Bu Günlerde Karamsarım…

Ne umudum, ne moralim, ne kalemim, ne de duygularım yazı yazmaya uygun olmuyor.  Bazen ruh halim müsaade etmiyor.

Ne yazayım ki? Dağdan, taştan, ağaçtan, çiçekten, böcekten, havadan, sudan o kadar yazdım ki hangi konu kaldı da ben yazmadım diye düşünüyorum. Aslında köşe yazarlığı yaşadığımız sorunların bir kez daha dile getirilip kağıda dökülmesi değil midir? Hatta çözüm önerileri sunmak da değil midir? Ya da her şey yolundaysa, mutluysak, güzel olaylara milletçe şahit oluyorsak yazmak ne kadar keyif veriyor insana, yazdıkça yazası geliyor.

Sorunları, yaşadığımız sıkıntıları, günlük olayları dile getirmek kolay mı sanıyorsunuz? Her düşündüğünü yazmak hiç de kolay değil. Ayrıca her düşündüğünü yazmak için ne kadar özgürüz ki?

Bana normal olan sorunu, sıkıntıyı dile getirmek başkasına normal olmuyor. Olmaz da zaten. Kimi zaman olumlu, kimi zaman olumsuz eleştiriye açık olmak gerekiyor. Bu anlamda herkesin beğenisini beklemek hayalcilik olur.

Düşünme ve yazma özgürlüğümüz sınırları içerisinde bir şeyler yazmaya gayret ediyoruz elbette.

Gelelim karamsar olduğum konular hakkındaki düşüncelerime.

Televizyonda her şey günlük güneşlik gibi. Yayın akışına bakıyorsun, hayat süt liman. Haberleri izlerken haber alanında özgür olan günlük olayları görüyoruz. Gördüğümüz kadarı ile olanlar bile bizim duygularımızı, umutlarımızı tepetaklak etmiyor mu?

Her zaman yaşama tutunmaya gayret ederim. Yaşadıklarım her ne kadar beni bir boşluğa itip yaşamdan koparmaya zorlasa da bu yaşadıklarımız ve bizlere yaşatılanların bir anlamının olduğunu düşünür, umudumu korumaya çalışırım.

Ardı ardına gelen şehit haberleri, hiç bahsedilmeyen yaralı askerlerimizi, artan cinayetleri, tecavüzleri konuştuğumuz, sapıklığın arttığı, yaşam koşullarının zorlaştığı, cehaletin arttığı bu zamanda gelecek umudu ne kadar olabilir ki?

Bir bayan olarak yaşamak gün geçtikçe korkutmuyor mu beni ve hemcinslerimi, sokaklarda tehlike kol geziyor. Geç saatte işten dönen bayanların korkuyla ve telaşla evlerine ulaşmaları günlük yaşadıkları stresi düşünebiliyor musunuz?

Bu toplumun şehitlerimizin ve gazilerimizin ödediği bedelin ne kadar büyük olduğundan bihaber olması ve duyarsızlaşması ve en acısı da her gün bu haberlere alışmış olması umudumu azaltmakla birlikte korkutuyor da beni, nereye gidiyoruz, ne oldu bize diye sormaktan kendimi alamıyorum.

Yurdun dört bir yanından gencecik evlatları, gözü yaşlı anne-babaları, eşleri ve çocukları neyin bedelini ödüyorlar? İnanın içim yanıyor, vicdanım sızlıyor, haberleri izlemeye dayanamıyorum. Yurdumuza, vatanımıza, bayrağımıza, cumhuriyetimize hepimiz sahip çıkmalı ve korumalıyız.

Bugün karamsarım, hatta son günlerde hep öyleyim. Gençlerimiz kolay yetişmiyor, onlara milletçe hepimizin ihtiyacı var. Mekanları cennet olsun, ailelerine sabır diliyorum.

Ben umudumu kaybetmek istemiyorum. Artık son olmasını, bir an evvel çözüm bulunmasını diliyorum. Saygılar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Gülser YAMAN Arşivi