M.Fatih ERDOĞAN
Anma Günleri
Ne zaman ‘acı acı siren çalarak’ hızla hastaneye giden bir ambulans görsem, her siren sesi duyduğunda; “İnşallah doğumdur” diye dua eden Bilgehan Sarı gelir aklıma… Hastaneye giden ambulanslar keşke hep doğum sancısı çekenleri taşısa. İnsanlar, çekilen acılardan sonra doğan yavrularının sevincini yaşasa ve tüm ‘anma günleri’ doğum günlerinden ibaret olsa. Maalesef olmuyor. Ambulanslar her zaman doğum sancısı çekenleri taşımıyor hastanelere. Anma günlerinin hepsi doğum günleri kadar güzel olmuyor.
Bu hafta içerisinde Hazreti Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin ile 72 arkadaşının Kerbelada şehit edilişinin 1371’inci anma etkinliklerini yaşadık. Peygamber Efendimizin Mübarek Torunu, "Hz. Muhammed'ül Emin Mustafa'ya, Fatima'tul Zehra'ya, Ali'ul Murtaza'ya, Hasan'ul Rıza'ya, Hüseyin'i Şehidül Kerbela'ya ve onların âline, evladına selamlar, rahmetler, fatihalar ve kuranlar okuduk. Oruçlar tuttuk, fakir fukaraya aşureler dağıttık. Üzerinden 1371 sene geçmesine rağmen vahşetin acısını dün gibi yaşadık. Ayrılıklarımızı bir kenara bırakıp bir olduk beraber olduk… Peygamber Efendimizin Sevgili Torunu, Hazreti Hüseyin ile 72 arkadaşına önce akla gelmedik ezalar edip sonra şehit eden gözü dönmüşleri hep beraber kınadık. Hep beraber bu tür olayların bir daha yaşanmaması için dualar ettik. Muharrem ayının feyzinden istifadeye çalıştık.
Sonra 19 Aralık korkusu sardı hepimizi. Hiçbir Maraşlının tasvip etmediği, kabullenmediği, sevinmediği ve hala nasıl olup bittiğini anlamadığı 19 Aralık 1978’de yaşanan olayların 32’inci yıl dönümü çaldı kapımızı. 32 yıl sonra birileri Maraş’ta anma günü yapacağız diyerek ortalıkta gezinmeye başlayınca korktuk, tedirgin olduk. “Ya 32 yıl önce olduğu gibi kardeşi kardeşe düşürenler olursa” diye endişe duyduk. Olmaz dedik sonrasında, ‘bu oyunu bir kez daha asla sahneleyemezler’ Maraş’ta dedik. Öylede oldu. Hiçbir can’ın burnu kanamadan sona erdi etkinlik. Anma gününün olaysız geçmesine katkı sağlayan Sayın Valimiz Mehmet Niyazi Tanılır’a teşekkürlerimi sunuyorum. İl Emniyet Müdürümüz Sayın Mustafa Aydın’ı yürekten kutluyorum. Omuz omuza birlikte hareket eden Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Sayın Mustafa Bastırmacı’yı, Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Sayın Bekir Kılıç’ı ve Alevi Kültür Dernekleri Kahramanmaraş Şube Başkanı Ünal Ateş’i yürekten alkışlıyorum. Alevi’siyle, Sünni’siyle hiçbir provokasyona gelmeyen Kahramanmaraşlı vatandaşlarımıza göstermiş oldukları sağduyudan dolayı teşekkür ediyorum. 19 Aralık 1978 tarihinde bir sağ sol çatışmasında hayatlarını kaybeden 85 kadar sol görüşlü vatandaşımızı saygıyla anıyorum. Olaylarda hayatlarını yitiren 26 kadar sağ görüşlü vatandaşımıza (Evliya ERMİŞ, Hamza YILMAZ, Mehdi KÖKLÜ, Osman ANDIZ, Ökkeş DALKIRAN, Mehmet KAHVECİ, Mehmet MENGÜCEK, Hacı BIYIKLI, Bünyamin VAROL, Abdullah KANDEMİR, Âdem ARMUT, İsmail TERCAN, Abdullah POLAT, Mehmet ERGÜNDÜZ, Ökkeş İNCE, Necati PARAMIŞ, Zeki YILDIRIM, Süleyman AYDOĞAN, Cemil KARADUTLU) Cenab-ı Hak’tan rahmet ve merhamet niyaz ediyorum. Toprakları bol, kabirleri nur olsun inşallah...
BÜYÜKŞEHİR
Bilindiği il sayımız 81, bu illerin 65’i küçük 16’sı Büyükşehir statüsünde. Büyükşehirler birinci lig takımı, büyük ayrıcalıkları var. 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Seçiminde Urfa’da halktan oy isteyen İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay; “Şanlıurfa, Malatya ve Denizli” illerini Büyükşehir yapacaklarını açıklamıştı. Bu habere Kahramanmaraş, Hatay ve Trabzon gibi Büyükşehir yapılmayı bekleyen iller büyük tepki koymuştu. Bunun üzerine Sayın Başbakan bu haberi yalanlayarak rafa kaldırmıştı. Ne oldu bilinmez geçtiğimiz hafta bu konu tekrar gündeme geldi…
Yerel basın konuyu önemine binaen manşetine taşıdı. İktidara mensup politikacılar, milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, AK Partinin yan kuruluşları gibi çalışan STK başkanları alel acele bildiriler yayınladı. Bazıları daha da ileri giderek imza kampanyası başlattı. Anlayacağınız hala her kafadan bir ses çıkmaya devam ediyor. Hiç kimse “Eğer bazı iller büyük şehir statüsüne alınır, bunların arasında Kahramanmaraş bulunmazsa” şunu yaparım diyemiyor. Dedikleri şu; “Sayın Başbakanımız biz Maraşlıları çok seviyor. Her sene sılayı rahim yapar gibi mutlaka Maraş’a geliyor. Kendisine en fazla oy veren ikinci şehrin halkı ‘Bir Bakan isteriz’ dediğinde, ‘Bakanınız benim’ diyerek sevgisini göstermeyi ihmal etmiyor. Bu yüzden Maraşlıları üzmeyecektir” diyerek niyet okumaya devam ediyorlar.
Hiçbir anlam ifade etmeyen bu sözlere inanmak istiyorum ama maalesef inanamıyorum. Biliyorum ki Kahramanmaraş AK Parti döneminde alması gereken yatırımları alamadığı için ‘Büyük Şehir Yarışında’ rakipleri Urfa, Denizli ve Malatya’nın gerisinde kaldı. Birileri tarafından Kahramanmaraş’ın menfaatleri söz konusu olduğunda artık duygusal davranılmayacağı yüksek sesle söylenmeli. “Yedi yıldan beri hakkımı vermedin. Büyükşehir olmak hakkım değilse bile bu kez istiyorum. Eğer bu isteğimde yerine gelmezse yollarımız ayrılacak. Bu kez sevdiğini göster kardeşim” denmeli.
Niyet okuyan emir kulları değil, emir buyuran er gerek bize. Bak bakalım dilediğini alıyor musun, almıyor musun?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.