Murat Çolak
UFKUMUZU ÇALMALARINA İZİN VERMEMELİYİZ
Bu köşede yaklaşık beş yıldır yazılar kaleme alıyorum. Belki birkaç yorgun göz yazdıklarımdan geçip gidiyordur. Beni kimlerin kaç kişinin ne kadar okuduğundan çok benim içimi kemiren konuları dışarıya dökmek arzusuyla yazıyorum.
Yazdıklarımdan ne maddi ne de manevi(Tanınma vs.) beklentim olmadı. Bilinmemeye aşığım, adımı, sanımı kimsenin bilmemesi, sokakta, otobüste sıradan bir vatandaş olmakla övünmek istiyorum.
Sıradan bir vatandaşın, bu milletin her bir ferdinin her kurum karşısında eşit saygıyı görmesi gerektiğine inanıyorum. Ve her bir sıradan vatandaşın bu ülkenin vatandaşı olmakla övünmesini diliyorum.
Durun daha söze başlamadım bu kısmı girizgahtı.
Bundan yıllar önce ‘BAŞÖRTÜSÜ’ problemiyle ilgili yazılar yazmıştım. Çünkü annemin başını kapalı olması onu dünyadaki tüm insanlardan aşağıdaymış gibi hissettirmemeliydi.
Ayasofya hakkında yazdığımda ‘Orası’ bir müzeydi. Ayasofya’nın cami olmasını istedim çünkü 500 yıl boyunca atalarımın yaptığı eylem bir utanç kaynağı olmamalıydı.
Irkların, Dillerin, Türkülerin, Mezheplerin, Dinlerin utanç olmadığının haykırılmasını savunmak gerektiğini düşünüyorum.
Semboller önemlidir. Bunlar da birer semboldü.
Fakat hayat sembollerden ibaret değildir. Biz Türkler ‘Muhafazakar’ olduğunu iddia eden Türkler ne yazık ki bir imtihan içindeyiz ve bu imtihanı kaybetmemize ramak kaldı. Çünkü Mağlupken galiptik inancımız herşeyin üstündeydi. Şimdi ‘Bazılarının’ ‘Bazı’ şeyleri inancımızdan, ülkümüzden, zihnimizden, ufkumuzdan üstün tuttuğu söylenebilir.
Buna psikolojik savaşı kaybetmek üzereyiz de diyebiliriz.
En ufak, adi bir olay sosyal medya gücü sayesinde tüm toplumun psikolojisini altüst etmeye yetiyor.
Yangınlar, seller, doğal afetler, tacizler, tecavüzler dünyanın hemen her köşesinde ne yazık ki yaşanıyor.
Rakamlarla sizleri boğmak, tek tek her birine yanıt vermek istemem. Şunu ifade ederek bu konuyu kısa kesmek istiyorum. Bizde yaşanan tüm olumsuz olaylar misliyle tüm dünyada da yaşanmakta fakat bizim ülkemiz kadar psikolojik olarak yıpratılan pek az ülke var.
Ve inanın tüm olumsuzluklarla mücadeleyi en az bir çok gelişmiş ülke kadar iyi yönetiyoruz. Fakat sorun burada değil.
Sorun mantalitede, düşünce dünyamızdaki evrim bizi yok ediyor. ‘Düşmana Benzediğinde Kaybedersin.’
Artık yalnızca kıyafet olarak değil beyin ve ruh olarak ta tutunabileceğimiz çok az biz kalmış gibi hissediyorum.
Bizim ülkemiz önemlidir.
60 müslüman ülkenin gözü bizim üzerimizdedir. Çünkü Türkiye İslam Dünyasının umududur. Çünkü 1000 yıldır ne zaman bir İslam birlikteliği ve gücü ortaya çıksa lideri Türkler olmuştur.
30 Batı ülkesinin gözü üzerimizdedir. Çünkü Türkiye onların kabusudur. ‘Mamma Li Türki’ çığlığı hala Vatikan koridorlarından Berlin sokaklarına oradan Fransız şatolarına yankılanmaktadır.
Bu ifadelerimi idrak edebilmek için bir miktar şuur gerekir.
Ufkumuzu çalmayın, çaldırmayın, sahip çıkın.
Bir Yunan sınırlarını korumak için duvar örebilir. Çünkü onlar Bizanstan beri duvar örmeye alışıktır. Bir İsrailli duvar örebilir çünkü o Hayber kalesinden beri duvarların içinde emniyette olacağını sanır. Bir Çinli duvar örebilir bir Alman bir Fransız duvar örebilir.
Ama bir Türk ‘DUVAR ÖREMEZ’ çünkü kara taşın yedi kat altında karanlık gecede Allah diyeni duyacak bir RAB olduğuna iman eder.
Çin kapısına dayanan KÜRŞAT’ları vardır.
Hayber kâlâsının kapısını kıracak ALİ’ler yetiştirir.
Bizans surlarına dayanan EYÜP’ler surları aşıp geçecek Fatihler doğurur.
BİZDE KAPILAR İÇERİ DOĞRU AÇILIR.
1500 yıl evvelinden KURAN sözü ‘Biz senin göğsünü açtık ve genişlettik, artık kederlenme!’ demiyor mu?
Orhun kitabelerinde ‘Ey Türk silkin ve kendine gel. Altta yağız yer delinmeden üstte mavi gök yıkılmadan ilini töreni kim bozabilir’ demiyor mu?
Hangi refleksif korkaklık hastalığı bize peyda olduda sınırlara duvar örer olduk? Hangi rızık kaygısı gecelerimizi kararttı da kapımıza sığınanlara hor bakar olduk?
Üç beş Twitter sapığının gazına gelip bütün değerlerimizi çöpe mi atacağız?
Suriye’liler sana sığınıyorsa alacaksın. Afganlar kapına gelirse kapını sonuna kadar açacaksın. Tedbirini al, gerekirse vatandaşlık ver, gerekirse vergi al, askere al, artık orasını benden çok daha iyi bilenler olacaktır.
UNUTMAYALIM! Mevlana Hazretleri Afganistan’dan İbn-i Haldun ise Suriye’den gelmişti.,
400 bin sığınmacı Akdenizde boğulacak 10 bin çocuk Avrupada kaybolacak. İsrail’de organ nakli bekleyen kalmadı. Gözümüz aydın!
Bunların yanında sorunlarını da alacaksın sorumluluklarını da alacaksın Ya Büyük Devlet Olacaksın Ya OLACAKSIN!
Avrupai zihinle hareket edilecekse Memleketimizin ismi neden UMUT?
Korkacaksak, sineceksek, menfaat gruplarına teslim olacaksak DEDEM Yemenden neden dönmedi?
Mehmedim Çanakkalede neden kanını döktü? Kardeşlerim sarıkamışta neden dondu?
Amerika şunu der Avrupa bunu vââd eder, aman ekonomi yan yatar çamura batar, milyar dolar vs.vs ...
Binlerce senedir güzel olan ne varsa; bu topraklardan doğdu. İyi olan ne varsa; bu toprakların insanlarının kalbinden, gönlünden, beyninden çıktı.
Biz, bize de bize umut bağlayanlara da yetecek kuvvetteyiz!
SADECE görmezden gelmeyi keselim! Aman değme bizdendir demeyelim. Kesilecek bir parmak varsa ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ şuuruna gelelim.
Herkes hizaya geçerse bu kubbenin altına bütün mazlumlar sığar.
Herşey kaybedilir ve fakat yerine tekrar konabilir. Ancak milletin gönlünden güven, eman, adalet çıkar da yerine güvensizlik, saygısızlık, adaletsizlik girerse onun yeri doldurulamaz.
Bu anlamda düzelteceğimiz ilk yer evimizin içi olmalıdır. Ailemiz bizim yanlış yapmadığımıza ve yapmayacağımıza kâni olmalı. Sonra mahallemiz, ilçemiz, ilimiz ve tüm memleketimiz.
Yoksa ‘çeşme akarken doldur’,’devletin malı deniz’, ‘bu gün buldun bu gün ye’ ‘vur kafasını al ekmeğini’ ‘bu fırsat kaçmaz’ ‘buldum enayiyi’ diyenler yüzünden ülkemiz tüm dünyada itibarsızlığa mahkum olup karanlığa gömülecektir.
Herşeyi gören biri olduğuna inanmazsak herkes herşeyi gili açık yapmaya devam edecektir. Denebilir.
Aşağıdan, yukarıdan, sağdan, soldan: Ufkumuzu, imanımızı, inancımızı, güvencimizi kaybetmeyelim, kaybetmeyin, kaybettirmeyin.
Mevlana ile sözlerimizi sonlandıralım ki meramımız yanlış anlaşımalara mahal vermesin;
‘Korkuyorum ama Umudum korkumdan büyük. Bir yandan korku bir yandan umut varsa iki kanatlı olursun; tek kanatla uçulmaz zaten.’ - Mevlâna
Murat ÇOLAK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.