M.Fatih ERDOĞAN
Eğitimdeki Sorunlar Yumağı
Bu ülkedeki en sorunlu alan hiç kuşkusuz eğitim alanıdır. Bu alanda başınızı ne yöne döndürürseniz döndürün gördüğünüz yetersizliklerden başka bir şey değildir. Müfredat, fiziki ortam, personel sayısı, öğretmenlerin branş bilgisi, eğitim personelinin kendisini yenileme imkanı, eğitim materyalleri, mesleki eğitim çeşitliliği, eğitim personeline sağlanması gereken hizmet içi eğitimi, ölçeme- değerlendirme, yönlendirme, öğrenci disiplinsizlikleri, veli duyarsızlıkları, kılık kıyafet, SBS, ÖSS ve sayamadığımız onlarca konudaki yetersizliklerden kaynaklanan problemler yumağı…
Böyle olmasına rağmen maalesef sorunlar yumağına yetkililer tarafından bilerek veya bilmeyerek her gün yenileri ekleniyor. Eğitim konusunda zaten kafalarının karışık olduğu Türk halkının önüne durup dururken 4+4+4 şeklinde ifade edilen yeni bir eğitim sistemi konuverdi. Bu sistem ‘iyi mi yoksa kötü mü, ne kadarı iyi ne kadarı kötü’ kimse bilmiyor. İyi veya kötü tasarı kanunlaştı. Kanuna karşı boynumuz kıldan ince. Yasa ne emrediyorsa uymak ve uygulamak görevimiz. Bu konuda kimsenin bir sıkıntısı yok. Yalnız günler hızla tükeniyor, belirsizlikler ise hala olduğu yerde geçilmez dağlar gibi durmaya devam ediyor…
İlköğretim Okulların hangisi ilkokul hangisi Orta Okul olacak?
İlköğretim 1. Sınıfta 60, 66 ve 72 aylık çocuklar birlikte mi okuyacak?
Müfredatlar değişecek mi? Ders kitapları yetişecek mi?
Hangi dersler zorunlu hangi dersler seçmeli okutulacak?
Haftalık ders dağıtım çizelgesi ve haftalık ders saat sayıları ne zaman belli olacak?
Bu ve bunun gibi yüzlerce belirsizliğe rağmen inatlaşmak kime ne yarar sağlayacak?
İşte bu yüzden yeni sorunlar yaratacak her girişimden kaçınmak gerekiyor. 4+4+4 sistemi, bütünüyle değil de kısmen başlasa sanki çok daha doğru olacak. Belki kısmen uygulanabilir belki de pilot olarak belli illerde denenebilir. Ama bütünüyle bu yıl uygulamaya geçilecek olması sorunlar yumağının büyümesine yarayacak. Sadece Milli Eğitim Bakanını 12 yıllık zorunlu eğitimi de Hükümeti de ve Sayın Başbakanı da yıpratacaktır. Bu günlerde aklıselim tarafından istenecek en son şey bu olmalıdır.
Öğretmenle Uğraşmaktan Vazgeçin
Üç dönemden beri hükümet kuran, iktidar olan AK Partinin en başarısız olduğu alan hiç şüphesiz ki eğitim alanı. Başarısızlığını kabul edip faturasını Bakanına ve onun bürokratlarına ödetmesi gerekirken Öğretmenlere fatura etmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Sayın Bakan Ömer Dinçer Bakanlık Koltuğuna oturduğu günden beri eğitimin sorunlarını maalesef idareciler ve öğretmenlerle didişerek çözmeyi tercih etmiştir. Her vesileyle özlük haklarıyla ve gururlarıyla oynanan öğretmenler Sayın Bakanı hiç mi hiç sevememişlerdir. Tamda Milli Eğitim Bakanını canları kadar çok sevdikleri Sayın Başbakanlarına şikâyet etmeye hazırlanırlarken bu kez Sayın Erdoğan tarafından yapılan zehir zemberek açıklamalar karşısında hayal kırıklığı yaşamaya başladılar.
Başbakan Erdoğan, zam pazarlığıyla ilgili sonuç alamamalarının ardından memurlarla birlikte yaptıkları grevle ilgili olarak öğretmenlere yüklendi. Başbakan Erdoğan, öğretmenlerin az çalıştığını, bol tatil yaptığını ve diğer memurlardan daha fazla maaş aldığını söyleyerek eğitim camiasının büyük tepkisine neden oldu. Başbakan Erdoğan konuşmasında, ‘Bir öğretmenin en düşük maaş alanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi?’ diyerek kendisinin de Sayın Bakanı gibi düşündüğünü belirtmiş oldu…
Sayın Bakan ve Sayın Başbakan yanılgı içerisindeler. Öğretmenler 15 saat çalışmıyor. Belki de işlerini evlerine taşıyan tek meslek gurubu öğretmenlik. Öğretmenler 365 gün 24 saat çalışıyorlar. Eğer ‘doktorlar ve eczacılar dâhil bu ülkedeki tüm memur ve işçileri sindirdik sıra size geldi ey öğretmenler’ diyorlarsa bilsinler ki öğretmenler buğuz eder ve kendilerinin yanından uzaklaşmasını bilirler. Öğretmenlerin ‘Bana bir harf öğretenin kölesi olurum diyen Zat-ı Muhteremlerin yolundan sapanlara uygulamak için yapacakları bir ünite planları’ olacaktır elbette…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.