Murat Çolak
Çağının Ötesinde Bir Adam: Nuri Pakdil
Kahramanmaraş 8. Uluslararası Kitap Fuarı kapsamında NURİ PAKDİL’i anma paneli düzenlendi. Kahramanmaraş edebiyat alanında ‘Yedi Güzel Adamın’ manevi gölgesinde her geçen gün büyüyen bir ekosistem oluşturma çabası içinde denebilir.
Bu kapsamda düzenlenen panele katılarak değerli konuşmacıların görüşlerinden istifade etmeye çalıştık.
Programın Moderatörlüğünü yaşayan bir okul kabul edilebilecek Duran BOZ hocam gerçekleştirdi.
Programın başında Nuri Pakdile dair önemli izdüşümleri bize aktardı. Nuri Pakdil’in gerçek adı Mehmet Nurettin Pakdil, ancak edebiyat sahasında Nuri Pakdil ismi ile müstear olduğunu öğrendik. Babası Mehmet Emin Ziya Bey’den yola çıkarak ailenin ulema bir gelenekten geldiğini not ettik.
Lise çağlarında Kahramanmaraş Lisesin Hamle Edebiyat dergisini çıkaran Pakdil dönemin ve sonrasının sanatçılarıyla o günlerden itibaren temaslar kuruyor.
Samim Kocagöz, Salah Birsel, Özdemir İnce gibi birçok edebiyatçı ile temaslar kurarak Kahramanmaraş gibi o dönem için küçük sayılabilecek bir şehirde edebiyat camiası ve muhiti oluşturuyor denebilir.
Nuri Pakdil’in hayatını, kişiliğini Duran Boz hocamızın özetlemesinin akabinde benim de Erdem Bayazıt Lisesinden edebiyat öğretmenim olan, Fahri Maraşlı olarak kabul edebileceğimiz Kahramanmaraş’ta edebiyat denilince akla gelen isimlerden olan Erdoğan Aydoğan hocamızın konuşmalarından notlar aldık.
Erdoğan Aydoğan; Nuri Pakdil’in Bağlanma adlı eserinden yola çıkarak Pakdil’in eserlerindeki anlam arayışından bahsetti. Pakdil’in eserinin 12 bölümden oluştuğunu bunun da 12 imam anlayışına bir gönderme olabileceğini ifade ederek Doğu-Batı sentezinin Nuri Pakdil eserlerinde görülebileceği konusunu aktardı.
Fransız yazar Albert Camus’un Sisifos söylemine karşın Nuri Pakdil’in karşı Sisifos söylemini kaleme alarak insanın anlam arayışının, sorgu saatinden önce kendini sorgulamasıyla mümkün olduğunu ifade etti.
Bu bağlamda Erdoğan Aydoğan hocamız Nuri Pakdil ve Fethi Gemuhluoğlu dostluğunun, yazar için bu anlam arayışında çok önemli bir nokta olduğunu vurguladı. Denebilir.
Bir diğer panelist ise yazar Mustafa Köneçoğlu idi. Nuri Pakdil’in Batıya Doğru Bakmak makalesi ile Batı’nın analizini yaptığını ifade etti.
Batı toplumunun dışardan bakıldığında çok sağlıklı gibi görünen ancak içten inmeli olduğu fikri üzerinde duruldu.
Batı’nın, Nuri Pakdil’in gözlemlerinden yola çıkarak irdelendiğinde ‘makinaya teslim olmuş.’ ‘kutsalsız’ ve ’umudunu yitirmiş’ olarak nitelendirilebilecek bir uygarlık olduğu ifade edildi.
Mustafa Köneçoğlu, Nuri Pakdil’in çağının ötesinde bir düşünür olduğunu ifade ederek; Teknoloji ve batı eleştirisini 70’li yıllarda yapan ilk düşünürlerden birinin Nuri Pakdil olduğunu ifade etmiştir. Denebilir.
Panelin son konuşmacısı ise Doç. Dr. Selim Somuncu oldu. Nuri Pakdil ile tanışma serüvenlerinden bahsederek Pakdil’in İsim Babalığı başlıklı bir konuşma yaptı. İlk defa duyduğum bu konu hakkında ilginç bilgiler edindim.
Nuri Pakdil 38 ayrı arkadaşına, öğrencisine müstear isimler vermiş. Edebiyat Dergisi ortamında isim verdiği bazı yazar ve şairler kimlikteki gerçek adlarını dahi değiştirecek kadar verilen isimleri benimsemişler.
Selim Somuncu; Psikanalitik açıdan da bu konunun değerlendirilebileceğini ifade ederek konunun ayrı bir çalışma olabilceğini vurgulamıştır. Denebilir.
Uzun uzadıya anlatılamayacak kısa ama etkili bir panel gerçekleşti. Şehrimizde edebiyatın değer gördüğü yarınlara ulaşmayı temenni ederek yazımı sonlandırıyorum. Belki bu küçük sohbet ortamları ‘Edebiyat Şehri’ mottosunu taşımak isteyen şehrimizde yeni ufuklar açacaktır. Bu küçük sohbetlerin büyümesi gerektiği söylenebilir. Küçük bir kıvılcım büyük bir kor olabilir.
Buradan yola çıkarak ilgililerin gönlünde ve zihninde, belki bir edebiyat külliyesi fikri doğacaktır... Denebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.