Asuman SOYDAN ATASAYAR
Ruh kimyası bu
Sevgi esrarlıdır, efsunludur, tiryakilik yapar…
Hiçbir yaratık yok ki sevgiyi reddetsin, ona ihtiyaç duymasın, onu aramasın…
Kâinat tüm varlığı ile birlikte sevgiye doğru akıyor nefrete değil.
“Sevgi yaratılış sebebidir” “Sevgi her şeyi güzel gösterir” “Çirkinlikler sevgiyle kaybolur”
Buraya kadar doğru, buraya kadar herşey hoş ama;
”Herkesi, her şeyi sevmeliyiz, yaradan adına yaratılmışları sevmeliyiz” diyoruz, tamam da her şeyi,herkesi sevebilmek mümkün mü bir insan yüreği için?
Kâinatta toz zerresi hükmünde bile olmayan yüreğime, sonsuz gücün yarattığı her şey sığabilir mi? Onun gücüne ulaşabilir mi? Nedir sevgi? Birilerinin veya kendimizin zoruyla, telkiniyle elde edilebilir mi? Bir komutla kullanılabilecek bir duygu mudur sevgi?
Yok böyle bir şey! Yok!
Kendimizi kandırmaktan başka bir şey değil bu. İrademiz dışında gelişen genlerimizin ve sosyal yaşantımızın verileri doğrultusunda neyi sevip sevmeyeceğimize ruh kimyamız karar vermektedir. Bazı sevgiler yaratılışımızla birlikte içimize verildiği için hiçbir sebep yokken severiz onları… Niçin sevdiğimizin cevabını bilmeden SEVERİZ.
Bazen de akıl ve mukayese gücümüzle sevgi hazinesine birilerini veya birşeyleri ekleyebiliriz.
Ruh kimyamıza uygun olanı sevgi dünyamıza bir çiçek gibi işleyebiliyoruz da, ya uygun olmayanı ne yapıyoruz? Öyle varlıklar var ki hiçbir güç bunları sevgi bahçesine dikemez, kabul ettiremez…Zorlayarak kabul ettirmeye kalktığınızda tepkimeye girerek ruhun doğal yapısı bozulabilir.
“İsteksiz yenen aş, ya karın ağrıtır ya da baş”
Nitekim istek dışı evlendirilen kızların bazıları intihara kalkışması bu sebepten.
“Her şeyi sevmeliyiz” diyerek kendimize empoze etmeye çalışmak bir yalancılıktır yaratıcıya karşı.
Bu konuda ruha fazla yük yüklediğinizde beden gibi çöker ve bunun sonucu ruhsal rahatsızlıklara kadar gider.
Mevcut olan sevgiyi de kaybedebilir insan ruhu.
Sevginin sıfır olduğu noktada nefret başlayacaktır doğal olarak. Bazı insanlar nefret etmeye çok yatkındırlar. Kinlenmek için bahane ararlar. İsyanlar sevginin zorlandığı noktada ortaya çıkar; yiyecek, giyecekten tutun eş veya arkadaş seçimlerinde zorlanan kişiler ya isyankar, ya ruhsal hastadır.
Sevgisiz atılan hiçbir adımın başarıya ulaşma şansı yoktur.
Sevebilme kapasitesini hoşgörüyle koruyabiliriz.
Hoşgörü sevgiyi besler, nefreti zehirler.
Sevebildiğimiz kadarının kıymetini bilip sevgimizin tadına varırken, sevemediklerimize hoşgörüyle bakabiliriz ve dünyayı cennet gibi algılayabiliriz belki..
Neden olmasın?
Hep birlikte deneyelim mi?
Ruh dünyamızın çiçeklerini sulayalım gelin hep birlikte.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.