Mehmet Dobaoğlu
GIDA VE MİLLİ GÜVENLİK
Olup bitenleri araştırmacı gazeteciliğin gereği olarak yakından takip ediyorum. Her türden görüşü dikkatlice dinliyor notlar alıyorum. Özellikle samimiyetine ve bilgisine inandığım bilim insanlarının görüşlerini önemsiyorum.
Bunlardan birisi olan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın kendi internet sitesinde yayınlandığı beslenme ve obezite ile ilgili raporunu okudum. O rapor, ABD’deki beslenme hataları ve getirdiği hastalıkların ekonomiye olumsuz etkilerini anlatıyordu.
Yaşanan süreç ile ilgili iki önemli konuyu bizimle paylaşmış. Der ki hocamız: “Bu KOVİD salgını tüm dünyaya insanları virüslerin değil altta yatan ve beslenme hatalarından kaynaklanan kronik hastalıkların perişan ettiğini ve öldürdüğünü gösterdi.
İkinci husus ise hep söylüyorum: Gıdalar sadece karnımızı doyuran, yaşamamızı sağlayan yiyecek ve içecekler değildir. Gıdalar sadece gıda değildir. Gıdalar tıpkı ilaçlar gibi stratejik ürünlerdir, endüstriyel silahlardır, F-35’ lerden S-400’ lerden bir farkı yoktur ve hatta onlardan daha da önemlidir.”
NEDEN Mİ?
Dikkat buyurmuşsunuzdur, hocamız virüse yenik düşenlerin iyi beslenmedikleri için vücutlarının dirençsiz olduğunu bu nedenle bağışıklık sistemlerinin çöküşünden bahsediyor. Sonra gıdaların stratejik ürünleri olduğunu, hatta endüstriyel silahlar olduğunun altını çizip, saldırı ve korunma silahlarından daha az önemli olmadıklarını vurguluyor bizlere.
Yeni Dünya Düzencilerinin daha önce tohumların genleriyle oynadıklarını yazmıştım, sağır sultan bile duydu bu konuları. Şimdi insanın genleri ile oynayarak, yeni birtakım hesaplar içindeler.
Kendileri, orijinal (genetiği ile oynanmamış) tohumları toplayıp, yerin bilmem kaç km altındaki buzul mağaralarında korumaya aldılar. Çünkü tohuma sahip olan dünyaya sahip olurda ondan. Henry Kissinger; “Enerjiye hükmeden devletlere, gıdaya hükmeden insanlığa hükmeder”
Bakınız dünya yeniden şekilleniyor. Bizler bu duruma şahitlik ediyoruz. Bu işin uzmanları diyor ki: “Dünya tarihinin gelecekte gıda savaşları üzerinden şekillenmesi bekleniyor. Buna göre ülkeler vatandaşlarına yeterli ve sağlıklı gıda ulaştırabildiği ölçüde güçlü sayılacak. Türk tarımı da bu doğrultuda yeniden yapılanıyor. Hedefte Avrupa, Afrika ve Batı Asya'nın gıda bahçesi olmak var. Elhamdülillah tohum bankamızı da kurduk, şimdi sırada toprak reformu bekliyoruz.(Not: Kirli eller, yani globalci sermaye bu işten uzak tutulmalı!) Bu reform milli olmalı, bekliyoruz.
Gıda Güvenliği ve Gıda Milliyetçiği gibi konularının çokça konuşulduğu günümüzde, kuraklık hatta buna bağlı olarak gıdalarda fiyatların giderek artacağı sıkça kunuşulmaya başlandı.
TEDBİRLİ OLMAKDA FAYDA VAR
Evet, tedbir bizden takdir Allah’tan diyoruz ama uzmanların uyarılarını da paylaşmadan edemiyoruz: “COVID-19 gibi olağanüstü durumlarda gıda güvencesi konusunda sıkıntılar yaşanabilir. Ancak bunu salt kriz dönemleri için değil, Türkiye’nin uzun vadede gıda bağımsızlığını kazanması için de dikkate almak gerekiyor. Tarımda kendi kendimize yetmek istiyorsak. Gıda milliyetçiliği yapılmalı, tarımsal üretim açısından kendi kendimize yeterli hala gelmeliyiz. Bunun için: “Öncelikle tarımda devlet desteği çok önemli. Çünkü tarımsal üretim, iklim koşulları, tarımsal girdi kullanımı, tarımsal işgücü gibi faktörlere bağımlı olarak gerçekleşiyor. Dolayısıyla tarımsal üretim bu koşullara göre devingenlik gösterebiliyor. Bu noktada, üretimin devlet güvencesinde olması, çiftçileri üretime teşvik edecek en önemli faktör.” (Kaynak: Aygül Akkuş Fikir Turu)
Bu değerlendirmeye ilave olarak derim ki, öncelikle planlama gerek. Yani insanı da tarım ürünlerini de planlamamız gerekiyor. Bir defa eğitim sisteminde tarım ilk sıralara getirilmeli. Gençler tarıma yönlendirilmeli. Su kaynaklarımıza sahip olup, su ve gıda israfından kaçınmalı ve topraklarımızın kıymetini bilmemiz gerekiyor.
Şimdi yeni dünya düzeninde öyle bir kavşağa geldik ki, bu noktadan itibaren tercih edilecek yol kaderimizi belirleyecektir. Şu üç beş yıl içinde alınacak doğru kararlar, gelecek yüz yılımızı belirleyecektir. Kısacası gıdaya yatırım, milli güvenliğimizi sağlamlaştıracaktır.
Peki kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.