Mehmet TAŞ
Medya ve Aksu TV
Kahramanmaraş zor bir şehir. Bu şehirde gazetecilik yapmak kızgın sacın üzerinde yürümektende beter.
Bir şehirde kamuoyu yapma gücü yok ise;
O şehir ölü bir şehirdir.
Ve bu gün Kahramanmaraş adeta ölü bir şehir görünümündedir.
*
Bu şehirde gazeteler vardır.
Bu şehirde uydu üzerinden yayın yapan Aksu Tv vardır. Öyle yada böyle bu televizyon öncelikle yaşatılmalıdır. Yayınlarını beğenmeyebiliriz. Ama unutmayalım ki, bu televizyon görsellikte tek tabancamız. Onu da korumalı ve kollamalıyız.
Bu şehirde yayımlanan gazeteleri, internet sitelerini ve bütün iletişim kanallarına sahip basın yayın araçlarını maddi ve manevi olarak desteklemeliyiz.
Bir şehirde kamuoyu gücü ne kadar gür çıkarsa o şehir o kadar büyük ve güçlü olur.
*
Kahramanmaraş’ta kamuoyu güçlü olmadığı için;
Devlet hizmetleri yeterli olmuyor, olanda zamanında olmuyor.
Bu gün için;
11 Mart 2012 tarihinde Andırın-Kahramanmaraş yolunda bir heyelan yaşandı.
Ve aradan iki aydan fazla zaman geçmesine rağmen hala tamamen yapılıp hizmete girmedi.
Bu şehirde kamuoyu güçlü olsaydı, bu konudan sorumlu yetkililer ya değiştirilir ya da değiştirilirdi.
Kimsenin umurunda değil bir yolun kapalı olması!...
Basında yazılıp çizildi.
Güç olmayınca da kimse üzerinde durmadı.
İşin ne zaman yapılacağı da belli değil.
Bu olay başka bir şehirde olsaydı, yaşansaydı, bir çok görevlinin görevine son verildi.
Bu kadar ilgisizlik ancak Kahramanmaraş’ta olur. Olmaktadır. Olmayada devam etmektedir.
Kimin umurunda?
*
Başbakan sayın Tayyip Erdoğan Kahramanmaraş’a geldi. Kim ne söyledi? Kim bu şehir için bir şey istedi? Kim 1995 yılında ihale edilen ancak hala tamamlanamayan Narlı otoban bağlantısını konuşabildi?
Bunların konuşulabilmesi için gelecek dönem için beklentisi olmayan bu şehre hizmeti bir görev olarak addeden siyasetçiler olması gerekirdi.
Varmı böylesi bir siyasetçi?
*
Basın yayın kuruluşlarına ilgisiz bir Bürokrasi, iş dünyası, siyaset ve vatandaş topluluğu var.
Peki burada güçlü kamuoyu oluşur mu?
Bir gazeteci bir kurumla ilgili eleştiri yaptığında “bir şey isteyip alamadığı için yazıyorlar!” diye bayağının babayığısının konuşulduğu bir şehirde yürekli gazetecilik yapılabilinir mi? Omurgasızlığın kol kanat olduğu bir şehirde kim kime güvenerek elini taşın altına koyabilir?
*
Bir gazeteci olarak sadece ve sadece bu işi yapıyorum. Ne iş takipçiliği yaptım, ne bir başka iş. Onun için hiç bir kurum ve kuruluşa karşı kendimi bağımlı ve mahkum hissetmedim. Sadece vatandaşa doğru haber verebilmek ve bu kentte bir katkımız olabilir mi düşüncesi içinde hep yazdık ve yazmaya da devam ediyoruz.
Sonuç olarak ne geçti eline denildiğinde ise; kocaman bir sıfır diyorum. Çünkü bu şehirde, bu şehrin yetiştirdiği değerlere sahip çıkılmıyor.
Biraz sahiplenildiğinde çok şeylerin değişeceğine inanıyorum.
*
Son söz olarak, Kahramanmaraş’ta hızlı bir gelişme isteniliyor ve arzu ediliyorsa, öncelikle bu talebin halktan gelmesi gerekiyor. Halk bir şeyler talep etmesini bilmiyor, seçilmişlerin insafına bırakılıyorsa o şehirde gelişme ağır aksak ve sorunlu olur.
Buna hız verecek, bunu değiştirecek yegena güç ise güçlü sivil toplum örgütleri ile medyadır.
Ne yazık ki Kahramanmaraş’ta da ne güçlü sivil toplum örgütü var ne de güçlü basın yayın kurumları, basın yayın kurumlarını halk sahiplenmediği içinde ne yazılırsa yazılsın toplumsal karşılığı olmuyor.
Bu durumda bu şehirde de çok şeyler normal gelişme olarak değil de anormal gelişme olarak kendini buluyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.