Adnan GÜLLÜ
Jeolojik Zamanlarda Elbistan
Elbistan'da tarih öncesinin izleri sürüldüğünde; Paleolitik Dönemin’in sonrasında Neolitik Dönem'de de insanoğlu varlığını sürdürmüştür. Bulunan çanak, çömlek gibi buluntular arkeologları Kalkolitik Dönem 'e de ulaştırmıştır. Ayrıca Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından 1958–1959 tarihlerinde, yapılan arkeolojik kazılar neticesinde Afşin’ın Tanır kasabasının yakınlarındaki Yassıhöyük, Bozhöyük ve Maltepe höyüklerin(hüyük) üzerlerinden toplanan buluntular, höyüklerde yaklaşık M.Ö. 4000 ilk günlerinden başlıyarak yerleşildiğini ortaya koymaktadır. Bütün bunlara rağmen buralarda da yaygın arkeolojik kazılar yapılamamıştır. Kahramanmaraş ve Elbistan yörelerinde az da olsa yapılan kazıların sonucunda elde edilen bulgular neticesinde bölgenin Paleolitik (Paleozoik- Birinci Zaman) Dönem, Neolitik (Neozoik Dördüncü Zaman) Dönem, Kalkolitik Dönem ve İlk Tunç Çağ’da uygarlıklar sürdüğünü ortaya koymaktadır.
JEOLOJİK ZAMANLAR
Yukarıdaki bilgileri iyi kavrayabilmek için Jeolojik Zamanları tanıyalım: Yer kabuğunun oluşumunu ve geçirdiği değişikleri evre evre belirleyen zaman bölümleri. Her bölüm milyon yıllar ile açıklanır. Hayvanların yeryüzünde belirlendiği tarihten bu yana dört bölüme PALEOZOİK (BİRİNCİ ZAMAN), MEZOZOİK (İKİNCİ ZAMAN), SENOZOİK(ÜÇÜNCÜ ZAMAN), NEOZOİK (DÖRDÜNCÜ ZAMAN) ayrılır. Bu zamanlar kendi içlerinde de bölümlere ayrılırlar. Dünyanın yaşı 4,5 milyar yıl olarak hesaplanmaktadır. İlk kabuk oluşumu 1,5 milyar yıl sürmüş ve ilk canlılar olan su yosunları 3 milyar yıl kadar önce ortaya çıkmış, hayvanların ortaya çıkması için ise daha milyonlarca yıl gerekmiştir. Hayvanların ortaya çıkmasından sürüngenlerin en çok olduğu zamana kadar geçen süre 300 milyon yıl kadardır ve Birinci Zaman adını alır (Paleozoik eski hayvan çağı da denir). Balıklar, ilk kara hayvanları, kurbağalar, ormanlar ve sürüngenler bu zamanda belirmiştir. Memeli hayvanlarla, kapalı- tohum bitkilerin ortaya çıktığı geliştiği İkinci Zaman (Mezozoik) gelir. Bu zaman yaklaşık 130 milyon sürmüştür. Üçüncü Zaman (Senozoik) 70 milyon yıl sürmüştür. Dördüncü Zaman(Neozoik) insanın ortaya çıkması ile başlamış olup (bir milyon yıl önce) halen sürmektedir.
Elbistan coğrafyasına başlamadan önce Türkiye’nin Paleocoğrafyası’nda Elbistan’ın yerine bakalım:
TETİS OKYANUSU (TETİS DENİZİ)
Paleozoik-Mezozoik-Erken Tersiyer süresince Gondvana ve Laurasia arasında batı-doğu yönünde uzanan eski okyanustur. Tetis Okyanusundan geriye günümüzde Akdeniz, kuzeydeki Paratetis kolundan ise Karadeniz, Aral Denizi ve Hazar Denizi kalmıştır
Elbistan coğrafyasına başlamadan önce Türkiye’nin Paleocoğrafyası’nda Elbistan’ın yerine bakalım: Türkiye, kuzeyde yaşlı Avrasya (Avrupa- Asya) ile güneyde yaşlı Afrika-Arabistan kıtaları arasında gelişmiş genç bir ülke. Ülkemiz, bu eski kıtalar arasında yer almış olan TETİS DENİZİ’nin, Afrika – Arabistan kıtasının kuzeye hareketi sonucunda sıkıştırılarak deniz altındaki tabakalarının yükselmesi (dağ oluşumu) sonucunda oluştu… Bu nedenle, Türkiye için ”Tetis’in çocuğu” demek yanlış olmaz. Türkiye, büyümesi devam eden, kemikleri halen gelişen bir delikanlı olarak tarif edilebilir. Önce gezeğenimizdeki denizlerin, dağların, akarsuların, iklimlerin ve ekosistemlerin sürekli değişim içerisinde olduğunu belirtelim. Dünya’nın günümüzdeki atlasına baktığımızda gördüğümüz denizler, karalar ve üzerindeki yer şekilleri, bu sürekli değişim sonucunda oluştular ve ileriki binli, milyon yıllarda bu şekilde kalmayacak, yine değişecekler. İleriki yıllarda yine bir takım denizler, karaya ve bir takım karalarda denizlere dönüşecektir. Bu duruma göre değişim kesintisiz devam ediyor.
Elbistan Ovası 1.800.000 Yıl Önce Tetis Denizi’nin Artılı olan Anadolu Coğrafyasında Daha Önce Göl Tabanı idi.
Bu bilgiler ışığında Türkiye’nin Pilyosen Devrine ait Paleocoğrafya haritasını (5,4 – 1,8 milyon yıl arası) incelediğimizde Elbistan şu şekilde: Günümüzden 5,4 -1,8 milyon yıl önceki zaman aralığında Tetis Denizi’nin büyük bir bölümü karalaştı, dünya ölçeğinde küresel soğumaya bağlı olarak deniz seviyesi düştü, karalar Anadolu’da kendini büyük bir alanda göstermeye başladı. Bu dönemin sonlarında Elbistan ovası, geniş göl ve sulaklar halindeydi. Bu sulak alanda büyük bir ekonomik değere sahip linyit yatakları oluştu. Yapılan araştırmalar sonucunda Elbistan havzasının 5,5 milyar tonluk bir linyit potansiyeline sahip olduğu tespit edilmiştir ve üzerinde Türkiye’nin en büyük termik santraller zinciri oluşturularak, ülkemizin enerjisine katkısı sağlanmıştır.
Faydalanan Kaynaklar
Bilim ve Teknik Dergisi 2006
Tarih- Yazılı Tarih Öncesi
Yurt Ansiklopedisi
Türkiye Jeolojisi. itu.edu.tr. 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından
Levha Tektoniği Kuramının Oluşumu Ve Gelişimi ( Özlem Karagöz)
Paleocoğrafya Ve Geç Kretasedeki Tektonik Olaylar
( Engin Meriç-Şükrü Ersoy- Muhittin Görmüş) 2000
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.