Asuman SOYDAN ATASAYAR

Asuman SOYDAN ATASAYAR

Halide'ydi Edip'ti

Çınardı,

Dev bir çınar…

Çatırdayan sesiyle Osmanlı

Titretti yürekleri inleyen nefesiyle...

İhtişamı tükenmiş, azamet artık yerde

Yetmiyor şanlı gücü: neden, niçin, nerde?

Dadanmış azgın fare nankörce kemiriyor

İrtifa kaybediyor, göğe yükselen gövde!

*

Yedi asırda,

Üç kıtaya hükmeden,

Devin, her dalında bir balta

Hiyânet şebekesi iş başında

Her kolu başlı başına birer bedenken

Yedi yüz yıllık bir deve kimin gücü yeter ki?

Kemirebilmek için onu, çelikten binlerce diş gerekti...!

*

Kenetlenmiş kol kola

Birleşmiş güçler…

Onlarca diş bilenmiş

Katır da kutur!

Oy benim talan yurdum!

Oy Anadolu’m!

Hangi kuvvet üstünmüş,

Diş mi iman mı?

Kim büker bu bileği,

Görsün bakalım!

Bu ağaç çürür mü?

Özü kökü cevher ve çelik

Yalnız erkeği mi, 

Fedakâr ve kahraman?

Bakın ne kadınları var,

Onca erkekten de yaman!

Bahis konusu vatansa

Gözünü de kırpmadan

Cepheye fırlayıp

Canını koyan

Halide’ydi

Edip’ti

Koşan

Can

*

Haykırdı:

Yakışıyor mu bize, vatan bizim değil mi?

Bu yurdu savunmaya, kadın lâzım değil mi?

İş, aş, çelik, çomak; neyimize oynamak?

Nasıl rahat yatarım, mümkün değil uyumak?

Kutlu vatan yükünü erkeklere yüklemek

Yakışıyor mu bize; vatan bizim değil mi?

Senin adın Halit’se benimki de Halide

Çarpışırım vallahi süngü süngü cephede

Bekleyemem ben böyle dört duvar pencerede

Bu yurdu savunmaya, kadın lazım değil mi?

Ve bir kez  daha haykırdı :

”Ana, bacı, kız, oğul; söyleyin söyleyin şimdi nerde?

Düşman çizmesi girmiş, bu canım  memlekete...”

Ayağa kalk Sakarya, yan, ağla Kızılırmak

Ey Erzurum, ey Sivas; ey yıkılmaz Toroslar!

Bulutlardan başını çıkar da çevrene bak!

Hıçkırıyor işit, duy; Anadolu denen yâr !

Şu Samsun'da ışıklar Karadeniz'e titrer

Antep de bir köprü var, düşmanı geri teper

Ay yıldızlı bayrağım, özgür gökleri öper

Sar beni kucağına, al bayrağım beni sar!

"Ateşle imtihandır", vız gelir elbet Türk'e

Mermi yoksa süngü var, Mehmetçiğin bu ülke

Kurt bakışlı yiğitler, asla demezki keşke

Kimi aşılmaz kale, kimi geçilmez hisar.

Ana, bacı, kız, oğul; söyleyin söyleyin şimdi nerde?

Düşman çizmesi girmiş, bu canım memlekete...

*

Yönetim acziyette!

İnliyor ülkem, başında kırk gaile…

Kuşatılmış İstanbul, lânet düşmanla dolu

”Dayan Anadolu’m!” diye haykıran,

Mustafa Kemal’ler  topluyor, sağı solu…

Yunan, Fransız, Rus; her taraf casus

Alman’dan dost mu olur?

İngiliz namussuz…!

O aydın Türk Ana'sı ne güne duruyordu?

Sade bu günü değil, yarınları kuruyordu…

*

Amerikan kolejinde İngilizce dersler görürken

Almıştı Kuran eğitimi, Süleymaniye Camisi’nden

İman doluydu göğsü; aydındı, cesurdu, hürdü

Öyle güzel hatipti; bu yurdu düşünürdü

Balkan savaşı yıllarında kadınlara destekti

Usanmadı, bıkmadı, hizmete devam etti

Bir yandan yazarak, hitabetle coşarak

Canım  memleket  için dört bir yana koşarak

Ateşledi yüreklerde vatan meş'alesini

Anadolu dağlarının, derelerinin

Nergisini, lâlesini

Topladı cephe cephe

 “Yazılmalı, yazmalı bu ulus” dedi

Yeniden dirilip küllerinden

“Yeniden şanlı bir destan...”

.*

Kağnılar,

Kağnılar bilirim kağnılar

Uzun Ağustos gecelerini doldurur tekerleri

Gıcırtılarla...

Kıyama durmalı boz toprak, kalkmalı şaha

Sabaha az kaldı ey kara kalpaklı yiğidim, sabret!

Gün doğmak üzre, aha !

Akdeniz'den, Marmara'dan, Ege'den

Türküler  ulam ulam, dualar âminlerle sana

Zeytin dallı güvercinlerle, Martılarla...

*

Edipti, Halide’ydi

Haydi !” dedi,

“Anam, bacım, oğulum, kızım

Vatandır söz konusu olan

Davranın haydi!” dedi,

Halide’ydi

Edipti...

*

Amaç; yangına dalmak; bir damlacık su olmak

Yer, meydan, sokak sokak,

Cephelerde Türk'ün ordusu olmak

“Her hamlede bir atak, destek gerek erkeğe”

Diye haykırıyordu.

Haykırırken,

Tarih denen yalan yanlış deli tayın

Topuklarını

Anadolu toprağında

Elleriyle kırıyordu..

Ve

Memleketin yaralarını ana yüreğiyle

Sarıp

Sarmalıyordu...

*

Bir elinde kalem, bir ayağı cephede

Cephede umut ile devasa azmi vardı…

Varken İstanbul meydanlarında fırsat

Fırsat buldu; Kadıköy’de, Üsküdar’da, Sultanahmet’te…

İhanete meydan okuyan güçlü hatip

Hitap etti, milli birliği kendisine alarak muhatap…

*

“Trablusgarp’tan, Balkan’dan, Çanakkale’den artan ruh

Yeter bize daha !” diyordu…

“Ne sandın sen bu milleti ey Avrupa!

Bakalım hangi çelik dişin dayanacak daha! “

Bir tarafta tek dişli medeniyet

Bir tarafta yokluk ve cahiliyet

Kalemle silâh olmalı yan yana

Öz gücünü kullan artık ey ana!

Hangi kuvvet tıktı seni, kör karanlık odaya?

Köle misin, mal mısın? İnsansın sen insansın!

Kır zinciri beyninden titre ve kendine gel!

Özgür yaşamak için, önce kadın uyansın!

“Uyanmalı!” diyordu,

“Üzerinden ölü toprağını atarak uyanmalı kadın!

Özünden kopmadan, medeniyete boyanmalı kadın…!”

Güçlü yürek, aydın kafa

Baş koyduğu bu yoldan,

Dönmek yoktu asla!

Bir gün Ankara’da bir gün Sakarya’da

Fedaydı başı vatanın uğruna,

Önder olmak için Türk kadınına…

*

Işıklı yüreğinden, kaleminden

Siyasi yazılar, edebî yazılar…

Peş peşe gelen piyesler, romanlar…

Yorulmadı hiç,

Ülkesini kurtarmaya koşan ayaklar ?

*

Bugünlerin ardından, yarınlar elzem bize

Halide’ydi Edip’ti; hem savaştı hem yazdı

Neydi ki yapılanlar onun  için çok azdı

Savaşta ve barışta, ne gerekse elimize!

Halide Onbaşı’ydı görevli karargâhta

Mücadele anında, çift yavrulu anaydı

Vuslat gelmiş kapıya, zafer ondan yanaydı,

Nöbeti devralırken, istikbâlli sabahta…

Doğdu birlikten kuvvet, bize hayırlar olsun!

Cumhuriyet, hürriyet, çağdaşça yaşam yolu

Sana lâyık bu idi, gözün aydın Anadolu!

Haydi artık Saltanat, sana uğurlar olsun!

Karanlık zihniyetler çekildi kabuğuna

Kalktı şaha milletim, çığır açtı son asra.

Durmak nedir bilmeden, coştu onca kahraman

Kurtuldu bir memleket, capcanlı, yeni baştan!

Mustafa Kemallere dayanınca omuzlar

El mi yamanmış bey mi gördü onca soysuzlar

Bayrağımı beklerken  kucak açan sonsuzlar

Durmak nedir bilmeden koştu onca kahraman

 

Çıktık alın akıyla, zorlu mücadeleden

Temizlendi yurdumuz, bunca alçak fareden

Can çekildi sanılan o devasa gövdeden

Kurtuldu bir memleket; capcanlı, yeni baştan!

İşte bize yakışan, en güzel sonuç budur

Omuz omuza, kadın erkek daima umut olur…

Cephede, üniversitede el ele vererek

Arşa yükselerek ülkemiz ihya olur

Halide’ydi, edipti

Yola devam, durmak yok!

Hem yazdı, hem okudu…

Edebiyat Profesörlüğü,olmadı  basamağın sonu

Yurt içi, yurt dışı eğitim hizmetiyle

Kabarık onda aktivite raporu…

*

İhmale gelmemeli yurttaşlık görevi

Kadın seçme seçilme hakkını eline almışken

Siyasete atılıp, oldu  millete vekil

Nerde nasıl olursa olsun durumu

Onun yeri okul, kitap ve kalemdi dostu.

İlmin kürsüsünde son nefesine değin

Işıkları sönmedi elinden gelen nefes ve emeğin…

Kadınlar,

Kadınlar bilirim su kadar aziz, toprak kadar mübârek

Kağnılarla mermi taşır geceler boyu

Bazı geceler rüyâlarımdan uyarırlar beni

Doğrulurum yatağımdan

"Hayırdır" der, besmele çekerim

Bakarım çelik ışıltısında gözler

Bakarım yayla gecesinde yüzler

Ve, onların en önünde kalem tutan bir edip

Halide Edip...

Çekilirim seherin yakomoz vaktine

Yüreğimi, ellerimi, kalemimi

Ona emanet edip...

*************

(gülce-bahçe formuyla  yazılmıştır. Bu bahçede kullanılan

nazım şekilleri: serbest, tekil, gülce, üçgen, triyolemsi, hece, sonem)

("Kahraman ve öncü kadınlarımız" adlı kitabımdan)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asuman SOYDAN ATASAYAR Arşivi