Ali AVGIN
Vatan Savunmasında Maraş Mevlevihanesi
Birinci dünya savaşı'nda Osmanlı Devleti Cihâd-ı Ekber ilan ettiğinde; Kafkas, Irak, Çanakkale, Suriye-Filistin-Kanal cephelerinde çarpışıyordu.
1914 yılında yapılan Cihad çağrısına bütün dünya Müslümanlarında olduğu gibi, bu toprakların sahiplerinden, manevi muhafızlarından da büyük karşılık buldu.
Cephelerde savaşan Osmanlı askerlerine manevi destek sağlamak için Konya Mevlana Dergâhı Şeyhi Veled Çelebi, vatan savunmasına Mevlevi dergahlarından gönüllüler toplamaya başladı.
Maraş Mevlevihane şeyhi Selim efendi de fiilen böyle bir faaliyetin içinde olmak için, hazırlıklara başlar.
MARAŞ MEVLEVİHANESİ
Maraş Mevlevihanesi Kahramanmaraş kapalı çarşı külliyesi dahilinde, bedestenin doğu tarafında, Saraçhane camisi güney kısmındaki meydanın karşı köşesinde, şimdiki Saatçılar pasajı olarak bilinen yerdeydi. Günümüzde türbe kısmından başka geriye hiçbir izi kalmasa da, yüz yıl öncesine kadar, Dulkadirli vakfıyesi olarak beş yüz yıldan beri dergah olarak hizmet vermişti.
Ne yazık ki dergah kurtuluş savaşında Fransızlar tarafından 1 Şubat 1920 çarşı külliyesi ile birlikte yakıldı. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması ile birlikte fonksiyonu tamamen yitirdi. Daha sonra harabe haline gelen dergah vakıflar tarafından 1937 yılında şahıslara satıldı. Yıkılarak önce köy garajı yapıldı, 1965 yılında ise betonarme dükkanlar yapılarak şimdiki halini aldı.
SULTAN MEHMET REŞAD “MÜCAHİDİN-İ MEVLEVİYE ALAYI” KURDU
Vatan savunmasında görev almak isteyen bu oluşumlara, kendisi de bir Mevlevî olan Sultan Mehmet Reşad (1909-1918), Suriye-Filistin cephesindeki askerlerin maneviyatını artırmak amacıyla gönüllülerden oluşmak üzere bir “Mücâhidin-i Mevleviyye Alayı” kurulmasını istemiş. Böylece İstanbul'daki Mevlevîlere bir alay sancağı, komutanlık mührü ve birde kılıç göndermişti.
MARAŞ GÖNÜLLÜ REİSİ MUHAMMED EMİN EFENDİNİN ARZ YAZISI
11 Mart 1913 ( 26 Şubat 1328)’de Maraş Mevlevihanesinden; “ Maraş Gönüllü Reisi Nakibü’l eşraf Ziyai-zade ed-Dai es-Seyyid Muhammed Emin “ imzasıyla ( Mehmet Pakdil ve mütefekkir yazar Nuri Pakdil beylerin dedeleri, Dayızade Hacı Ahmet Efendinin babaları) “ Huzur-ı Ali-Reşadet-penahilerineKonya’ya Çelebilik makamına bir arz yazı gönderilir.
“ Huzur-ı Ali-Reşadet-penahilerine
Ma’ruz-ı Daiyanemdir.
Düşmanlarımızın din ve memleketimize taarruz ve tecavüzü ehl-i İslam’ı Cenab-ı Hakk’ın emr-i ilahisi vechile cihada teşvik-i daiyanem semeresiyle livamızdan kaydolunan gönüllülerin bikeremihi teala ikmal-ilevazımatını müteakip (ihtiyaçlarını tamamlamasından sonra) hareketimiz musammem (kesin olarak kararlaştırılmış) olmağa meşayih-i Mevleviyeden Şeyh Selim Efendi daileride bir gayret-i dindarane ile kafile-i mücahidini teşci (cesaretlendirmek) için hahiş-kar (istekli) olduğundan tensip edilmiş (münasib görülmüş) ve müma-ileyh (Şeyh Selim Efendi) mukaddema (önce) taraf-ı reşadet-penahiye (Konya Çelebilik Makamına) arz-ı keyfiyet etmiş ise de henüz cevabını alamamışdır.
Ruhsat itasına tavassut-ı daiyenem münasip görülmüş olmağla bu emr-i celil-ilahi uğrunda isar-ı dem (canını verme) ve ila-yı kelimetullah farz olduğundan irade-i reşadet-penahilerinin muma-ileyhe tebliği reca olunur efendim hazretleri”
MARAŞ MEVLEVİHANE ŞEYHİ SELİM DEDE VE DERVİŞLERİ VATAN SAVUNMASINDA
Nakibül-eşraf Ziyai-zade ed-Dai es-Seyyid Muhammed Emin efendinin gönüllü teşkilata katılma talebine Çelebi makamından olumlu cevap gelir. Zaten bu çağrıya hazırlıklı olan Maraş Mevlevihane Şeyhİ Selim Dede ve on üç dervişi vatan savunmasında görev almak üzere hemen Konya’ya gider.
Mevlevî Alayı'nın gönül erleri, başlarında Mevlevî sikkeleri, sırtlarında derviş cübbeleri, ellerinde silahlarıyla 3 Şubat1915 tarihinde birliklerine katıldılar.
Gönüllü Mevlevî Alayı'na 47 Mevlevîhane 1026 civarında da Mevlevî derviş katılmıştır. 26 Şubat 1915 tarihinde, Cuma namazını müteakip Mevlana Dergâhı önünde yediden yetmişe Konya halkının, esnaf ve yöneticilerinin de hazır bulunduğu bir uğurlama merasimi ile cepheye gönderilir.
MEVLEVİ ALAYI ŞAM YOLLARINDA
Osmanlı topraklarının dört bir tarafından toplanan Mevlevî dervişleri, Miralay rütbesiyle Mevlevî Alay komutanı Veled Çelebi idaresinde trenle Şam'a hareket ederler. Yol güzergâhı üzerindeki istasyonlarda törenlerle karşılanıyorlardı. Buralarda da yine katılımlar oluyordu. Ayrıca bu meşakkatli yolculuk süresince yol üzerindeki kutsal yerler ziyaret edildi. Yaşlı ve hasta Mevlevî dervişlerden bir çoğu bu yolda Hakka yürüdü.
14 Mart 1915 tarihinde Şam-ı Şerife ulaşıldı. Mevlevî Alayı burada Şam Mevlevîhanesi ve misafirhanelere yerleştirildi. Daha sonra Cebel-i Lübnan'da karargâh kurmuş olan 4. Ordunun emrine verildi.
OSMANLI ASKERİNE SAĞLIK VE MORAL DESTEĞİ
Şam'da kaldıkları üç sene zarfında lojistik ve sağlık hizmetleri yanında Osmanlı askerine moral desteği verdiler. Ordunun maneviyatının yükseltilmesinde, canlı tutulmasına dair önemli görevler üstlendiler.
27 Ekim 1917 tarihinde Osmanlı Devleti'nin Suriye cephesindeki yenilgisinden sonra ordunun kuzeye çekilmesi üzerine, Mevlevî Alayı mensubu Mevlevî şeyhleri ve dervişleri vazifeleri tamamlandığından tekrar Mevlevîhanelerine geri döndüler. Şeyh Selim efendi de bu çekilme ile birlikte 13 dervişi ile birlikte tekrar Maraş’a dönerler.
Çanakkale savaşlarının yüzüncü sene-i devriyesini idrak ettiğimiz günlerde; Bu vatan uğruna şehid düşen bütün vatan evlatlarına Allah’tan rahmet niyaz ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.
(Not: Bilgi ve belge katkılarından dolayı KSÜ öğretim görevlisi Mesut Bilginer ve Mehmet Pakdil beylere teşekkür ederim.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.