Yaşar İçen
Oğan'a giden "sitem oylarını" ne kadar işittik?
Türkiye, siyasi hayatı boyunca muhalefet açısından böylesi akıllara zarar bir süreci daha önce hiç yaşamadı.
Sinan Oğan “Cumhur İttifakı’nı destekliyorum” kararını hiç beklemediğim kadar acemi bir basın açıklaması ve o açıklamada yer alan “keşke olmasaydı” dediğim cümleler eşliğinde verdi…
Hemen ardından Ümit Özdağ “o karar kendisini bağlar beni ve partimi bağlamaz” dedi ve “Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşeceğim” dedi.
Türkiye, siyasi hayatı boyunca muhalefet açısından böylesi akıllara zarar bir süreci daha önce hiç yaşamadı. Allah bir daha yaşatmasın da zira bir ülkenin başarılı bir iktidarla birlikte istikrarlı, gelişimci, güven veren ve hükümetlerin sigortası görevi görerek ülkenin ve vatandaşların menfaatlerini koruyacak muhalefetlere de ihtiyacı var…
Velhasıl ı kelam Oğan ve Özdağ kendi taraflarından fikirlerini beyan ettiler hayırlısı olsun.
Bu aşamada benim için önemli olan tek şey Oğan’a verilen oyların analiz edilmesi gerektiği çünkü çok enteresan bir şekilde Oğan’a Türkiye’nin pek çok noktasından cüzi de olsa “tepki oyları” verilmişti.
Diyarbakır’dan, Hakkari’den, doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden… Oyların oranına ve dağılımına iyice baktınız mı? Evet oylara şöyle bir bakınca bu oyların asker ve polis oyları olduğunu anlamamak mümkün değil.
Asker ve polis “tepkiyle” Oğan’dan yana sandığa gittiyse şayet şimdi bu gidişin altındaki eksikler acilen masaya yatırılmalı… Bu tepkiler Kılıçdaroğlu’na gitmemişti çünkü amaç yine devletinin yanında durarak hükümete bir sitem mesajı vermekti.
Mesleki hak edişler, maaşların hak ettiği iyileştirmeye kavuşması, mesleki kadroların hak ettiği kademeli-akademik statüsünde eğitilmesi, çalışma saatleri ve koşullarının belli standartlara kavuşması ve daha nicesi…
Çünkü son yıllarda yaşadığımız felaketlerde vatandaşın yanında ilk ve hep onlar var. Emniyet, Jandarma, TSK Türkiye’nin asli unsurları bunu hepimiz tecrübeyle biliyoruz. Onlar olmazsa veya sorunlu olursa hiçbir sorunla baş edemeyiz.
Tüm bu saydıklarım elbette ki bir seçim vaadi değil. Olmamalı! Ki Cumhur İttifakı’nın son veriler ışığında böylesi bir oy elde etmesine ihtiyacı da yok.
Mevcut tablo Cumhur İttifakı’nın açık ara önde olduğunu Kılıçdaroğlu’nun da tek başına 28 Mayıs’a gideceğini net bir şekilde gösteriyor.
Fakat sandıktan çıkan sessiz çığlıklara da kulaklarımızı kapatırsak vicdanımıza zulmetmiş oluruz.
İki hafta önce Yüksekova dağlarının eteklerinde muhteşem bir doğa eşliğinde Tekerlekli Kayak Türkiye Şampiyona’sı gerçekleşti.
Onlarca şehirden yüzlerce sporcu dağları ovaları aşıp Yüksekova’ya gelmişti “güvenle ve huzurla”.
Geçtiğimiz yıl da Şırnak, Hakkari, Tunceli, Siirt, Diyarbakır ve daha nice doğu-güneydoğu şehirlerinin dağlarında pek çok festival gerçekleşti ve bu etkinlikler vesilesiyle Türkiye misafir edildi; geçmişin girilemeyen yollarında-bölgelerinde-dağlarında-ovalarında.
Şimdi yurdumun her santimini avucumun içi gibi güvenle gezip görebiliyorsam başarılı devlet-hükümet politikalarıyla birlikte askerimi, polisimi, jandarmamı da ayakta alkışlayıp “iyi ki varsınız” demem gerekiyor elbette.
Doğu-Güneydoğu-Irak üçgeninde sahada en fazla çalışma yapan bir isim olarak gittiğim yerlerde duyduklarım ve gördüklerim gözlerimi mutluluktan yaşartırken “mevcut güven ikliminden” güç alarak diyorum ki “sandığa yansıyan sessiz sitemler” acilen görülmeli…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.