A.Süreyya Durna

A.Süreyya Durna

Bir Âlemdir Şu CEHAPE

       Elinde körükle yangın yerine,

       Koşuyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Kavuşan toplumsal yarayı yine,

       Kaşıyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Sahi ne yapmak istiyor bu parti? Hangi akla hizmet ediyor acaba? 1940’lardan günümüze kadar, hayırlı bir işe imza atmış mıdır? Halk nezdinde iyi yönde bir intiba bırakmış mıdır? Veyahut da hiçbir yapıcılığı olmuş mudur?

       Hadi diyelim ki, işbaşına gelemediği için imza atma yetkisini hak kazanamamıştır. O halde halkın âli menfaatleri doğrultusunda, bulundukları yerden el kaldırmışlar mıdır müntesipleri. Buna mümasil bir mücadeleleri söz konusu mudur? Gören, bilen, duyan varsa söylesin bizahmet!

       Dans etmeyi sever külün üstünde,

       Huzuru bozulur, huzurlu günde,

       Halktan kopuk netâmeli bir yönde,

       Yaşıyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Hakikatende kül savurmayı ve külün üstünde dans etmeyi acayip seviyor CeHaPeliler. Huzur istemedikleriyse serapa doğru ve tarihi tecrübeyle sabittir. “Halk” mefhumu bir aksesuardan ibarettir amplemlerinde. İşte Silivri ve Gezi Parkı örneği! Kime hizmet ettikleri ve kimlerin yanında durdukları göz önündedir. Kodamanları kurtarma… Darbecileri kayırma… Yargıyı etkileme… Tam da CeHaPelilere yakışır bir tarz ve yaklaşım basamağıdır doğrusu.

       Tertipçisi, cümle çirkin olayın,

       Fiilini zora sokar kolayın,

       Milletin geçtiği yollara mayın,

       Döşüyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Başta belirtmiştik zaten. “El gider Mersin’e, bunlar gider tersine!” garnitüründen. Nerede aklın, idrakin almayacağı ölçüde bir olumsuzluk ve bir iğretilik varsa, CeHaPeliler takım taklavat oradadır. Kaos, kargaşa, gözdağı, kaşıma, terör estirme fıtratlarının icabıdır mutlaka. Güzel görmek, güzel düşünmek ve güzeli arzulamak belki de kıyamet alametidir nokta-i nazarlarında.

       Ciddiyet yok ilkesinde, şartında,

       Despotluk “im”i var kimlik kartında,

       Yetmiş yıldır kin yükünü sırtında,

       Taşıyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Eksiği var, fazlası yok üzerlerine söylenenlerin. Kan, gözyaşı, yokluk, kıtlık, acı, zulüm, zılgıt,  yıldırma, dipçik en büyük sabıkaları ve miraslarıdır halka. Maalesef, böyle anılmaktan hayıflanacakları yerde şeref duymaktadırlar aynı zamanda. Eh ne diyelim, CeHaPe klasiğidir tabii ki…

       Şeflik döneminin bıçkın kuşağı,

       Kokuttu zamanı, kirletti çağı,

       İrtifa kaybından her gün aşağı,

       Düşüyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Biz her ne kadar; “düşüyor, düşüyorlar” desek de, tınmaları mümkün değildir. Çünkü iktidar olma gibi bir kaygıları yok ki adamların, oy kaybından dolayı sıklet yaşasınlar. Ne hoş ne âlâ, çaya çorbaya limon sıkarak muhalefetlerini sürdürüyorlar.

       Ta ezelden beri, hor görür dini,

       İnkâr eder tarihini, ceddini,

       Kural mural tanımazlık haddini,

       Aşıyor şu altı oklu Ce Ha Pe.      

       Dinle dindarlarla uğraşmaları öteden beri tevil götürmez acı bir gerçektir. Tarihe gelince; yakın tarihin dışına çıkamazlar. Kendi “milat”larının uzağındaki iftiharlık vakalar yok hükmündedir, zat-ı âlilerince… Yargı kararlarına saygı duymayanlar, hâkim ve savcıları alenen tehdit edenler nasıl kural tanısınlar ki? Gemiyi azıya almışlardır bir kere.

       Devirip döküyor sivri diliyle

       Kelaynak kuşuna döndü haliyle

       Kendi mezarını kendi eliyle

       Deşiyor şu altı oklu Ce Ha Pe.

       Ateşin yakıcılığı, suyun akışkanlığı, toprağın kamuflajı neyse, CeHaPelilerin dil marifetiyle devirip dökmeleri de aynı hadisedendir ve bir gariplik yoktur aslında. Belki de mezkûr yönde “ahdi misak”ları mevcuttur. Yoksa boy verme, filiz verme, neşvünema bulma dururken; niye küçülsünler, niçin sonlarını hazırlasınlar?

       Ergenekoncularla içli dışlı dem sürdüklerine göre, vardır bir bildikleri zahir. Ve belki de; “Velbağsü bağdelmevt”in tecellisine böyle inanıyorlar. Yani darbecilerin külünden yeni bir doğuş kapısının aralanacağına dair.

       Umut, fakirin kuru ekmeğiyse, darbe dönemleri de CeHaPelilerin yağlı ekmeği…

       Baksanıza terörden medet umma aşk ve alışkanlıklarına!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A.Süreyya Durna Arşivi