Op.Dr.Uğur TOKA
Yine Şike Davası
Son birkaç aydır sadece spor kamuoyunu değil tüm Türkiye'nin gündemini meşgul eden futbolda şike konusu yeni gelişmelerle farklı boyutlar kazandı.
Birincisi , iddianame hazırlandı ve davanın sembol ismi Aziz Yıldırım' a , okuduğumuza göre 141 yıl hapis cezası isteniyor.
İkincisi de sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül şike ve teşvik cezalarıyla ilgili indirim yapan yasayı veto ederek tekrar meclise gönderdi.
Neymiş , Aziz Yıldırım çete reisi imiş . Futbolu geçtim son olimpiyatlarda Türkiye'yi temsil eden sporcuların yaklaşık yarısını yetiştiren spor klübünün başkanı , kulüp bünyesindeki yaklaşık ikibin sporcunun adını tek tek bilen başkan , meğerse sporla falan ilgisi olmayan maç satın alarak başarıyı yakalayan bir çete reisi imiş. Kulübün bütçesini laf olsun diye devraldığı dönemin 20 katına çıkarmış. Ergun Gürsoy gibi Galatasaray'ın ikinci başkanlığını yapan bir yöneticiye ''Fenerbahçe'nin 10 yıl gerisinde kaldık '' dedirtecek sportif yatırımları yapmamış
-- Aziz başkan suçüstü yakalandı .
-- Çok şükür futbolumuz artık sütten çıkmış ak kaşık .
-- Pislikler temizlendi .
--Temiz futbol memlekete hayırlı olsun.
-- '' İnsaf '' mı o biyere kadar gitti ne zaman gelir bilmiyoruz.
İnsanoğlu açlığa susuzluğa , çöl sıcağına , kutupların soğuğuna alışır ama adaletsizliğe alışması mümkün değil.
Bu işte de çok ciddi adaletsizlikler var.
Birincisi , şike Türk futbolunun kirli bir gerçeği. Hakem ayarlama , hatır şikesi , teşvik pirimi ve en çirkini olan maç satma olayları ülke futbolunda yıllardır var. Bu işlerin hiçbirine kesinlikle bulaşmadım diyen bir kulüp varsa rahatlıkla alnına ''yalancı '' diye yazabilirsiniz. Futbolla azıcık ilgili olan ve bu gerçegi inkar edecek birinin olabileceğini sanmıyorum.
Aziz başkan da bu işlere bulaşmamıştır diyecek kadar fanatik fenerli değilim. Muhakkak bulaşmıştır. Ama her kulüp ne kadar bulaştı ise o kadar bulaşmıştır. Gözler bu süreçte bu konuya odaklandığı için kim takip ediliyorsa o oltaya takılmıştır. Şu sıralarda dürüstlük, sportmenlik abidesi gibi durup , Türk futbolunun temiz yüzü maskesi takan kulüplerin de bu konuda hiç aşağı kalır tarafı olmadığını kendileri dahil herkes bilir.
Şike ve teşvik tabiki ahlaksızlıktır kökü kazınmalıdır. Yapanlar cezalandırılmalıdır.
Ama herkesin bu suçu işlediği çok aşikar iken aradan birini cımbızla seçip ''sallandıracaksın millete ders olsun '' mantığı heralde adalete sığmaz.
Adam öldürüp parçalayıp kolunu bacağını farklı çöplere atıp hunharca cinayet işleyenler 10 15 sene bile hapis yatmazken Aziz başkana 141 yıl birazcık fazla değilmi.
Bir de her popüler davayı olduğu gibi bu davayı da ergenekon davası ile ilişkilendirenler var. Bunlara ergenekon davasını sulandırmaya çalışan kişiler olarak görüyorum.
Ergenekon davası , kabuk değiştirip ileri demokrasiye doğru yürüyen Türkiye 'de , eski Türkiye 'nin kabuğunun adeta fermuarı. Türkiye'nin daha özgür daha demokrat daha halkçı bir ülke olmasına katkı sağlayacak böyle bir davayı , sırf gündeme gelmek için olur olmaz komplo teorileri ile sulandırmak çok yanlış bir şey.
Olayın benim açımdan ikinci boyutu ise sayın cumhurbaşkanı yasayı veto edip meclise yolladıktan sonra yaşananlar.
Cumhurbaşkanımızın yasayı tekrar meclise yollaması anayasal bir yetkinin kullanılmasıdır. Meclis ise yasayı tekrar görüşebilir , değiştirebilir , vazgeçebilir veya aynen cumhurbaşkanına geri yollayabilir. Bunlarda meclisimizin anayasal yetkileridir.
Bu süreçte ''heralde artık hiçbir milletvekili tekrar bu yasayı cumhurbaşkanına göndermeye cesaret edemez '' ifadesi meclis iradesine ipotek koymaya çalışmaktır ki hiçbir şekilde kabul edilemez.
AK Parti'nin temel felsefesi , vesayetten arındırılmış bir şekilde halkın iradesinin iktidarı iken başka türlü de olsa meclis iradesine ipotek konması kabul edilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.