“Atatürk” hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmıştır. Mustafa Kemal de bunu çok beğenerek soyadı olarak almıştır. Ama, kendisine “Ata” diye hitap edilmesinden katiyen hoşlanmazdı.
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Gerçi, bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.
Askeri Lise’de öğrenmeye başladığı Fransızca’yı sonraki yıllarında geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Hatta, yabancı dil bilgisi Fransızca’yla sınırlı kalmadı ve İngilizce’sini de fazlasıyla ilerletti.
Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyordu.
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış olmasına rağmen, savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşırdı.
Sportmen bir kişiliğe sahipti. Her gün ata biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. “Foks” ismini verdiği köpeği, Atatürk’ün yatağının ayakucunda uyurdu.
En sevdiği dans valsti.
Müzik zevki ise, çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya ise, düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
Kahvaltı yapmayı hiç sevmezdi.
Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahve ve sigarasını içerdi.
Takım elbiselerinin tasarımlarını kendisi yapardı. Rugan ayakkabı giyerdi. Gömleklerinin hepsi beyazdı.
Bir dünya turuna çıkıp Türk Dili ve Tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.