M.Fatih ERDOĞAN
Mutsuz Maraş
Ülkemin ve Şehrimin güzel insanları bu günlerde yine çok mutsuzlar. Sinirler yine çok gergin. Bu yüzden durduk yere atışmalar, tartışmalar, kavgalar ve cinayetler yaşanıyor. Hayatlar tükeniyor, ocaklar sönüyor.
Terör, işsizlik ve diğer ekonomik sebepler yüzünden mutsuzlarımızın sayısı hızla artıyor. Bu olumsuzluklar karşısında; “Suya sabuna dokunmayayım” dersen pis kokular huzur vermiyor. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dediğinde, bir müddet sonra dokunacak kimse bulamayan yılan kapıya dayanıyor. Velhasıl mutlukla bir türlü tanışamıyor Maraşlı…
Kalkınma Bakanlığı’nın bölgesel kalkınma uzmanları Kamil Taşçı ile Mehmet Emin Özsan, Türkiye’yi 26 bölgeye ayırarak bölge ve illerin “hoşnutsuzluk düzeyleri”ni ortaya çıkarmışlar. Çalışmada “iktisadi hoşnutsuzluk” göstergeleri olarak, işsizlik ve enflasyon oranları temel alınmış. Araştırma sonuçları beni doğruluyor. Güzeller güzeli Kahramanmaraş “En Mutsuz İller sıralamasın da 10. Sırada” yer alıyor.
Bir baba 15 yaşındaki evladını boğarak öldürüyor. Kız çocukları intiharla kendi hayatlarına son veriyor. Bazen de toplu intiharlar yaşanıyor. İnsanlar sosyal yaşamdan adeta kaçıyor. Düğünlerde oyun oynanmıyor, halaylar çekilmiyor. Cenazelerde içten ve samimi olarak ağlanmıyor. Riyakârlık kol geziyor şehrimde. Birileri ise hala utanmadan sıkılmadan; “sakin ve sessiz bir şehir, yaşanacak en güzel yerlerden biridir Maraş” diyerek olumsuzlukların üstünü örtmeye çalışıyor. “Körler sağırlar birbirini ağırlıyor.” Bu vurdumduymazları, bu heyecanını yitirmiş insanları Maraşlılar elbette çok iyi tanıyor. Ve yaşadığı mutsuzlukların hesabını soracağı günü “hesap günü sabırla bekliyor.”
Bu şehirde yol yok. Bu yüzden gelen giden hiç yok. Aş yok, iş yok, bereket yok. Bunlar olmayınca elbette huzur ve mutluluk da yok. Sinirler gergin. Durduk yere yaşanan atışmaların, tartışmaların, kavga ve dövüşlerin ardı arkası kesilmiyor. Eskiden sokaklarda avamın arasında yaşanan bu kavgalar artık maalesef akil insanlarımıza da sıçradı. Geçen hafta Kahramanmaraş medyasının duayeni sayılacak çok saygı duyduğum çok değerli dostların birbirleriyle tartıştığı iki olaya şahit olduk. Bunlardan birincisi, ‘Kanal 46 com.’ internet sitesi köşe yazarlarından Sayın Süleyman Canbolat köşesinden aynı site yazarlarından Sayın Mehmet Fiskeci’yi eleştiren bir yazı yayınlamasıyla başladı. ‘Seni çözmekte zorlanıyorum Fiskeci’ başlığıyla okuyucularına aktardığı köşe yazısında Sayın Mehmet Fiskeci’ye şöyle sesleniyor Sayın Canbolat;
“…Ben, kent Konseyi seçiminde meslektaşım olan Yener Atlı’yı desteklediğimi söylerken, bazı gerekçeler koydum ortaya... O noktada da birlik olduk, bir olduk meslektaşlarımızla... Sonrasında sen bir yazı yazdın Mehmet Fiskeci... ‘Olmuş ile ölmüşe çare yok’ düşüncesinden hareketle Zeynep Arıkan’a destek olmamız gerektiğini belirttin... Ayıp ettin... Ayıp ettin çünkü o düşünce sadece seni bağlar ve sadece seni sorumlu kılar... Bizleri değil. Bak Fiskeci dostum, demokrasiyi içine sindirememişlerin saflarında olmak, demokrasiye vurulan en büyük darbedir bence... Karşısına çıkan rakipleri türlü entrikalarla bertaraf edene ‘demokrat’ diyen de benim dostum, benim meslektaşım olamaz.” Tanıdım en büyük hiciv ustalarından birisi olan Sayın Fiskeci Sayın Canbolat’a nasıl bir cevap verir bekleyip göreceğiz.
İkinci tartışma veya atışma olayı ise Aksu Televizyonu ekranında yaşandı. Kahramanmaraş’ın bir başka iki ünlüsü Serdar Erdoğan Yılmaz ve Sermet Çuhadar Beyefendiler Artı – Eksi isimli kendi programlarında hem de canlı yayında dakikalarca birbirlerine bağırıp durdular. Mevzu, bir müddet önce yapılan çalıştayda “Ulaştırma Bakanından Kahramanmaraş - Kayseri Demiryolunun yapılmasını istemek doğru muydu, yanlış mıydı?” mevzusuydu. Bu isteğin “kaleye bir top” istemek kadar yanlış olduğunu savunan Sayın Serdar Erdoğan Yılmaz, isteğin doğruluğunu savunan ise Sayın Sermet Çuhadar’dı. Her zaman çok nazik, saygılı ve kibar olan bu iki değerli fikir insanımız nedendir bilinmez o gün kendilerinden geçmiş bir halde durmadan birbirlerine bağırıp durdular. Sayın Yılmaz konuşmak istedikçe Sayın Çuhadar susturmaya çalışsa sonuç itibariyle Sayın Yılmaz haklılığını anlatmaya Muaffak oldu denilebilir.
Ülkemin ve Şehrimin güzel insanları bu günlerde yine çok mutsuzlar. Sinirler yine çok gergin. Dünyaya meydan okuyan sahte kabadayılıklar, hayatı cehenneme çeviren zamlar, yüreklere ateş düşüren şehitler, kiralarda sürünen zavallı milletvekilleri, dağlardaki eşkıya, şehirlerdeki yüzü maskeli köpekler, Ankara’da başka bir dille havlayan itler yüzünden durduk yere atışmalar, tartışmalar, kavgalar ve cinayetler yaşanıyor. Hayatlar tükeniyor, ocaklar sönüyor. Maraş en mutsuz iller sıralamasında 10. sırada yer alıyor. Birileri, “Maraş yaşanacak yerlerin en başında” diye ısrarla kamuoyu oluşturmaya devam ediyor… Benimse tepemin tası atıyor. Ya Sabır, ya sabır, ya sabır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.