Mehmet TAŞ
Kent Ekonomileri Formu Ve Basına Yasaklama
Kahramanmaraş’ta sayısını unuttuğumuz çalıştaylar yapıldı. Ulaştırma çalıştayı dışında diğer çalıştayların bu güne kadar bir sonucunu görmedik.
Bakanların katılımı ile yapılan bu çalıştaylar basına kapalıydı. Sayın Numan Kurtulmuş’un katılımı ile yapılan ekonomik forum’da basına kapalı gerçekleşti.
Neler konuşulduğunu toplantıya katılan katılımcılardan ediniyoruz. Ama edindiklerimiz bilgiler bölük pörçük ve bencilliği öne çıkaran bilgiler olduğu için pek de gerçekliliği üstüne şüphe duyuyoruz.
Nitekim Ak Parti İl Divan toplantılarını da bu şekilde yapıyor. Konuşulanlara baktığımızda tabiri caizse basına kapatılmasına gerek yok.
Bu sebepten dolayı hiçbir çalıştay toplantısına katılmadım. Nitekim dünkü ekonomik forum öncesine de katılmadım. Madem bu toplantılar basına kapatılıyorsa orada benim işim yok diyorum.
Bu davranış biçimi Ak Parti’nin şeffaf olma kriterineuygun değildir. Ak Parti Genel Merkezi ve diğer uygulamalarına baktığımızda bir nebze olsun İl Divan Toplantılarının basına kapatılmasına saygı gösterebiliyorum. Ama diğerlerine asla!...
Hani bir parti sadece kendi partililerinin bulunduğu bir etkinliği stratejik olarak belli bir yerden sonra basına kapalı yapmasını anlıyorum.
Ama çalıştaylar ve ekonomik forumu nasıl basına kapalı yaparsınız? O zaman neden çalıştay yapma ihtiyacı duyuyorsunuz?
Size sormazlar mı?
Bu işi gizli kapaklı yapacaksanız Ankara’da yapınız şehirleri neden dolaşıyorsunuz diye!...
**
GAP Gazeteciler Birliği Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz bir köşe yazısında;
MUHALEFET VARSA, DEMOKRASİ VARDIR
AK Parti, askeri vesayet sistemini bir nebze geriletti. Askerden boşalan alana muhalefet, medya ve baskı grupları yerleşecekken AK Parti, hem iktidar hem muhalefet olmak, hem icraat yapıp hem de bunu değerlendiren medya olmak gibi garip bir şey icat etti.
AK Parti'nin iktidar olduğu 2002'den bu yana Türkiye'de muhalefet ve basının sesini kısmak için ne gerekiyorsa yaptı maalesef. Şakşakçı, güdük bir medya ile yoluna devam etme kararlılığında görünen iktidar, demokrasi konusunda mesafe alacağını vaat ederken uygulamaları ile tek parti devresine hızlı bir dönüş yaptı. ‘ananı da al öyle gel’ den başlayıp, her aykırı ve hoşuna gitmeyen sesi kısmaya yönelik çabalar Türkiye’de demokrasiyi zayıflatmaktadır.
Güçlü bir Demokrasiyi dengeleyip uzun soluklu yapacak olan şey muhalefetin baskılanması değil muhalif cephenin varlığına saygı duyulup yaşatılmasıyla mümkündür.
AK Parti iktidarı, susturduğu her gazeteci, ekonomik sıkıntıyla yüz yüze bıraktığı her basın kuruluşuna bakarak bıyık altından gülüyor ama bu durum böyle gitmez. Bunca haksızlık, anti demokratik uygulama bir gün sahibine döner ve hukuka muhtaç olduğu, demokrasi diye ortalığı inlettiği bir ortamda bunlardan hiçbirini bulamaz zira bu değerler bir bir harcanıyor.
Çok partili siyasi hayata geçişimizin üzerinden yarım asrı aşkın bir zaman geçti. Çeşitli bariyerleri aştığımızı sanarken bir anda 1940'lı yılların Türkiye’sine yeniden döndük. Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçtilere reva görülen muamelelerin katmerlisi, bu değerleri sahiplenenlerin eli ile başkalarına yapılıyor günümüzde.
Bizler AK Parti iktidarının oto yollar köprüler viyadükler sağlık sektörü dahil sigarayla savaşla ilgili toplum için yararlı hizmetleri için teşekkür edip alkış tutarken, demokrasiyi zayıflatan uygulamalarını da dikkat çekmek durumundayız.
Çünkü Demokrasi muhalefet varsa vardır.
**
Beyler!... Ak Parti bir sivil devrim olarak hepimizin destek verdiği bir siyasal hareket olarak kendini buldu.
Bizler çözümü ve başkanlık sistemini desteklediğimiz için daha iyi bir demokrasi diye yazıp çizdiğimiz için VATAN HAİNLİĞİ ile tehdit ediliyor ve damgalar yiyoruz.
Madem her şey yasaklanacak ise bizim demokrasi mücadelemiz ne işe yarayacak.
Millet olarak darbelerden, yasaklardan bıkıp usandığımız için bu gün Ak Partiyi destekliyoruz.
Şimdi ikide bir yasak getirilecek ise… millet gelecek yıllarda yönünü başka mecralara, başka partilere çevirecektir…
Birileri bu konuları gündeme getirmelidir. Ak Partiyi 2002 yılı kuruluş felsefesine davet ediyoruz.
Yasaksız çağdaş, demokratik ileri bir Türkiye özlüyoruz!...
**
3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
3 Mayıs Türkçülük günü.. Bu günü bilmeyen insanlar çoktur. Aslında 1940’lı yılların tek partici ve despot rejiminde adı Türkçü olarak bilinen onlarca insanın zindana atılması ve hapis cezalarına çarptırılması ile ilintili bir gündür.
Yani özgürlük günü.
Aynı zamanda 3 Mayıs Dünya Özgür gazeteciler günüdür. Bizler 24 Temmuz’u kutlamayız. 24 Temmuz basında sansürün kaldırılışı olarak ilan edilir ve bir kısım medya tarafından kutlanır.
Ancak milli değerleri savunan ve milli düşünen insanlar 24 Temmuz gününü çok iyi bildiği için kutlamazlar.
Bizim günümüz 3 Mayıs’tır.
3 Mayıs Türkçülük günü ve Dünya Özgür Gazeteciler gününü kutluyorum!...
(NOT: Sağolsun ekonomik forum ile ilgili görselleri sayın vekilimiz Yıldırım Ramazanoğlu face’de yayımlamış oradan aldık. Demek ki yasak olacak bir durum yok!...)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.