Adnan GÜLLÜ
MARAŞ KURTULUŞ HARBİNDE YAZILAN ELBİSTAN GAZETESİNİN HİKÂYESİ
Tarih; geçmişte yapılmış ve şu anda elimizde olan, fakat aynı zamanda istikbâli gösteren bir dürbündür.
Bu olay; Maraş Harbi’nin en kilit taşıdır. Kıymetli okurlar, geliniz birlikte olayın içine girelim. Maraş Kalesinde Türk bayrağının indirilmiş olduğunu hasta yattığı yatağında pencereden gören, Kısaküreklerden Halil Ağa'nın oğlu Mehmet Ali, duyduğu üzüntünün sonucu olarak vatani ve milli gayretle birkaç kıta beyanname yazdı. İki nüshasını Cuma namazından önce Ulu Cami'in avlusuna, birer nüshasını da Çarşıbaşı, Sarayaltı ve Arasa camilerinde göze çarpacak yerlere oğlu Şehabettin vasıtasıyla bıraktırdı. Beyannameyi yazan Mehmet Ali Bey, oğlu olan ve onları camilere bırakan Şehabettin (Şahap) Kısakürek; o zamanlar 17-18 yaşlarında olduğunu, babasının el yazısı ile “ELBİSTAN” adında birkaç nüsha gazete yazdığını, kendisinin bu gazeteleri halkın toplanabileceği yerlere gizlice bıraktığını, bir Cuma günü (28 Kasım 1919) kaleye Türk bayrağının asılmadığını gören babasının, kendisinin beyanname yazacağını, bu beyannameyi kimseye göstermeden Ulu Camii'e cemaatin arasına bırakmasını istediğini, durumu uzaktan takip edip kendisine haber getirmesini, söylediğini belirtmektedir.
Şahap(Şehabettin Kısakürek)
M.Alı’Bey’in yazdığı “Elbistan” adını verdiği Beyanname,
Beyannameyi dağıtan Kısakürekzade Şahap(Şehabettin)
Bu beyannamede şu hususlar vurgulanıyordu:” Ey Asil Osmanlı Milleti, hazır ol. 1300 yıldan beri Hz. Allah ve şanlı Peygamberini hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani Atalarının kanı bedeli fethettiğin kale burcundaki Alsancağın bugün Fransızlar tarafından indirilip yerine kendi bandırası(bayrağı) konuldu. Şimdi bunu yerine koyacak birkaç yüz İslam gayreti sen de yok mu? Kargaşa arzu etmeyelim, ağırbaşlı ve azametle bayrağımızı yerine koyalım. Tekrar olgunlukla yerlerimize dönelim Korkma, seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz. Sen tevekkülle Allah’a var olduğunu gösterirsen, değil birkaç Fransız kuvveti, bütün Fransız Milleti seni kıramaz. Buna emin ol.”
Şahap Kısakürek hatıralarında, “Elbistan ” adını verdiği bu beyannameyi Ulu Cami'nin avlusundaki saathanenin civarına bıraktığını belirtmektedir. Ayrıca bu gazeteyi ele geçirenler çoğaltarak daha fazla kimsenin okuması sağlanıyordu. (Şahap Kısakürek'in hatıraları, Hizmet gazetesi- Adil Bağdatlılar)
Kısakürekzade Şahap’ın Hayatı
Milli Mücadele Kahramanı Kısakürekzade Şahap, babası Kısakürekzade Avukat Mehmet Ali Bey, annesi Ümmügülsüm Hanım’dır. Tam adı Halil İbrahim Şahabettin’dir. Maraş’ta 1904’de doğar. Fransız işgal komutanının emri ile Türk bayrağının kaleden indirilmesi üzerine babası Avukat Mehmet Ali Bey’in kaleme aldığı beyannameyi başta Ulu Cami olmak üzere şehrin büyük camilerine götürür. Böylece daha 15 yaşında iken “Bayrak Olayı’n” kahramanları arasında yer alır. 25 Ağustos 1985’de vefat eder.
Bayrak Olayının yaşandığı günü şöyle anlatır:
“Ben o zaman 17-18 yaşlarında idim. Babam (Elbistan Gazetesi) adlı el yazısiyle birkaç nüsha gazete yazardı. Babamın verdiği beyannameyi elimle delik cebimde sıkarak evden çıktım. Arkamdan babam da çıktı. Ben beyannameyi Ulucami’nin avlusu ortasındaki saathanenin civarına düşürdüm. Cemaat çoktu. Hemen ele geçti. Elden ele okumağa başladılar. Ve nihayet Şeyh Ali Sezai Efendinin eline vardı, okudu. “Kılacağınız namaz sakıt olur” dedi. Cemaatta bir kaynaşma ve caminin içine itişme başladı. Başka taraflardan da camiye acele gelenler oluyordu. Halk Boğazkesene geldiği zaman ise Kalem reisi (As. Ş. Bşk) Abdullah Bey kalabalığın önüne geçerek “Ey ahali bu sevdadan siz vazgeçin, biz terk-i silah etmiş bir devletiz. Hali hazırda işgal altındayız. Bir devlet-i muazzama ile uğraşılmaz. Sabı sıbyanın kanına giriftar olmayın” gibi sözler söylediyse de, şahlanan kalabalık söylenenleri âdeta duymadı bile. Tek bir kişi dahi dinlemedi. Kalede Osmaniye’den gelen düşmanın süvari jandarmaları vardı. Kale kapılarını kapadılar. Fakat halk duvarlara, burçlara tırmanarak aştı. Fransız askerleri çarpışmayı göze alamayarak kalenin arka kapısından kaçtılar. Burçları ilk aşan Onbaşı Osman Erşen Türk bayrağını kale burcuna dikti. Al bayrağımız kale burcuna takıldıktan sonra Hükümete gidildi.”
Bu bayrak olayı ile ilgili Elbistan’dan Binbaşı Suzi Bey, şu bilgileri vermektedir. Verdiği bilgilerde, Maraş Kalesine Osmanlı bayrağı astırılmaması hakkında Fransızlar tarafından Mutasarrıflığa emir verildiği, bunun üzerine Cuma namazında, halkın hatip minberde iken, namazı tek ederek sancağı alıp kaleye çıktığını ve bayrak astığını, “Yaşasın Osmanlılık” sloganları ile Hükümet binasına gelerek “tercüman Ermeni Vahan’ı istemeyiz” dediklerini bildirdi. Ayrıca Ermeni Vahan’ın emrindeki askerlerin silahları alınarak dövdüklerini, Mutasarrıf ve memurların halkı teskin ile büyük bir olayı önlediklerini, Fransızlar’ında hariçten kuvvet getirmek için vakit kazanmaya çalıştıklarını belirtmektedir.
Not:*ATASE Arşiv No: 1-105 Dos.4,Kıl.256,Fih,90-1 T.T.T.EArşivi, belge No: 24/3124 Bak. ek.4
Bir Fransız kaynağında bu olay ile ilgili şu bilgilere rastlanmaktadır: Elbistan kuvvetlerinin dörtnala gelip kapatılması ihmal edilen kapılardan şehre girdiklerini, sokaklara dağıldıklarını, bir ara kaleye tırmanmaya muvaffak olarak, kalenin direğine bir Türk bayrağı bir de işlemeli yazılar bulunan bir diğer yeşil bayrak çektiklerini kayetmektedir.
NoT*Paul veou“La Passion De la Cılıcle 1919-1920 Kilikya Faciası..çev. Cevdet Reşat Gögen sf.132
Amerikalı misyoner Stanley E.Kerr ise şu bilgileri vermektedir. Kasım Cuma günü sabahleyin Türk hukukçusu Mehmet Ali pencereden kaleye baktığında, Türk simgesi kalenin burcunda Fransız bayrağı dalgalanıyordu. Bunun üzerine hemen yerinden kalktı ve Müslümanlara heyecanlı bir bildiri yazdı. Bildirinin birer nüshasını Müslümanların Cuma namazı için toplandığı Ulu Cami’de göze çarpacak yerlere bıraktı. Toplanan binden fazla kalabalık Türk bayrağı yerine dikilinceye kadar namaz kılınmayacağı hususunda anlaştı. İnsanlar sessizce, eskiden taş Maraş arslanın beklediği kale kapısına doğru sarp yoldan tırmanmaya başladı. Orada görevli muhafızları etkisi hale getirip Fransız bayrağını yıktılar ve yerine Türk bayrağın çektiler. Müslüman halk evlerinin çatısından alkışlarla seyrediyordu. Önemli bir hadise olan bayrak olayı ile Türkler karşılığında ceza görmeden Fransız otoritesini sınırladılar.
*(not: Stanley E.Kerr ABD sıhhiye kıtasında astsubay idi. Halep’te Yakın Doğu Yardım ekibinde gönüllü olarak çalıştı. 1919 Sonbaharın da Maraş’a geçti. Şehir kuşatmasında ve Fransızlar’ın geri çekilmesinde orada bulundu. 1922 yılında Maraş’tan ayrıldı. O döneme ait birçok fotograf bıraktı. Bunlar günümüzde tarihi belge niteliğini taşımaktadır.)
Daha birçok yabancı kaynaklarda bu olayla ilgili bilgiler oldukça mevcuttur. Ben bunlardan bir kaçını buraya taşıdım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.