Adnan GÜLLÜ
BÜYÜK TAARRUZDAN SONRA YUNANİSTAN’DA Kİ SİYASİ YAPI (1922)
Tarih biliminin amacı, geçmişe yönelerek geleceğe ilişkin doğru çıkarımlar yapmaktır…
Milli Kurtuluş Savaşı’ndan sonra tarih kitaplarımızın az değindiği, savaşın mağlubu olan Yunanistan’da ki tarihi gelişmeyi anlatmak istiyorum. Mustafa Kemal Paşa’nın kazandığı Milli Mücadelenin sonuçları Yunanistan’da nasıl yankılandığını göreceğiz.
Yunanistan’da ELEFTHERİOS VENİZELOS (Elefterios Venizelos 1864-1936)’un iktidara gelmesiyle Yunanistan'da izlenen politika yayılmacı kimliğe bürünmüştür. I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle Venizelos, İtilaf Devletleri yanında savaşa girerek daha geniş bir coğrafyaya yayılmaya, Kral Konstantinos ise ülkenin tarafsız kalmasına çalışmış; sonucunda ülke "Ulusal Bölünmeye" sürüklenmiştir. Nihayetinde Venizelos'un baskın çıkmasıyla Yunanistan, Müttefikler safındaki yerini almış ve Paris Barış Konferansı'nda talepleriyle masaya oturmuştur. Venizelos'un diplomatik çalışmalarının İtilaf Devletlerince desteklenmesiyle de ülke Megali İdea'nın ışığında "Küçük Asya Macerasına" atılmıştır.
"Büyük Yunanistan" ülküsüyle hareket eden Venizelos yanlılarıyla "Küçük ama saygın Yunanistan" görüşünün Konstantinos yanlısı savunucuları arasındaki iktidar yarışını Kasım 1920'de ikinci grubun kazanmasıyla "maceranın" gidişatı değişmiştir. Genişleyen ve güç kazanan Türk Milli Mücadelesi karşısında, siyasi çekişmelerden ve ekonomik darboğazdan etkilenen Anadolu'daki Yunan ordusu, 1922 Eylül'ünde kesin başarısızlığa uğramış, "macera" "felakete" dönüşmüştür.
Böylece Anadolu'dan geri çekilen subaylar tarafından, ulusun birleşmesi ve ülkenin kurtarılması sloganıyla Yunanistan'da Eylül 1922 darbesi gerçekleşmiştir. Kral Konstantinos son defa olmak üzere tahttan feragat etmek durumunda kalmış, Mudanya Mütarekesi ile Doğu Trakya boşaltılmıştır. "Felaketin" sorumluları addedilen Venizelos karşıtı politikacılar ve Başkomutan yargılandığı süreçte Yunanistan'da askeri iktidar kurulmuştur. Dava ise "ALTILARIN" infazıyla sonuçlanmıştır. Lozan'daki müzakerelerin yeni başladığı dönemde yaşanan bu olay, uluslararası camiada tepki çekmiş ve Yunanistan'ın diplomatik tecridini yanında getirmiştir.
Bu açıklamalardan sonra gelelim konumuza; İstiklâl Savaşı’nın 9 Eylül 1922’de sona ermesinden sonra aynı yılın Ekim ayında Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Ama İstanbul’un resmi kurtuluş günü olan 6 Ekim 1923’e kadar yaşanan olayları pek bilmeyiz. Yunanistan’da “Küçük Asya” yenilgisinin yol açtığı gelişmeler Türkiye’nin resmî tarihinde de yer almaz. Oysa bu gelişmeleri Türkiye’nin yakın tarihinin bir bölümü olarak ele almak gerekiyor… 11 Ekim 1922’de Sakız Adası’ndaki iki YUNAN ALBAY NİKOLAOS PLASTİRAS VE STİLYANOS GONATAS darbe yaptıklarını ilan edip, KRAL KONSTANTİN’in tahttan çekilmesini ve yenilginin sorumlularının cezalandırılmasını isterler. Darbecilerin kurdurduğu özel Divan-ı Harp, “Altılar Davası” olarak tarihe geçen yargılamadan sonra, üçü başbakan, ikisi bakan ve biri de Anadolu’da Yunan ordularının başkomutanı olmak üzere altı kişiyi idam cezasına çarptırır ve 15 Kasım 1922’de cezalar infaz edilir. 13 Eylül 1922’de aralarında Altılar Davası’nın sanıkları da bulunan birçok politikacı Atina Polis Merkezi’nde gözaltına alınırlar.
9 Ekim 1922’de Atina’nın Sintagma Meydanı’nda 100 bin kişinin katıldığı bir gösteri yapılır ve “Küçük Asya” Felaketinin sorumlularının cezalandırılması istenir. Genel hava Yunan ordularının yenilgiye değil, ihanete uğradığı yolundadır. Darbecilerden Pangalos, sorumluların Pire’de “Limni” muhribine alınıp kısa bir yargılamadan sonra kurşuna dizilmelerinden yanadır. Ama Britanya ve Fransa elçileri buna karşı çıkarlar. Yargılama açık olacaktır ama sanıklar özel olarak kurulan bir mahkemede yargılanacaktır. 12 Ekim 1922’de özel mahkeme kurulur. Sorgu heyetinin başına PANGALOS getirilir, iddianame ise günümüz Yunanistan’ın eski başbakanlarından Yorgos Papandreu’yla aynı adı taşıyan ve o zamanlar genç bir hukukçu olan büyükbabası tarafından hazırlanır. 17 Ekim’de Devrim Komitesi’nden yapılan bir açıklamayla “Küçük Asya” felaketinden sorumlu olan ulus düşmanlarının örnek cezalara çarptırılacakları duyurulur. Davanın seyri baştan bellidir.
Mahkeme de savaştık ama yenildik dediler. Savcı aynen şunu dedi : " Siz Sadece yenilmediniz. Anadolu’daki 3 bin senelik Yunan varlığını bitirdiniz. Egede Karadeniz’de Yunan kalmadı. 600 senelik Osmanlı döneminde dahi biz bu bölgelerde çoğunluktaydık"
Tarihe “ALTILAR DAVASI” olarak geçen davada aslında sanık sayısı sekizdir ancak dava idam sayısıyla anılır. Duruşma 13 Kasım 1922’de başlar. Suçlamalar arasında İzmir ve çevresini Kemalistlere terk etmek, ordunun başına deneyimsiz subayları atamak, askeri donanımı ve müstahkem mevkileri ter etmek gibi eylemler vardır. Sanık avukatlar bu özel mahkemeye yetki itirazında bulunurlar. İtiraz reddedilir. Sanıklara savunma yapma hakkı tanınır, ama suçlandıkları olaylarla ilgili resmi belgeler, yazışmalar kendilerine verilmez. 15 Kasım 1922’de mahkeme başkanı kararı açıklar. Sekiz sanıktan altısı idamla, ikisi de ömür boyu hapisle cezalandırılmıştır. Venizelos, bütün bunlar olurken Lozan’dadır. İngiltere’nin Atina büyükelçisi de idamları durdurmak için harekete geçer. Devrim Komitesi Başkanı Plastiras, İngiliz Elçisi Lindley ile Trakya topraklarının kalanı karşılığında mahkûmları Britanya’ya verme pazarlığı yapar ama sonuç alamaz.
İdama mahküm edilen eski başbakanlar DİMİTRİOS GUNARİS,(59) Nikolaos Stratos,(50) Petros Protopapadakis,(68) Nikolaos Theotokis, (44) Eski Bakan Yeorgios Baltacis (56) Gunaris hükümetinde Ulaştırma Bakanı olan emekli subay Ksenofon Stratigos (53), ve Anadolu kuvvetlerinin son başkomutanı YEORGİOS HACİANESTİS (59) Anadolu ve Trakya'dan sorumlu başkomutan emekli subay Mihail Gudas (54) ''vatana ihanet'' suçuyla yargılandı.
Atina Parlamentosunda 31 Ekim-15 Kasım 1922 tarihleri arasında yapılan duruşmalarda oy birliğiyle Gunaris, Hacianestis, Stratos, Protopapadakis, Stratos, Baltacis ve Theotokis ölüm, Gudas ve Stratigos ise müebbet hapis cezalarına çarptırıldı. Söz konusu 6 kişi karardan iki saat sonra Atina Meydanında idam edildi.
İnfazlardan 14 saat sonra Venizelos’un Lozan’dan idamların durdurulmasını isteyen telgrafı gelir.
Sonuç: Yunanistan’a sesleniyorum, çılgın çıkışlarına son vermeni tavsiye ederim. Çünkü Tarihini unutanlar aynı hatayı tekrar etmeye mahkum olurlar.
Faydalanılan Kaynaklar:
Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Resmî Yayınları. Türk İstiklal Harbi
General Trikupis Hatıralarım: Çeviren: Ahmet Angın, Hüsnütabiat Matbaası, 1967,
Turgut Özakman: Atatürk Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, 1999
Nutuk (Söylev), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1984 . 2 Cilt.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.