamuoyunun susma eğilimini etkilemektedir.
Suskunluk Sarmalı Varsayımları
Neumann, Suskunluk Sarmalı varsayımlarını, şu şekilde sıralamıştır:
*Toplum, uzlaşmanın dışındaki bireyleri, dışlamakla, tehdit eder.
*Zaten, bireyler, mütemadiyen dışlanma korkusu içindedirler.
*Dışlanma korkusundan dolayı, bireyler, toplumun genel kanaatlerini öğrenmeye çalışmaktadırlar.
*Bireyler, toplumu sürekli gözlemlemektedirler ve bu gözlemleri sonucunda edindikleri izlenimler, toplumdaki fikir dengesine göre, kendilerini ifade etme ya da saklama konusunda, karar vermelerini sağlamaktadır.
Neumann, kişilerin kanaat ortamı hakkındaki değerlendirmelerini, iki kaynaktan yaptıklarını savunmuştur.
Keza, bu kaynaklar, bireylerin kendi çevreleri hakkındaki gözlemleri ve ayrıca, kitle iletişim araçları aracılığıyla yapmış oldukları gözlemdir.
Suskunluk Sarmalı sürecinde, medyanın çok güçlü bir etkiye sahip olduğunu ve her çözümlemeye kesinlikle dâhil edilmesi gerektiğini ileri süren Alman siyaset bilimci, medyanın bu süreçteki etkilerini belirtmiştir.
Zira, kitle iletişim araçları, bir araştırmada, azınlığın veya çoğunluğun gücünü belirleyebilir.
Ezcümle, kendini ifade etmeye çoğunluktan daha çok ilgi duyan; bu bağlamda, kanaat ortamını, kendisine göre yorumlayan ve böylelikle, özgüvenini de gösteren azınlığı, medya desteklemektedir.
Zaten, azınlık, kendi görüşünü açıklamak amacıyla, medyanın sunduğu imkânları kullanmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.