Veli KARALAR
Aziz Valentin Ve Sevgililer Günü
14 Şubat günü biz, “Türkiye Müslümanları” olarak(!!) Hiristiyan Alemi ile birlikte tüm Türkiye’de, dış temsilciliklerde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sevgililer günü nü göz yaşları ile icrâ eyledik.
Allah (cc) Hiristiyan Dünyası’ndan razı olsun.
İyi ki onlar var!
Yoksa bizim, bir “sevgililer günümüz” bile olmayacaktı.
Ve biz Türkiye Müslümanları, maazallah eşimize yada sevgilimize aşkımızı ilan edemeyecektik. Eşlerimiz de bizim kendilerini sevmediğimizi zannedip bir ömür boyu kahrolacaklardı !!
***
Ağlanacak halimize gülüyoruz aslında.
“Yüzde doksan dokuzu müslüman” denen bir ülkede topyekün, “sevgililer günü”nü kutladık.
Peki, burada bir çelişki yok mu?(Biliyorum çok klişe cümleler, ama gerçekler “klişe” de olsa gerçektir ve “acıdır” da…)
Hem “müslümanız”(elhamdülillah) diyoruz; hemde bir “hiristiyan geleneği” olan “sevgililer günü” nü çoşkuyla kutluyoruz.
Yani “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” denecek cinsten tam da…!
Tabi bu günün nasıl ortaya çıktığını bilmeden, “körü körüne” kutlayanlar çoğunlukta olduğunu biliyorum.
Sırası gelmişken kısaca bahsedelim:
Peki nedir “sevgililer günü”?
Milattan sonra 270’li yıllarda Eski Roma İmparatorluğu’nda, İmparator 2. Claudius tarafından o yıllarda yaşanan asker kıtlığından dolayı, genç erkeklerin evlenmesi yasaklanmıştı. Zamanın papazlarından Aziz Valentin ise, imparatorun emrine rağmen sevgilileri gizli gizli evlendirmeye devam etti. Bunu öğrenen İmparator 2.Claudius, papazı derhal tutuklattı ve sopa cezası ile cezalandırarak öldürttü. İşte o günden sonra 14 Şubat, “sevgililer günü” olarak kutlanmaya başlandı ve günümüze kadar geldi.
Evet, işin aslı astarı böyle.
Ee, tüm bunları bilmiş olsaydık derhal “tövbe” eder miydik?
İşte orası şüpheli!!
Zira, bile bile kendini kaptırıp, hatta kandırıp “n’olacak gavur olmayız ya” diyenleri görünce…
“Gavur olmayız” evet doğru, ama aradaki tek fark memleketlerimizdeki ezan- cami, kilise-çan farkından ibaret kalır.
Hiristiyan soslu müslüman işte..
Veyahut, tam tersi.
Tıpkı şahin görünümlü doğan gibi.
***
Noel, yıl başı, sevgililer günü…
“Paskalya Bayaramı”na ne kaldı şunun şurasında. Bu hızla birkaç seneye kalmaz nur topu gibi birde paskalyamız olur.
Bakın, hepsi de aslında hiristiyan adetleri, ama “allayıp pullayıp” yediriyorlar bize.
Sindire sindire…
Yavaş yavaş….
Biz onların her şeyini kutluyoruz. Bizi ilgilendirir ilgilendirmez “balıklama” atlıyoruz.
Peki onların bizim kandil gecelerimizden, kutlu doğum haftalarımızdan, dînî bayramlarımızdan, aşûre günlerimizden haberleri var mı?
Vardır elbet. Vardır ama kutlamazlar.
Yani “bizleşmezler”
Biz “onlarlaşırız” oysa..!
***
Bundan on beş yirmi yıl önce “sevgililer günü”nden bahsedeni sopayla kovalarlardı. Yılbaşı kutlayanı “gavur” ilan ederlerdi.
Ya şimdi?
Şimdi bunların hepsi “seçkinliğin” ve “sınıf atlamanın” sembolü oldu.
Sosyete semtlerini geçtik; kenar mahalle, hatta köylerde bile 14 Şubat günü kadınlar kocalarından “hediye bekler” oldular.
***
Nasıl da çağdaşlaşmışız bee..
Köyler bile çağa ayak uydurur oldular.
Sen rahat uyu Ata’m, çizdiğin “uygarlık yolu”nda sapmadan, hızla ilerliyoruz.
Az kaldı “işaret ettiğin seviyeye” çıkmamıza!
***
Neyse işi sulandırmayalım.
Devam edelim;
Televizyonlarda günler öncesinden bangır bangır tüketim pompalanıyor. Bankalar “sevgililer gününe özel” krediler veriyor. GSM oparatörleri “özel kampanyalar” düzenliyor. Mağazalar süslü vitrinlerini gözümüze gözümüze sokuyor.
Kapitalist sistem, modern çağın tüm imkanlarını kullanarak, insanları nasılda tüketim çılgınlığına zorluyor.
Hem paramız tükeniyor, hem kendimiz.
Soyut ve ulvî bir kavram olan sevgi kelimesini nasılda maddeye indirgeyip basitleştiriyorlar.
“Sevgililer günü”nde hediye varsa sevgi devam ediyor, yoksa bitti, tükendi, kalmadı.
Anlayış bu.
“Bu anlayışı” mıhladılar beynimize.
“Modernlik” adına “medeniyet” adına, “çağdaş olmak” adına, “batılı olmak” adına “laik olmak” adına neyimiz varsa vermedik mi?
***
Onlara benzemek için her şeyi yapıyoruz, ama onlar bizi asla sevmeyecekler.
Tâ ki, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimi (hâşa hâşa) bırakana kadar…
Cenab-ı Hakk Yüce Kitabında “Ey Muhammed, siz onlara benzemedikçe onlar sizlerden razı olmazlar” diye buyuruyor.
Ne dersiniz bizden “razı” olsunlar mı?
(…..)
***
Bu yazıyı okuyup beğenip beğenmeyen, mânevî dünyasına ters gelip gelmeyen tüm okurların ve Alem-i İslam’ın, mübarek Mevlid Kandili’ni en kalbî duygularla tebrik eder insanlığa sevgi, barış, huzur, kardeşlik ve bereket getirmesini Cenabı Hakk’tan dilerim.
***
Sevgiyle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.