Nereye gidiyoruz? Diktatörlüğe mi? İleri Demokrasiye mi?

12 Haziran seçimlerine az bir zaman kaldı. Siyasi Partilerin Genel başkanları tek tek Kahramanmaraş’a geliyorlar.

BEN bu yazıyı yazarken CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, geceyi Elbistan ilçemizde geçirmiş ve bu gün yoğun bir gündemi var.

Yine bu gün HAS Parti Genel Başkanı Sayın Kurtulmuş Kahramanmaraş’a gelecekler. Miting yapmayacak. Ancak seçim bürosu açılışı yapacak ve orada vatandaşlarımıza hitap edecekler.

BAŞBAKAN Sayın Erdoğan ise 8 Mayıs Pazar günü Kahramanmaraş’ta miting düzenleyecek.

MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin Kahramanmaraş’a gelip gelmeyeceği ile ilgili bir bilgiye sahip değiliz. İktidar söylemleri içinde bulunan bir Genel Başkanın Kahramanmaraş’a gelmemesi diye bir şey olmaz sanırım.

Gelelim esas konumuza;

Liderlerin konuşmalarını evimde çocuklarımla birlikte izlememe kararı aldım.

Bir baba olarak, aklı başında, yaşlı başlı insanların, Türkiye’yi yönetmeye talip olan bu insanların milyonlar karşısındaki konuşmalarına baktığımda ben utanıyorum.

Genel Başkanlar bu uçkur ve gerilim siyaseti ile milletin huzuruna çıkacak yüzü bulurlarken, İnternet kullanımına sınırlama getirecek adımların atılmasına da bir anlam veremiyorum.

Bu nasıl iştir?

Bu nasıl mantıktır?

Belki de internet kullanımı ile ilgili aslında bir sınırlama getirmiyor olabilirler. Ama bu sanırım tam olarak anlatılamadı ki, hepimiz buna tepki gösteriyoruz.

Bildiğiniz gibi 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü günü ve aynı zamanda Türkçülük günü.

Yani Dünya basın özgürlüğü gününde, ülkemizde hem internet kısıtlaması ve hem de basında çıkan yazılarla ilgili dava açma süresi 2 ay iken bu kanun iptal edilerek, neredeyse sınırsız gibi bir durum ortaya çıktı.

Benim bundan anladığım şu;

5 yıl önce yazdığım bir köşe yazısı ile ilgili bu gün dava açılabilir. Yani devletin borçlarında bile bir zaman aşımı söz konusu iken bizim yazdıklarımıza zaman aşımı da yok. Bu kanun iptal edilirken Yasama organı olan TBMM ve hükümete bu kanunun değiştirilmesine zaman vermek içinde uygulamayı bir yıl sonraya bıraktı.

Eğer başta iktidar olmak üzere, siyasetçiler ülkemizde özgürlüklerin gelişmesini istiyorlarsa, basın ve ifade hürriyeti olmak üzere, medya ve iletişimin önündeki bütün yasal kısıtlamalara son verilmelidir.

Açık konuşmak gerekirse; 1961 anayasasının bizlere sağladığı hukuki hak ve özgürlüklerin bu gün olmadığını düşünüyorum. Hapis cezası kaldırıldı deniliyor. Verilen para cezalarına baktığımızda, yazı yazmaya korkar olduk. Korkar olduk ne kelime ki, resmen korkuyoruz. Yani para cezası ile adeta bizler terbiye edilmeye çalışılıyoruz.

Nerede bu ülkede özgürlük?

Ya biz özgürlüğün tarifini ve yaşam biçimini bilmiyoruz. Ya da bu ülkede öyle ileri denilebilecek düzeyde bir özgürlük yok. Özgürlük taş atan çocuklara var. Özgürlük kamu malını kıranlara var. Özgürlük bizim gibi soyguna, talana, hırsızlığa, toplumun değerlerini bozmak isteyenlerle yapacağımız mücadelede bize yooook.

Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın önündeki zincirleri tek tek kırarak Başbakanlık koltuğuna oturduğunu hepimiz biliyoruz.

Bunca baskı gören bir ülkenin Başbakanının yapacağı yeni bir anayasa da SİVİL mantığın hakim olmasını arzu ediyoruz.

12 Haziran Anayasa Oylamasında, Ak Parti ile yakından uzaktan ilgisi olmayan insanlar Yetmez ama EVET diyerek demokrasi mücadelesinde taraf oldular.

Bu ülkede en ileri düzeyde özgürlüklerin yaşanmasını arzu eden ve bunun mücadelesini yapan biri olarak, gazeteci olarak, çocuklarımın geleceğinden artık endişe etmeye başladım.

Genel Başkanlar, ülkemizin geleceğinin nasıl şekillenmesi gerektiği noktasında proje geliştirecekleri yerde, sen-ben kavgası yaparak, toplumu germeye ve kamplara ayırmaya çalışıyorlar.

Türkiye’de yaşayan bir Dünya vatandaşı olarak, ekmek, su ve hava kadar da özgürlüklere ihtiyacım olduğunu haykırmak istiyorum. Elinde prangalı olarak sırça köşklerde yaşamaktansa, özgür bir şekilde kuru ekmek ile yaşamayı tercih ederim.

Bizim yaşadığımız sosyal travmaları çocuklarımızın yaşamaması için özgürlükleri kısıtlayan bütün engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.

Artık yerel anlayış bitti.

Kahramanmaraş’ın bir dağ köyünde bir genç kızımız ABD’de yaşayan biri ile konuşabilecek kadar teknolojinin hakim olduğu bir dünyada, anlayışlar ve yaşam biçimi değişiyor.

Ve bu değişime direnenler bir gün yok olup gidecekler.

Bu duygular içinde özgür bir ülkede yaşamak istediğimi yenileyerek, her internet kullanıcısını internet özgürlüğü noktasında mücadele etmeye çağırıyorum.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi