M.Fatih ERDOĞAN
Kim Bunlar?
Bu konuda yazılıp çizilmesi istenmese de insanların aklında cevap bekleyen birçok soru var. Bunlardan biriside; “PKK silâh bırakır mı bırakmaz mı?” sorusu. El cevap: Geleceği kim bilebilir. Bekleyip göreceğiz. Her Türk vatandaşı gibi bende çok iyimser değilim. AKP’li dostlar çözüm için “güçlü bir ihtimal” deseler de garantisi yok. Ortalık her zaman ki gibi
toz / duman içerisinde. Birileri; “Hükümetle Öcalan anlaştı” dese de diğerleri; “Haklar alınmadan silâh bırakılmaz” diyorlar. Birileri; “Bu iş bedavaya getiriliyor” derken diğerleri; “Ağır bedeller ödeniyor” diyerek kendilerince bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Türkler kesinlikle ne olup bittiğini bilmiyor. Zannedersem Kürtler de öyle. İki taraf için de tam bir belirsizlik var diyenlerin sayısı oldukça fazla. Sanki süreç çok iyi yönetilemiyor…
Bu belirsizlikten rahatsız olan bazı gençler sürece başından beri karşı çıkan liderlerini; “Vur de vuralım öl de ölelim” sloganıyla karşılamışlar. Şimdi herkes kim bunlar diye soruyor?
Elbette olup bitenlerden rahatsız olan “Türk Gençleri” bunlar. 40 Seneden beri vur denildiğinde vuran öl denildiğinde canlı bomba olup ölen vatan hainlerinin yaptıkları hainlikler unutularak süreçten rahatsız olan ve bu duygularını bilinen sloganla dile getiren Türk gençleri suçlu ilan edilivermişler. Yazıktır, günahtır. Bu gençler 1980 öncesi; “1.Vatan müdafaası yıllarında” bir yandan Marksist- Leninist köpekleriyle mücadele ederken diğer yandan da üniversite yerleşke kapılarına “Muhammed’in piçleri giremez” yazan dinsiz ve imansızlara karşı mücadele eden gençlerin çocuklarıdır. “Allah ve Vatan” aşkıyla yanan gerçekten Asım’ın nesli olan bu civanmertler dün bu vatanı böldürmedikleri gibi bu gün de böldürmeyeceklerdir. Dün, Bayrağı indirtmedikleri gibi, Minareleri ezansız, Allah için çarpan gönülleri Kur’ansız bıraktırmadıkları gibi bu günde bıraktırmayacaklardır. Dün, Komünist saldırılar karşısında göğüslerini vatana siper eden bu yiğitler; “Vur de vuralım öl de ölelim” derken dün olduğu gibi bu gün de “Milli ve manevi değerlerimizi koruma” adına ne denli kararlı olduklarını ilan etmektedirler. Kürt kardeşleriyle hiç mi hiç problemleri yoktur. Ama Kürt haklarını bahane ederek PKK’lı hainleri aklamaksa niyetler buna elbette tepkileri olacaktır.
Dünün bu korkusuz yiğitleri ne yazık ki kimselere yaranamadılar. Milli ve manevi değerlerini koruma uğruna, “vatan için, bayrak için, ezan için, Kur’an için” gençliğini heba ettiklerini kimselere anlatamadılar. Önce anne ve babaları; “Karışma bu işlere, karışırsan eğer hakkımı/sütümü helal etmem sana” diyerek vatan müdafaasından vazgeçmeleri için baskı yaptılar. Sonra “Türk Ordusu” çıktı karşılarına, hem de ne çıkış! “Bozulan düzeni yeniden sağlamak için ihtilal yaptık” diyen ve devletin idaresine el koyan 12 Eylül Generalleri tarafından tanklarla çiğnendiler. “Türk’ün milli ve manevi değerlerini korudukları için” zindanlara atıldılar. Kimileri yıllarca işkencelere maruz kalırken kimileri de atıldıkları zindanlarda gizlice idam ediliverdiler…
O zaman düşman Rusya idi. Sözüm ona Rusya herkese eşitlik getirecekti! Komprador burjuvazinin sermaye ile oluşturduğu düzen yıkılacak yerine hakça paylaşımın uygulanacağı komünal düzen kurulacaktı. Amaç ülkeyi bölmek ve parçalamaktı. Dün bu düzenbazların oyununu bozdu bu gençler. Bu vatan benim, bu bayrak bizim dediler ve bu uğurda ölürsem şehit kalırsam gazi olurum diyerek birbirlerine “Alp/Eren” dediler. Önce Akif’in özlemini duyduğu Asım’ın nesli oldular. Sonra Horasan erenlerinden Hoca Ahmet Yesevi’nin yoluna girerek Hazreti Peygambere ümmet oldular...
12 Eylül darbesinde ezilen yok edilen ve tam 30 yıldan beri kendisine sövülen bu mübarek gençlik kimsenin tavuğuna kış dememiştir. Durmadan horlanmasına aşağılanmasına rağmen, uzun yıllardan beri ‘öz vatanında parya’ muamelesi görmesine rağmen ülkesinde olan bitenlere direk müdahil olmamıştır bu gençlik. Her türlü provokasyona rağmen sokağa çıkmamıştır bu gençlik. Gelinen son noktada belli ki “canı yanmıştır” bu gençliğin. Genciyle ihtiyarıyla meydanlara dökülüp; “Vur de vuralım öl de ölelim” demeye başladıysa bu gençlik işin içinde herkesin ciddiye alması gereken bir iş var demektir. Mademki çözümden yanasınız o halde bu seslere niçin kulak vermiyorsunuz. Kulak verin Türk gençliğinin seslenişine. Kim bunlar? Diyerek hemen suçlama yolunu seçmeyin, aşağılamaya kalkışmayın. Bunun yerine yürüttüğünüz süreç hakkında bilgilendirin onları. Çünkü onlar bu vatanın gelecekteki gerçek sahipleridir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.