Mehmet TAŞ
5 Mart 1948 ve Büyük Doğu
Star Gazetesi'nin her cumartesi günü vermeye başladığı Büyük Doğu Mecmuasını en ince ayrıntılarına kadar okumaya çalışırım.
Bu gün 7 Temmuz 2012 Cumartesi. Sabah çayını ofiste Akif Arslan ve İlker Yiğen ile birlikte içiyoruz. Sevgili Akif gazetelere göz gezdiriyor. Elinde tuttuğu Büyük Doğu mecmuasında yazı konusu olan, (sanırım vefat etmiştir. vefat ettiyse Allah rahmet eylesin) Av. Kemal Dedeoğlu'nun yazdığı bir makaleyi gösterdi. Gelecek nesillere belki de bir katkı olacağını düşündüğüm için yazıyorum...
Tarih 5 Mart 1948, Büyük Doğu Mecmuası, Yıl 3, Cilt 4 ve sayı 83
Üstad merhum Necip Fazıl Kısakürek'in çıkardığı bir yayın organı. Tek başına o günkü CHP iktidarına mücadele eden bir kalem. Mekanı Cennet olsun.
Gelelim Av. Kemal Dedeoğlu'nun yazdığı makalesine; Mecmuada yazdığı gibi alıntılıyorum.
(Büyük Doğu) nun büyük dostlarından ve Maraş'ın yetiştirdiği değerli münevverlerden, Hukuk tahsili görmüş, genç ve müteşebbis tüccar Kemal Dedeoğlu'nun Maraş kurtuluş günü münasebetiyle kaleme aldığı, ateş, heyecan ve fikir dolu satırları zevkle sütunlarımıza geçiriyoruz.
Bütün bir tarihi seyr... Korkunç netice... Rehbersiz ve sahipsiz kalmış bir vatan... Bu vatanda bir vatan parçası..., Maraş... Zaman, vatan bütününden hiç bir kuvvet ve iradenin sızmadığı an... Mekan'da, baştan başa imkansızlıkların çevirdiği meydan... İşte bu zaman ve mekanda, kendi kendisine, tek başına kalmış olmanın zehirden acı şuuru içinde, sadece Allah'a güvenen bir şahlanış... Alemde hiçbir aksülamel bu kadar ulvi ve destani olamaz; ve yine alemde hiçbir aksülamel, rehbersiz ve sahipsiz kalmış bir vatanda, bir vatan parçasının, bütün vatana şamil kök haysiyetini bu nisbette canlandıramaz.
Dünya çapında büyük emperiyalizma ahtapotunun Maraş üzerine düşen binbir sülüklü kolu, 12 Şubat gününde kurbanının üzerinden çekilir ve büzüle büzüle gerilerken, Maraş, bir kaplanı kaçırtmış bir geyik sürüsü değil, kaplan sürüsünü yıldırmış yaralı bir geyik vaziyetindedir. Garp medeniyet ve müsbet bilgilerinin posatladığı, fakat gayesine erdiremediği ricat ordusunun karşısında, yalnayak çocuklar, aciz kadınlar, silahsız ihtiyarlar ve müzelik silahlarıyla ileriye atılmış birkaç gençten başka kimse yoktur. Bir tarafta aletsiz iman, öbür tarafta da imansız alet... İman, aletsiz halinde bile, aleti imansız halinde yakaladığı için yenmiş; ve Maraş, müezzez Türk vatanında bu semavi hikmetin, her türlü yapmacık ve şatafattan uzak, tecelli yatağı olmuştur.
Türk İstiklali davasında Maraş, hamlesinin bu ölçüye göre muhasebesini isteyecek; ve eğer hususi bir şerefi varsa, onun kendisine değil, Türk'e ve Türklüğe ait olduğunu belirtecektir. Siz Maraş'a verin; o da Türklüğe iade etsin!...
Bu yazıyı kaleme alan Kemal Dedeoğlu ile ilgili internette yaptığım araştırmada ismine rastlamak mümkün olmadı. Ancak siyasi kimliği ile tanıdığımız MHP eski İl Başkanlarından Kamil Dedeoğlu bu kadirşinas merhum hemşehrimiz ile ilgili şu bilgileri verdi.
"İstanbul'a yerleşti, bir kaç şirket kurdu. Pirinç ticareti yaptı, Pamukbankın kurucularından, 1961 yılında vefat etti. Kendisi benim amcam olur ve Kafarlı Köyündeki Camiyi yaptırdı, camide adı yazıyor. Ayrıca İstanbul'da ki Maraş öğrenci yurdunun da kurucularından, çok müteşebbis ve hayırsever)
Bu şehre katkı yapmış, bu şehri Büyük Doğu gibi devrin en okunan mecmuasında tanıtmış olan merhum Kemal Dedeoğlu'na Allah'tan rahmet dilerken, bir sokağa da adının verilmesini öneriyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.